Profesyoneller yeme-içme sektöründeki yol haritalarını FoodinLife’a anlattı!

Öngörülemeyen bir şekilde tüm dünyayı etkisine altına alan Covid-19 Türkiye’de de gerek insan sağlığı konusunda gerekse de iş alanlarında ağır tahribatlara yol açtı. Türkiye’de 11 mart tarihinde ilk vakanın görülmesiyle beraber faaliyetlerini durduran ve normalleşme sonrası ikinci kapanma ile de yara almaya devam eden yeme-içme, krizi en ağır atlatmaya çalışan sektörlerin başında geliyor. Şu an ise en çok merak edilen konulardan biri de insanların en önemli sosyalleşme alanlarından biri olan restoranların ne zaman açılacağı ve bundan sonra nasıl işleyeceği…

Biz de hazırladığımız dosyamızla sektörün önde gelen temsilcilerinden ve işletmecilerinden sürece dair değerlendirmelerini aldık.

 

Ayhan Çarıkçılar / Midpoint Kurucu Ortağı

“Koronavirüs salgını etkisi artması dolayısıyla, kararname ile kasım ayında restoranlar ikinci kez kapanmış oldu. Henüz birinci kapanmanın restoranlar üzerindeki negatif etkileri giderilememişken, ikinci kapanışla yüz yüze kalmış oldu. 6 aya yakın bir kapalılık ve açık olan dönemde düşük kapasiteli işlerin gerçekleşmiş olması, sektörü çok olumsuz etkiledi. Sektörün bir bölümü tekrar işletmelerini açamayabilirler. Buna bağlı olarak da bazı insanlar işsiz kalabilir. Temennimiz kapalılık süresinin daha fazla uzamaması ve en kısa zamanda kurallar çerçevesinde işletmelerin yeniden açılması. Yeniden açıldığında kurallara uyanlarla uymayanların ayrıştırılması gerekmekte. Güvenli Turizm sertifikası ve HES Koduyla hızla işletmeler açılabilir kanaatindeyim. Bütün kurallara uyulduğu takdirde işletmeleri bir daha kapama ihtiyacı duyulmaz. Kapalı kalmadan kaynaklı yeme içme sektöründe yaralar oluştu. Önümüzdeki süreçte bu yaraların sarılmaya ve 2021 yılında yeme içme sektörünün devletin desteğine ihtiyacı var. KDV indiriminin yıl sonuna kadar devam etmesi, yeme içme sektörü özelinde SGK ve vergi muafiyetlerinin uygulanması, yaraların sarılmasına yardımcı olacağı kanısındayım. Bu sayede yeme içme sektöründeki istihdam kaybı önlenmiş olur.”

Canan Özdemir / The House Cafe Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü

“İkinci sefer kapanmasını tahmin etmiyorduk. Artık aşı da gelir ve bu şekilde ilerler diye düşünüyorduk. Çünkü kendi bakış açımızdan baktığımızda, ilk günden itibaren biz kendimize, Sağlık Bakanı’nın ve yönetmeliklerin açıkladığı tüm tedbirlerle beraber, büyük bir rehber hazırladık. Hatta bize denetime geldiklerinde rehberi görüp çok şaşırıyorlardı, çok güzel olduğunu söylüyorlardı ve diğer restoranlara da gittik orada yoktu kopya verir misiniz onlara da örnek olsun hazırlasınlar diye… Bunu söylememdeki amaç, biz A’dan Z’ye her şeyi uyguladık. Müşteri dışarıda otururken maskesini çıkarmadı mı, uyarabildiğimiz kadar uyardık ama maksimum derecede önlemlerle biz işimize devam ettik. Bunun yanında, bu süreçte gördük ki bu kurallara uymayan birçok yer de var ve zaten salgın aldı başını gidiyor, bu yüzden sektör kapatıldı. Burada denetleyici organların işini çok iyi yapıp sıkı tedbirlerle ve sıkı cezai uygulamalarla tekrar yola çıkıp uygulayan ile uygulamayanı ayırt etmeleri lazımdı. Çok sert ve sıkı denetimlerle olabilirdi. Çünkü burada bu tedbirleri full uygulayanlar için bir haksızlık oldu aslında. Genel olarak bakarsak, restoranlar insan etkileşimlerinin çok fazla olduğu yerler ve salgının yayılmasında çok etkisi var, aşıyla beraber son dönemeçteyiz diyoruz. Aşıyla beraber bu aşılacak ve inşallah güzel günler bizi bekliyor ama çok zor durumda bu sektör. TURYİD Genel Başkanı Kaya Demirer’in de söylediği gibi, iki milyon aileyi etkileyen bir durum var restoran ve turizm sektöründe. İlk kapatıldığında daha farklı ve daha çok destekler verildi. Biz bu dönemde hiç destek göremedik ve görmüyoruz da. Bu destekleri bekliyoruz kesinlikle. Tüm işletmeciler çok zor durumda, bizler de dahil. Bir an önce tekrar açılmayı bekliyoruz. Tabii şöyle bir şey de var, bir an önce açılması ve eskiye dönüş olması da bir risk. Ama umuyorum ki, çok daha fazla bu süreç uzamadan da açılır. Çünkü uzarsa, hakikaten birçok işletme kapılarını kapamak zorunda kalacak. Bu sektörde çok büyük sıkıntı var kesinlikle. Açıldığı zaman da kurallara, kısıtlamalara, tedbirlere uydurtmaya bakılacak. Dediğim denetlemeler olacak, cezai şartlar daha sıkı olacak ama bir an önce açılması gerekiyor. Tabii ki, salgının belli bir kontrol altına alınması da çok önemli. Bir İspanya örneği de var yani açılıp kapandı orada. Bu süreçte açılıp kapanmak, bizim tarihlerimizi daha da erteliyor. Açılıp kapanmasındansa tabii ki beklemek lazım, tam bir tedbir alındıktan sonra ve tam olarak algının önü alındıktan sonra. Diğer taraftan da kapalı kalınan süre içerisinde, kesinlikle vergi muafiyeti ve gerekse diğer konularda desteğe ihtiyaç duyuyor bu sektör. Açıldıktan sonra da tedbirler devam edecektir. Bizler menü çeşitliliğine çok girmeyeceğiz. Daha kısıtlı ürünle, elimizdeki ürünleri daha çabuk çevirebileceğimiz kısıtlı menülerle başlayıp belki daha take-away’e uygun ürünler de yapılacak menülerde. Artık take-away de hayatımıza girdi. Biz mesela, takeaway servis veren bir şubemizi açık tuttuk ve o hala açık. Bundan sonra takeaway’e de daha fazla ağırlık verilecek ama açıldıktan sonra umuyorum ki, yavaş ve sağlam adımlarla bu salgını geride bırakacağız. Turizm ve restoran sektörü için de bu yaraların sarılması zaman alacaktır. Burada çok büyük bir finansal derinlik, boşluk ve sıkıntılar oluşacak. O yüzden bu sektöre destek bekliyoruz ve bir an önce açılmayı diliyorum.”

Halit Elüstün / Grandma Koordinatörü

“Öncellikli temennim amansız salgının bir an önce insanlığın yakasından düşmesi. Devletimiz tarafından alınan bir dizi önlem hepimizin sağlığı için gerekli olsa da süreç uzadıkça artık sağlam ekonomisi olan işletmeler dahi çok ciddi zorluklar yaşamaya başladı. Devlet desteğine rağmen sektörde umutsuzluk hakim. Bu süreci bireysel olarak kendimizi geliştirmek adına fırsata çevirebilmemiz gerekiyor. Bu yönde çalışmalar yapmak herkese iyi gelecektir. Sanırım kısıtlamalar kademeli olarak gevşetilecektir. Restoranların da yine Haziran’da olduğu gibi yavaş yavaş işleri açılacaktır. İnsanların salgınla yaşamayı daha fazla öğrenmesiyle ve sosyalleşme ihtiyacının artmasıyla mekânlar açıldığında sektör için olumlu bir süreç başlayacaktır.”

Mehmet Akdağ / 7 Mehmet Üçüncü Kuşak Temsilcisi

“Bu kapalı süreci tadilat yaparak değerlendirmeye çalışıyoruz. Gelirleri artıracak yan hizmetler üzerine ön çalışmalara ve planlamalara öncelik verdik. Misafir deneyimini ve memnuniyetini artırıcı yeni uygulamalar üzerinde kendi içimizde değerlendirmelerde bulunuyor ve uygulanmasında mutabık kaldıklarımızın kararını alıyoruz. Öte yandan kesinlikle Covid – 19 kısıtlamaları kapsamında getirilen güvenli turizm sertifikası standardı gerekliliklerini tüm işletmeler harfiyen yerine getirmelidir. Gelecek dönemde de bu anlayışı çalışma prensibi ve işletme kültürüne muhakkak eklemeli ve uygulanmaya her daim devam ettirilmelidir. Bir daha böyle bir salgın ve beraberinde yaşamı zorlayıcı kısıtlamalar yaşansın kimse istemez ancak yeniden farklı bir versiyonda bile olsa yaşanma ihtimaline karşı işletmelerin fiziksel özelliklerini bu tip durumları da kolayca absorbe edebileceği şekilde düzenlemesine yönelik hazırlıklar ve girişimler içerisinde olmalıyız. Örneğin; loca şeklinde, özel yemek odaları şeklinde alternatifleri de misafirlerin tercihine sunabilmeliyiz. Ya da bir çeşit filtreli seperatörler ile kişisel ya da küçük grupların topluluk içinde olsa da kendi özel alanlarını yaratabileceği kreatif çözümler araştırılmalı, bulunması yönünde teşvik edilmelidir.”

Nathalie Stoyanof Suda / Beyaz Fırın 5. Kuşak Yöneticisi

“Yeme içme sektörü zor durumda. İlk kapanmanın ardından açıldığımızda, normalleşme sürecimiz zaman almıştı. Tam sektör olarak normal düzenimize gelmiştik ki tekrar kapandık. Sektör olarak, devlete, tedarikçilerimize, bankalara olan sorumluluklarımız, ödemelerimiz açısından zaten zorlanmaktaydık. İkinci kapatma ile her şey daha da çok zorlaştı. Sektörün ihtiyacı olan devlet destek ve hibe politikaları ile ilgili açıklamalarını merakla bekliyoruz. Restoranların, cafe’ler kapatılmışken otellerin açık olmasını doğru bulmuyorum. Bir an evvel restoranların açılması gerekiyor ama evet gerekli bütün tedbirlerin de alınması şartı ile. Sadece dışarda oturtmak mı, yoksa %30 kapasite ile içerde oturtulması mı? Kuralların konması ve denetlenmesi; kurallara uymayan firmalara da, aslında onları doğruya yönlendirmek amacı ile cezai müeyyideler uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Açıldıktan sonra yeme içme sektörünü neler bekliyor dediğimizde, pandemide alışkanlıklarımızı geliştirerek değiştirdik. Sözünü ettiğim şey; paket servis. Paket servisi, pandemi öncesinde de vardı ama bu yoğunlukta değildi. Ben normalleşme sürecinde, bu yoğunluğun azalacağını düşünüyorum. Elbette bir tortu kalacaktır ama bu denli yüksek olmayacaktır. Paket servisi yeme içme sektörü için can simidi olarak gösterilmesi konusuna gelince; firmadan firmaya değişkenlik göstermekle birlikte, tüm giderleri de göz önüne aldığınızda bir çözüm olmadığı ortada. Tabii bu süreçte paketleme standartlarını da çok geliştirdi firmalar. Beyaz Fırın, 2000’li yılların başından bu yana dijitalleşmeye yatırım yaptı. Pandemi döneminde bunun meyvelerini topladık diyebiliriz. Şirketlerin, satış, iletişim ve insan kaynakları başta olmak üzere digital altyapılarını geliştirmeleri gerektiğini pandemi süreci çok açık bize gösterdi. Kapalı kaldığımız dönemde, hammadde fiyatlarındaki artışlar, açıldığı dönemde sektörü zorlayacak. Çünkü gıda konusunda her geçen gün hammadde fiyat artışları açıklanıyor. Normalleşme sürecinde, bu yeni duruma adapte olmak müşterilerimiz ile birlikte bizleri zorlayacaktır. Yanı sıra Covid önlemleri kapsamında artan hijyen ve temizlik uygulamaları, işletme giderlerimizi doğal olarak ciddi anlamda artırdı.”

Onur Tahincioğlu  / Modern Restoran ve Kafeterya İşletmeleri Yönetim Kurulu Başkanı

“Artık sektörün tüm kuralları yeniden yazılıyor. Dükkan sahibinden, kiracısına, personelinden, tedarikçisine, paket servisi ve sayamadığım tüm paydaşların, bakış açısını değiştirmesi gerektiğini görüyoruz. Var olanı yıkmak çok kolay ama yaratmak çok zor olduğundan kaçınılmaz olan bu değişime hepimizin uyması gerekiyor. 2008 yılında paket servisini iş modelimize entegre etmiştik. Kasım ayındaki ikinci kapanış ile paket servis modelinin dinamiklerini daha net şekilde öğrendik. Paket servisi hizmetimizi yapılandırdık. Yemek Sepeti, Getir ve Fuudy paket servisi firmaları ile anlaşarak yeni satış kanallarımızı büyüttük. Kasap et satışımızı geliştirmek için 2020 Ağustos ayında açtığımız kasap.grillpolonez.com online satış sayfamıza ek olarak 2020 Aralık ayında Fuudy aplikasyonu üzerinden kasap et satışına başladık. Kasap satışlarımız soğuk zinciri bozmadan müşterilerimize ulaşmayı başardık.  Bu süreçte faaliyette bulunduğumuz üç değişik  markamıza ait altı lokasyondan üçünü kapattık. Kapatılan markalarını menülerini hayalet mutfak konsepti ile diğer açık lokasyonlarımıza taşıyarak misafirlerimizin her markamızın yemeklerinin ulaşmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Yılbaşında misafirlerimize özel yemek yaptık ve evlerine ulaştırdık. Brasserie Polonez Caddebostan şubemizde Türk mutfağının geleneksel ürünü olan döneri menümüze ekleyerek gel-al satışına sunduk. Tüm bu yapılanmanın ve faaliyetlerin sonucunda yeme ve içme sektöründe hizmet veren dükkanlar kapalı iken paket servisinin; sektörün doğasında olan mekanda hizmet ve konukseverliğine alternatif olmadığını da çok net bir şekilde görmüş olduk. Paket servisi ile dükkanların açık- hizmet veriyor ve giderlerini karşılar algısının yanlış olduğunu rakamlara bakarak görebilirsiniz. Bizler misafirlerimize kendimizi unutturmamak için kapalı olduğumuz dönemde de  pazarlama faaliyet olarak düşündüğümüz paket servisine devam ediyoruz. Kapalı olduğumuz bu dönemde paydaşlarımız ile iletişimimize devam ederek yaşanan zorluğu beraber atlatmak için yeni yol arayışlarımıza da devam ediyoruz.  Sektörümüz, bu dönemde destek ve morale fazlası ile ihtiyacın olan sektördür. Her zaman hijyenden ödün vermeden kaliteli yemek ve uzman hizmeti ‘Herkesle’ buluşturma prensibimizden vazgeçmeden iş modelimizi yeniden yapılandırıyoruz. Bilim Kurulu üyelerinin toplumsal korunma sağlanması içi nüfusun %70 aşılanması gerektiğini bildirmektedir. Bu orana ulaşmak zaman alacağından tüm paydaşlarımızla zaman yönetimi yeniden planlıyoruz. Çalışanların ve misafirlerin sağlığının birinci derecede önemli taşıdığını düşündüğümden, her işletmeye önerim Sağlıklı Turizm Sertifikası almasıdır. Bizlerin ana işi mekanda hizmet ve konukseverlik üzerine kurulduğundan ikinci kez sokağa çıkma kısıtlamalarının misafirlerimizde de beklentileri değiştireceğine inanıyorum. Yeme ve içme işletmeleri yeniden açıldığında öncelik misafirlerimizin huzurlu ve güvenli ortamda hissetmelerini sağlamamız olacak. Aşılanma başladı diye tedbirleri elden bırakmamamız ve her zamankinden daha fazla dikkat etmemiz gerekmektedir. Eriyen gelirler çarkların dönmesini neredeyse durma noktasına getirdi, yeni dönemde çarkların dönmesi için gelir ve gider dengesinin doğru yönetilmesi gerekmektedir. Bizler yeni dönemde yaratıcılık ve girişimcilik ruhundan vazgeçmeden misafirlerimizi yeni hizmetler ve yeni ürünler sunmak için çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Ramazan Bingöl / TÜRES Başkanı

“Koronavirüs salgınının etkileri tüm dünyada devam ederken, bir yandan alınan önlemlerle salgının etkileri azaltılmaya çalışılıyor. Restoranlar için ikinci kez alınan kapanma kararı ise yeme-içme sektörünü oldukça zorluyor. Sektörün ikinci kez kapatılması esnafları çok zor durumda bıraktı. Kapalı kalma süresinin bu kadar uzamış olması da artık esnaflar açısından dayanılacak gibi değil. Paket servis ile bu iş maalesef dönmüyor. 2 milyonu aşkın kişinin doğrudan çalıştığı sektörümüzde bu sürecin uzaması halinde yüzde 40 oranında işletmeler kapanabilir bu da yaklaşık 800 bin kişinin işsiz kalması anlamına gelecektir. Bu kötü tabloyu göz önünde bulundurduğumuzda işyerlerinin bir an önce açılması gerektiğini söylüyoruz. AVM’ye, otele, çarşı-pazara HES kodu ile giriliyorsa bu ayrıcalık yeme içme sektörüne de verilmelidir. İşletmeleri yeniden açtığımızda ise esnafımızın gıda güvenliği, hijyen, belgelendirme gibi konular öncelemesi lazım. İşletmeye gelen müşteriye güven veren bir ortam olması hem müşteriyi yeniden işletmeye kazandıracak hem de büyük bir sıkıntı yaşayan sektörün toparlanmasına yardımcı olacaktır. İşletmeler temassız menü, ateş ölçümü, HES kodu ile müşteri kabulü gibi dijital desteklerden de geri durmamalı, çağın gerekliliklerine uymalıdır. Ayrıca paket servis konusu artık hayatımızın bir gerçeği oldu bu süreçle birlikte. Bu konuda da altyapılarını ona göre hazırlamalı ve paket servis konusunda güçlü bir organizasyon kurmalıdırlar.”

Süreyya Üzmez / Trilye Restaurant Sahibi

“Elbette sağlık en önemli şey, restoranların kapanmasına diyeceğim bir şey yok ama hemen sosyal devlet devreye girmeli. Mademki ülke olarak kapandık, restoranlarda çalışanlar ve sahipleri mağdur edilmemeli. Elbette bir Almanya gibi restoran cirolarının yüzde 70’ini devletten beklemiyoruz ama ciddi yardımlar yapılmalı, küçük kafeler, pastaneler, restoranlar, işsizliğin önlenmesinde istihdam yaratılmasında çok etkili. İşten çıkarmama süresi bittiğinde ülkede tsunami bekleniyor. Ayakta kalan restoran sayısı çok az olacak. AVM’ler, spor salonları, her yer açık, fabrikalar çalışıyor, bu virüs sadece restoranlarda mı bulunuyor?! Restoranlar ivedilikle açılmalı. Güvenli Turizm Sertifikaları boşuna mı alındı? Kurallara uyarak yaşamaya zaten devam etmek zorundayız. Yoksa doğal seleksiyona tabi olacak insanlarımız. Bırakın devlet yardımını, bankalar restoranlara kredi vermiyor. Bilançoları kötü, geri dönüşü olmaz, ciroları yok diye… Kimse elini taşın altına koymuyor. Bu ülke hepimizin, başka Türkiye yok! Bir iki yıl zarar göstersin bankalar, dünyanın sonu mu gelir?! Geliri olan, kasasında para olan niye kredi alsın ki bankadan? Hiçbir müessesenin sicili iyi değil. Nasıl olsun ki! Durumu kötü olan kredi istiyor ki çarkı çevirsin. Ama bizde tam tersi… Bankalar kötü gün dostu değil! Üzüntü beyindeki “hipokampus” bölgesine zarar vermekte, bu durum da Alzheimer’dan lösemiye ve kan ile ilgili diğer hastalıklara sebep olmakta. Koronavirüsten korunma uğruna bütün uzuvlarımız hasar alıyor, çaresi bulunmaz dertlerin sahibi oluyoruz. Biz paket servise devam ettik Trilye olarak. Farklılık yarattık. Catering hizmetlerine yöneldik ama yeterli değil elbet. 50 – 55 kişinin çalıştığı bir mekanız. Sabit giderlerimiz çok ağır. Önceden yazılmış çeklerimiz banka kredilerimiz var. Kasaya para girmeden bunları karşılamak çok zor… Hazıra dağ dayanmaz. O nedenle ivedilikle devletin konuya el atması ve karşılıksız yardımda bulunması lazım. Düşük faizli KGF kredileri bile artık kurtarmaz, çok geç kalındı maalesef. “Biz restoranları kapatmadık, gel-al ve paket servisi serbest bıraktık” demek kimsenin sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Türkiye gibi ülkelerde restoran işletmeciliği zaten karlı bir iş değil. Akşam Z raporunu gören, hepsinin patronun cebine girdiğini sanıyor ama kazın ayağı öyle değil. Sonuç olarak restoranların açılması ve dışarıda yemek yeme alışkanlığının teşvik edilmesi ivedilik arz eden bir konu. Yine de “En geç, en erkendir” diyerek çözüm odaklı yaklaşımlar bekliyoruz. Restoranlar açıldıktan sonra temkinli ve titiz bir şekilde, hijyen ve mesafe kurallarına uyarak faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Paket servisi yine devam edecek. Çünkü virüs tamamen ortadan kalkıncaya kadar yüzde onluk bir grup -ki bunlar müşteri portföyümüzün önemli kesimini oluşturuyor- evlerinden bir süre çıkmayacak. Zor günler… Umudumuzu yine de yitirmeyelim. O zaman her şey biter.”

Umut Özkanca / d.ream CEO’su

“Yeme içme sektöründe “fine dining” restoranların performansı pandemi ile birlikte en merak edilen konulardan biriydi. Hem restoranların özel lezzetleri, hem de mekânların ambiyansı ile birlikte yaratılan bu değerin pandemi süreci ile birlikte nasıl dönüşeceği herkesin aklındaki soruydu. D.ream grubu olarak biz hemen hemen tüm markalarımızda paket servis hizmeti vermeye restoranların kapanması ile eş zamanlı olarak başladık. Farklı yemek sipariş platformları ile işbirlikleri yaparak hizmet ağımızı ve ulaşılabilirliğimizi en üst seviyeye çıkardık. Kapanışın ardından kurguladığımız “dreamevde” kampanyası ile hem misafirlerimizi şaşırtan hem de sektöre farklılaşma anlamında yön veren bir hareket başlattık. Grubumuz yılbaşı döneminde hazırladığı, Türk mutfağından Güney Fransa ve Akdeniz mutfağına, Uzakdoğu mutfağından İtalyan mutfağına uzanan geniş restoran yelpazesinin imza lezzetlerinden oluşan dreambox’lar ve yılbaşı menüleri ile evde fine dining deneyimini farklılaştırmak adına sektörün öncülerinden oldu. D.ream yılbaşı menüleri geniş restoran yelpazesi ve birbirinden özel konsept menüleri ile yılbaşında rekor adetlerde tercih edildi. Bu yılbaşında mekanlarımız fiziksel olarak kapalı da olsa, evde özenli bir kutlama yapmak isteyen misafirlerimizi yalnız bırakmamış olduk. Bu dönemde devreye aldığımız bir diğer yenilik ise “Bulut Mutfak” uygulamamız oldu. Tüm dünyanın üzerinde çalıştığı operasyon, esneklik, verimlilik ve planlama gerektiren Bulut Mutfak modeli ilk kez Türkiye’de grubumuz tarafından geniş kapsamlı bir şekilde hayata geçirildi. Sadece paket servis hizmeti için ortak mutfaklara sahip olan restoranları tanımlayan bulut mutfak kategorisinde grup olarak bu dönemde birçok deneme yaptık, Avrupa yakasındaki markalarımızı Anadolu yakasında, Anadolu yakasındaki lezzetlerimizi de Avrupa yakasındaki mutfaklarımıza taşıdık. Restoranlarımız yeniden açıldığı zaman mutlaka hijyen ve sosyal mesafe ‘normale dönüş’ sürecinde önceliklerimizin başında gelecektir. Geçen sene tecrübe ettiğimize benzer bir süreci yaşayacağımızı öngörüyoruz ve talep artışını hijyen kurallarına uygun şekilde karşılayabilmek adına hazırlıklarımızı yapıyoruz. Havalar ısınana kadar geçecek olan 1-2 aylık süreçte de, uygun olan işletmeler açık alanlarını farklı mimarı yaklaşımlarla yeniden tasarlayıp misafirlerin kaygılarını bir nebze de olsa rahatlatmaya çalışacaklardır.”

Zeki Özen / AGYİD Başkanı

“Koronavirüs salgını tüm dünya ile birlikte ülkemizi de 2020 Mart ayının sonu itibariyle etkisi altına almıştır. Yeme içme sektörü olarak ilk kapanan ve en son açılan sektör olarak 2020  Haziran ayında açılabildik. Yaz aylarını açık geçirsek de zaten kış aylarında işlerin zayıf olduğu aylarda olmamız ardından yaklaşık 3,5 aylık kapalı kalmak tüm iş yerlerimizin  ve çalışanlarımızın çok zayıf düşmesine neden oldu. Açık geçen yaz ayları sektörün biraz nefes alması ve moral bulmasına imkan verse de yaraları saracak seviyeden uzaktı. Ve ardından 2020 Kasım ayının sonunda salgının ikinci dalgası ile ikinci kapanma gelmiş bulunuyor. Ancak bu sefer daha farklı olarak kapanan neredeyse tek sektör yeme içme sektörüydü. Yeme içme sektörü birikimi olan bir sektör değildir. İş yapabilmek için lokasyon önemlidir. Bu da yüksek kira yükü demektir. Yine sektör en fazla istihdam yaratan sektördür ve işgücü yükü diğer sektörlere göre yüksektir. Sektör bir günde kapatılmış ve vergi, SGK, kira, tedarikçi ödemeleri, açık hesapları, verilmiş çekleri, banka kredi ödemeleriyle baş başa kalmıştır. Bu saydığımız ekonomik yüklere  fazla dayanabilmek takdir edersiniz ki pek mümkün değildir. Sicillerini bu güne kadar özenle temiz tutmuş binlerce işletmecinin  hiç bir şekilde ellerinde olmayan nedenlerden dolayı çekleri yazılmış, icralarla karşı karşıya kalmışlardır. Vergi vs gibi yapılandırmaların, kredilerin en az 6 ay ile 1 yıl ertelenmesi, sicillerin affı, uygun şartlı 1 yıl ödemesiz kredi destekleri sektörü rahatlatıcı adımlar olacaktır. Her ne kadar Paket Servis serbestisi getirildi ise de Paket Servis konusu bir restoranın satışlarının max. %5’i seviyesindedir ve herhangi bir çarkı döndürebilecek yeterlilikte değildir. Kaldı ki sektörün çok az bir bölümü bu servisi vermeye ürün gamı açısından muktedirdir. Yeme içme sektörü sadece yeme içme işlevini karşılamamaktadır aynı zamanda toplumun nefes aldığı, sosyalleştiği çok önemli bir sosyallik görevini de yerine getirmektedir. Bugün insanlar aylardır evlerinde kısıtlanmış durumdadırlar ve psikolojileri bozulmuştur. Dostlarla bir kahve içmek bir kaç lokma bir şeyler atıştırmak toplumun psikolojisini onaracak önemli bir fiildir ve bunların adresleri de aylardır kapalı olan ve ne zaman açılacağı henüz bilinmeyen yeme içme mekânlarıdır. Hayatın tüm çarkları HES kodu gibi önlemlerle devam ederken bu sektörde HES kodu ve Güvenli Turizm Sertifikası ile  açılmalıdır ve günün sonunda halen yaşamımızda bulunan risklerden daha fazla bir riskin nedeni olmayacaktır.”

Sosyal Medya'da Paylaşın