Dünyaca ünlü İtalyan şef Massimo Bottura, İtalyan Başbakanı Giuseppe Conte’ye beş acil önlem planı içeren açık bir mektup yayınladı.
3 Michelin yıldızlı şef Bottura, hükümetten olumlu bir adım atılmazsa restoran sektörünün ağır bir darbeye maruz kalacağından korkuyor. Bottura, İtalyan hükümetinin restoran, bar ve cafe’leri saat 18:00’da kapatma kararına yanıt olarak, “Politika, cesaret ve hayallerle ilgilidir, şiire benzer. Hayal gücünden ve gelecekten yapılmıştır. Siyasetin görünmez olanı görünür hale getirmesi gerekiyor” dedi.
Dünyaca ünlü Osteria Francescana restoran ve grubunun İtalyan şefi Bottura, “Saat 23:00’da kapanabilmeli, ciromuzla ilgili likidite konusunda yardıma ihtiyacımız var, Avrupa turizmine dönüş sağlanana kadar personel için işsizlik yardımına ihtiyacımız var, 2020 için kullandığımız vergi indiriminin 2021 için de sağlanması ve gelecek yıl için KDV’de yüzde 4’e düşürülmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Dünyaca ünlü şef Bottura, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz kimiz? Bugün, İtalya’da bir restoran bir zanaatkârla eşdeğerdir. Kültür yaratıyoruz, tarım sektörünün elçisiyiz, gıda turizmini yürütüyoruz, insanları eğitiyoruz ve aynı zamanda sosyal olan bir insan mutfak devrimi başlatıyoruz. Ağırlama ve restoranlar, sanat ve mimari, tasarım ve ışık kimliğimizi oluşturan varlıklardır. Modena’da son beş yılda Osteria Francescana gibi küçük bir mikro restoran sayesinde 80’den fazla tesis yaratıldı. Emilia’da bölgeyi keşfetmek ve kutlamak için birkaç gün geçiren aileleri, arkadaşları, yetiştiricilerini, zanaatkârlarını ve balıkçılarını bir araya getiren mutfak turizmi doğdu. Restoranlara odaklanıldığında, bugün çok azının likiditesi var” diyen Massimo Bottura, “Her zamankinden daha fazla yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Mart ayında kapattık ve bize kurallara göre üç ay sonra tekrar açmamızı söylediniz. Yaptık. Birçoğumuz yeni düzenlemelere uyabilmek için borca girdik. Maskeler, jeller, sıcaklık kontrolleri, hava temizleyicileri, tüm personel için testler, farklı girişler ve mesafeli masalar satın aldık. Bu eşi görülmemiş krizin var olması için ümide ihtiyacımız var. Umut bizi aktif tutan şeydir. Kendinize güvendiğinizde kendinize ve başkalarına inanabilirsiniz. Bizim yol gösterici gücümüz, gelirimiz değil, hayallerimizdi. Bugün nakit akışı olmadan, günlük gelirimizi hayal etmeye devam etsek bile çoğumuz bu krizden çıkamayacak ve ülke kimliğinin temel direklerinden birini kaybedecek. Kaynak eksikliği; her şeyden önce ücretleri, tedarikçilerimizi, sigortalarımızı ve son olarak da kira ödeyememeye yol açar. Bize umut veren bir işarete ihtiyacımız var. Bunun yerine depresyon riskini alırız. Devam etme irademizi yeniden kazanmak ve yalnız hissetmemek için cesarete ve yardıma ihtiyacımız var.”
