Altın iksir – Zeytinyağı

Kaz Dağlarının güneyinden Ayvalık’a kadar uzanan ve Kuzey Ege olarak anılan bölge Türkiye’nin en has ve lezzetli zeytinyağlarının üretim merkezidir. Binlerce yıl öncesinden yaraları tedavi etmekte kullanılan zeytinyağı, günümüzde barındırdığı vitaminler, mineraller ile sağlıklı beslenmenin gerekleri arasında en baş sıralarda yer alır. Akdeniz havzası bir yandan bizi kuşatan uygarlığın beşiği, diğer bir yandan zeytin ağacının yurdudur. Eski çağlardan beri, Akdeniz havzası insanları tarafından bu kadar saygı gören, bu kadar değerli ve bir o kadar da yararlı başka bir ağaç yoktur.

Ayvalık bölgesinde sonbaharın gelmesi demek zeytin hasatının başlamasını işaret eder. Zeytin hasat şenlikleri ile başlayan bu renkli dönemde zeytin bahçelerinde çalışan tayfalar hummalı bir çalışma içine girerler. Kimi zeytinleri ağaçtan döker, kimi düşen zeytinleri toplar, kimi de toplanan zeytinleri bir an önce fabrikaya yetiştirmek için sepetlere doldurup, traktörün arkasına yerleştirir. Zeytinyağı fabrikaları, yazın geçirdikleri uzun bir dinlenme sürecinden sonra gece gündüz çalışarak yağlık olarak toplanan tüm zeytinleri yağa dönüştürmek için çalışırlar.

Günümüzde en önemli zeytinyağı üretim merkezlerinden biri olan Ayvalık ve Kaz dağını çevreleyen bölgeler, zeytinyağının tarihsel yolculuğuna ev sahipliği yapmış olmanın yanısıra önemli lezzet merkezleridir. Ayrıca bu bölgede gerek mutfak gerekse mimari olarak yerel kültüre baktığınızda, zeytinyağının izini her yerde görmeniz mümkündür.

Konumuz mutfak kültürü olduğundan tabii ki de burada da değinmek istediğim esas mesele, zeytinyağının mutfaktaki kullanım alanları ve bunun yörenin birbirinden lezzetli ürünleri ile birleşmesi. Özellikle sonbahar ve kış mevsimlerinde bu bölgenin sunduğu ot çeşitliliği başlı başına bir zenginliktir. Antioksidan değeri yüksek olan bu otları sadece suda biraz haşlayıp zeytinyağı ile servis etmenin dışında onlara başka hiçbir müdahalede bulunmak gerekmez. Balık mevsiminin açılmış olması ile buradaki balık kültürü de birçok yöreden farklılık gösterir. Balıkların ya zeytinyağında tavası yapılır ya da buğulama olarak pişirilen balık üzerine zeytinyağı dökülerek tüketilir. Bütün sıcak sebze yemeklerinde de kullanılan zeytinyağı adeta her yemeğe katılması gereken bir vitaminmiş gibi tüm yemeklerin daha sağlıklı bir şekilde sofralarımıza gelmesini sağlar.

Buraya olan göçler ile iyice zenginleşen mutfak kültürü ve her yemeğin baş tacı olan zeytinyağı ile bölge, bütün dünyaca en sağlıklı olduğu kabul edilen Akdeniz diyetinin en güzel örneklerini temsil eder. Bölgenin en kendine has ve bir nevi fakirlikten doğan lezzetlerinden bir tanesi de Ada köftesidir. Fakirlik dememin sebebi içindeki ekmek miktarının bolluğu. Ama kekikle lezzetlendirilmiş olması ve zeytinyağında kızartılması ile aslında lezzet açısından tam bir zenginlik örneğidir. Denemenizi tavsiye ederim Afiyet olsun.

Ada Köftesi

Midilli’den Ayvalık’a göç etmiş, Ayvalık’a has bir köfte türüdür. Bolca kekik kullanıldığından çok lezzetlidir. İçinin hafif sulu olması sulandırılmış ekmek konmasından ileri gelir. Bundan da anlaşılacağı gibi dar gelirlinin “lezzetli, besleyici ve hayli karın doyurucu bir yemeğidir.

Malzemeler

400 gr. Dana kıyması

5 dilim Bayat ekmek, kenarları alınmış ve ıslatılmış

1 adet Soğan, rendelenmiş

1 adet Yumurta

2 çay kaşığı Tuz

1 çay kaşığı Karabiber

3 çay kaşığı Kekik

3 çorba kaşığı Un

6 çorba kaşığı Sızma Zeytinyağı

Yapılışı

Dana kıymasını, ıslatılmış bayat ekmek, soğan, yumurta, tuz, karabiber ve kekik ile birlikte geniş bir kasede iyice yoğurun. Parmak büyüklüğünde köfteler hazırlayın ve 2 saat buzdolabında dinlendirin. Pişireceğiniz zaman köfteleri unlayın ve önceden tavada ısıttığınız zeytinyağında kızartın. Yanında marul salatası yada kızartılmış patates ile servis edebilirsiniz.

Sosyal Medya'da Paylaşın