2023 Basque Culinary World Prize Ödüllü Şef Ebru Baybara Demir: “Yaptığım yemekle insanların hayatını ne kadar değiştirdiğime bakıyorum”

Türk mutfağının vazgeçilmezi Filiz, 2023 Basque Culinary World Prize ödüllü şef Ebru Baybara Demir ile “Filiz Mardin Bulguru Hasat Etkinliği”ni Mardin’de gerçekleşti. Etkinlikte konuşan şef Demir hem etkinliğin detayları hem de aldığı ödül hakkında konuştu.

Türk mutfağının vazgeçilmezi Filiz, Mezopotamya güneşi olarak da bilinen, tüm dünyada tescillenen coğrafi işaretli Mardin bulgurundan üretilen Filiz Mardin Bulguru’nu geçtiğimiz dönem Türk mutfağının çeşitli lezzetleriyle buluşturdu.

Filiz, Mardin Bulguru’nun tarladan sofraya heyecan verici yolculuğunu göstermek için bir hasat etkinliği düzenliyor. 2023 Basque Culinary World Prize ödülünü alan Ebru Baybara Demir ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte her adımda büyük bir özen ve emek isteyen Mardin Bulguru hasadından sonra şefler ilk mahsulün olduğu lezzetleri sofralara taşıyor.

“Ev sahibi kimse o gün masada hiyerarşi yoktur”

Barilla Gıda Pazarlama Direktörü Selcan Tokgöz, Ödüllü Şef ve Sosyal Girişimci Ebru Baybara Demir’in ev sahipliğinde, beslenme uzmanı Dilara Koçak’ın katılımıyla gerçekleşen etkinlikte Ebru Baybara Demir, “Ev sahibi kimse o gün masada hiyerarşi yoktur. Ev sahibi yemek pişirir ve tarlaya eli değer herkesi sofrasına misafir eder. Burada çalışan da tarla sahibi de birlikte yemek yerler. Biz burada ev sahibi olarak sizler için pişirdik” dedi. Demir, Mardin’de hasadın yeni başladığını söylerken son 4 yılda buğday, bakliyat ve hububat hasatlarında hava koşullarından ötürü ciddi kayıplar yaşandığını ve 2021 yılında ürünlerin yüzde 80’inini kaybettiklerini de belirtti.

“Dışarıda yapılan tanıtımlar tabii ki de kıymetli ama uzun vadeli ve sürdürülebilir gelecek vadeden çalışmalar değil”

2023 Basque Culinary World Prize ödülünün sahibi şef Ebru Baybara Demir’in FoodinLife editörü Selin Tuncer’e yaptığı açıklamalarda, Mardin’in çok bereketli, kendine özgü ve özel bir mutfak olduğunu söylerken dünyanın hiçbir yerinde olmayan iki nehrin arasında bulunan bir coğrafya olduğunu dile getirdi. Bununla birlikte bu iklimde yetişen buğdayın doğru kullanıldığında çok lezzetli olduğunu ifade eden Demir, çok çeşitli yemek kültürünün ortaya çıkmasına da gebe olduğunu belirtiyor. “Ben hep şunu söylüyorum: biz kendi mutfağımızı bilmiyoruz. Sadece çok popüler olan yemekleri kendi mutfağımız gibi benimsiyoruz ama Anadolu’da gerçekten iyi bir mutfak kültürü var. Çünkü hep evlerde pişirildiği için, dışarda çok iyi servis edildiği ve iyi noktaları olmadığı için o yüzden mutfak kendi içinde yok oluyor. Bizim yanlış bir yönelimimiz var. Biz gidip yurt dışında dünyaya mutfağımızı tanıtalım diyoruz. Mutfağınızı dışarıya götürüp, anlattığınız zaman bir şey değişmiyor. Siz yerinde ve iyi yaptığınız zaman bu mutfak kıymetli hale geliyor. Dışarıda yapılan tanıtımlar tabii ki de kıymetli ama uzun vadeli ve sürdürülebilir gelecek vadeden çalışmalar değil. Çünkü insanlar belki o gün çok farklı geldiği için onu yiyor ama orada bir sürdürülebilirliği olmadığı için buna sebep yaratmak zorundayız” diyor ve gastronomi öğrencileri ile gerçekleştirdiği buluşturmalarda onlara “Anadolu’nun köyünden geliyorsanız, büyük mutfaklarda kendinize yer edinmeyin, gidin kendi mutfağınızı yaşadığınız yerde kurun. Orada kıymetli hale getirin bu işi” dediğini söylüyor.

Çok uzun zamandır Mardin Bulguru’nu anlattığını söyleyen Demir, “Bizim bulguru biraz daha iyi tanıtmamız, iyi tanımamız, daha çok özümsememiz ve bununla yapılan yemekleri daha çeşitlendirmemiz gerekiyor. Anadolu zaten bununla ilgili çok geniş bir kültür” diyor.

“Ben yemek yaptım ve o yemekle, insanların hayatlarını değiştirdim”

Bu yıl 8’incisi düzenlenen Basque Culinary World Prize (BCWP) ödülünü kazanan şef Ebru Baybara Demir, bu ödülün 20 yıllık çalışmasına verildiğini ve ilk kez “gastronominin Nobel’i” olarak açıklandığını söylüyor ve devam ediyor, “Bunu bir Türk olarak almak, kendi mutfağını savunarak almak çok keyifli, çok güzel bir şey. Ben yemek yaptım diye bu iş olmadı. Ben yemek yaptım ve o yemekle, insanların hayatlarını değiştirdim. Birlikte yaptık, oldu. Bu anlamda çok kıymetli benim için.” Artık dünyada yemekle karın doyurulmadığını söyleyen Demir, yemeğin bir kültür olduğunu söylüyor: “O kültürü yaşatmak için başka şeyler yapmak zorundayız. Benim yaptığım iş sadece yemek yapmak değil. Yaptığım yemekle insanların hayatını ne kadar değiştirdiğime bakıyorum ben, 20-23 yıldır hep böyle oldu. Bunun ödüllendirilmesi güzel. Aslında bununla bağladığınız zaman kendi kültürümün bir ürünüyle çıkmış olmak ve buradaki insanlarla birlikte yapıyor olmamızın en güzel göstergesi oldu.”

Sosyal Medya'da Paylaşın