Koronavirüs salgını tüm dünyada ve Türkiye’de insan yaşamını etkilemeye devam ediyor. Giderek uzayan bir sürede salgının akıbetiyle ilgili tahminde bulunamazken, bu krizden oldukça etkilenen restoranların tekrar kapılarını ne zaman açacağı ise şimdilik bir soru işareti. Biz de bu süreci ve doğurduğu sonuçları Mittag’ın Kurucu Şefi Fatma Yıldırım’dan dinledik.
Salgın sonrası önemli problemlerin bizi beklediğini dile getiren Fatma Yıldırım, önlem alınması gerektiğini vurguluyor. Bu süreçte sağlık çalışanlarının da düşünülmesi gerektiğini belirten Fatma Yıldırım, “Salgın bittikten sonra insanların eski yeme-içme alışkanlıklarına döneceğini düşünmüyorum. İnsanlar sosyalleşmeye başlasa bile her zaman korku içinde olacaklar. Bu da büyük değişikliklere sebep olacak. Bazı insanlar ya maaşlarının bir kısmını alabiliyor ya da hiç alamıyor, çok düşük bir kesim tam maaş alıyor. Ve böyle bir maddi durumda ilk vazgeçilen yeme-içme sektörü olacak. Bu bence 2-3 aylık bir plan değil 1.5-2 sene üzerinden bir plan yapmamız gerekiyor. Ülke olarak genelde günü kurtarma mantığıyla hareket ediyoruz. Eğer öyle olursa birkaç gün piyasa hareketlenir ama sonra çöker diye düşünüyorum bu yüzden daha sağduyulu hareket etmemiz gerekiyor” açıklamalarında bulunuyor.
“Devam etmemiz için bir destek gerek”
Koronavirüs sürecinin dünyadaki etkilerine de değinen Fatma Yıldırım, “Kıyasladığımız ülkelerle ülkemizin ekonomileri bir olmalı ki alışkanlıklar aynı olsun” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Mesela Almanya 2012 yılında bir kriz masası kurdu ve her şeyi düşünüp bir plan yaptı. Ve toplumun da alışkanlıklarının buna göre oluştuğunu düşünüyorum. Gelecek kaygıları yok. Keşke gerçekten restoranlara yardımcı olacak destekler çıksa ve insanlar gönülden yardım etseler. Bize devam etmemiz için bir destek gerek ama nasıl olacak ben de emin değilim.”
“Paket servisinde ise hijyeni nasıl artırabileceğimizi düşünmeliyiz”
Salgının aynı zamanda ekonominin çarkını devam ettirebilmesi için insanın ne kadar geride kaldığını gösterdiğini de sözlerine ekleyen başarılı şef, etkilenmeyen tek sektörün bilişim sektörü olduğunu ve her sektörün kendini bilişim sektörüne nasıl entegre edeceğini bulması gerektiğini vurguladı. Ve sözlerini şöyle sürdürdü, “Daha ortaya çıkacak birçok virüs var ve bu yüzden insan gücünü arka plana çekebilmek önemli olacak gibi duruyor. Öte yandan insanlar evinde yemek yapmaya başladı. Paket servisinde ise hijyeni nasıl artırabileceğimizi düşünmeliyiz. Eğitim alarak ve denetimden geçerek paket servisine geçilmeli. Salgın yüksek noktasından sonra düşüşe geçtikten sonra paket servise geçmek istiyorum çünkü paket servis için dükkanı açmanın da bir maliyeti var ve bunun da doğru planlanması gerekiyor” ifadelerini kullanıyor.
“Üretimde ve özellikle tarımda ciddi problemler var”
Kriz sonrası Mittag’ın menüsünde değişikliğe de gideceğini ifade eden Fatma Yıldırım, “Piyasada fiyatların aynı kalacağını düşünmüyorum. Ben genelde ithal ürün kullandığım için maliyetin daha da artacağını düşünüyorum. Üretimde ve özellikle tarımda ciddi problemler var ve bunlar bize de yansıyacak. Bu yüzden menüde revizyona büyük ihtimal giderim. Öte yandan ürünlerimi pazardan, büyük tedarikçilerden de alabiliyorum. Almanya geçmişim olduğu için Almanya’ya çok sık gidiyorum ve bir sürü ürünle dönüyorum ya da kendim yapmaya çalışıyorum. Mesela galeta ununu Almanya’dan alıyorum” diyor.
“Almanya’da kendimi doğru anlatabileceğimi düşünüyorum”
Daha çok Asya yemeklerini seven Yıldırım, “Tam Asya yemeği diyemem ama menülerimde de o dokuyu hissedebilirsiniz. Ben aslında ekonomi mezunuyum, Almanya’da okudum. Ondan sonra mutfak sanatları akademisine gittim ve staj, çalışma vs derken kendi yerimi açtım. Bu olaydan önce ciddi bir şekilde Almanya’ya dönmeyi planlıyordum ve belki bu durum dönüşümü hızlandırmış oldu. Almanya’da daha verimli bir şekilde kendimi doğru anlatabileceğimi düşünüyorum. Öte yandan Türkiye aslında keşfedilmemiş bir cennet. Biz de kıymetini çok iyi bilmiyoruz ve birtakım bariyerlerden ötürü tanıtımını da yapamıyoruz” açıklamalarında bulunuyor.
“Ön plana çıkacak çok yemeklerimiz var”
Mutfakta kadın olmak zor mu? diye soruyoruz deneyimli şefe. “Eskiden zordu” diyor ve şöyle devam ediyor: “Ben ilk başta kadınlara ön yargıyla yaklaşıyordum ama şimdi kadınlarla çalışmak istiyorum çünkü yeni gelen jenerasyonda kadınlar öğrenmeye aç, istekli ve yorulmuyorlar fakat aynı durumu erkeklerde çok göremiyorum. Gençlerin hırslı ve sabırlı olması gerekiyor çünkü ilk başlarda şartlar ve maddi kazanç çok tatmin etmiyor.”
Almanya’da Türk mutfağının sadece döner ve kebapla sınırlandırılmaması gerektiğini söyleyene Fatma Yıldırım son olarak, “Ön plana çıkacak çok yemeklerimiz var. Almanya’ya gidersem Türk mutfağına geçiş yapar mıyım bilmiyorum, bu çok düşündüğüm bir konu. Neyi iyi yapıyorsam, neyi yapmak beni tatmin ediyorsa onu yapmak istiyorum” diyor.