Il Cortile İstanbul, Ceneviz surları arasında İtalyan rüzgarı estiriyor

Dünyanın en eski metropollerinden İstanbul’un çok kültürlü yapısından ilham alan Il Cortile, Galata’nın Ceneviz kolonisi olduğu dönemden günümüze ulaşan bir atmosferde misafirlerine seçkin İtalyan lezzetlerinden çok daha fazlasını sunuyor. Ecole St. Pierre Hotel ve Galata’nın en önemli tarihi eserlerinden St. Pierre Manastırı’ndan yer alan restoran, İstanbul’un tarihi zenginliğini ve çeşitliliğini vurgulayarak lezzet, ambiyans, kalite ve özgünlüğü bir potada eritiyor.

Misafirlerini attıkları ilk adımda etkileyen tarihi bir avluda karşılayan Il Cortile, İstanbul’un karakterini kendisine kılavuz edinen sıra dışı bir restoran. Yüzyıllar öncesinden günümüze ulaşan dokuyu eşsiz İtalyan lezzetleriyle buluşturan Ecole St. Pierre Hotel ve Il Cortile İstanbul Executie Şefi Nihat Sancar, bu özgünlüğün çok kıymetli olduğuna inanıyor, “Galata’nın çok kültürlü yapısına rağmen Ceneviz etkileri fazlasıyla hissediliyor. Bu nedenle restoranımızda İtalyan mutfağıyla ilerleme kararı aldık ve yüzyıllar boyu var olmuş İtalyan ruhunu bölgede tekrar hissettirmeyi amaçladık.” Il Cortile İstanbul; mutfağıyla, kimliğiyle ve tüm tasarımıyla Ceneviz köklerini ve kültürel zenginliğini modern bir yaklaşımla yeniden canlandırıyor.

“Menüdeki her lezzetin ayrı bir hikayesi var”

Mekandaki Ceneviz etkisini menüsüne adapte eden restoranın bu mutfağa özgü lezzetleri arasında tuzda bekletilmiş, güveçte deniz levreği; arpacık soğan, sarımsak ve fesleğenle sotelenmiş güveçte işkembe ile porchini mantarlı, kabaklı ve cevizli pansoti bulunuyor. Açılış öncesi menüye son halini vermek için 3 aylık bir hazırlık süreci geçirdiklerini belirten Il Cortile İstanbul Executive Şefi, menüdeki her reçetenin çok özel olduğunu belirtmekle birlikte birkaç favori lezzetini de paylaşıyor, “İmza yemeklerimiz olarak bütün kalemleri sayabilirim, çünkü menüdeki bütün lezzetlerin kendi başına bir hikayesi var. 120 derece fırında 5 saat pişirilmiş ahtapot carpaccio, 110 derecede fırında 10 saat pişirilmiş dana yanak, adaçaylı karides ravioli ve baklava hamuruna sarılmış, taze dağ meyveli cannoli imza lezzetlerimiz arasında öne çıkanlar diyebilirim.”

Özgün İtalyan ruhunun tam anlamıyla tabaklara yansıması için Türkiye’den ve İtalya’dan özel bir tedarik ağı geliştirdiklerini söyleyen Nihat Sancar, “Örnek vermek gerekirse; Grana Padano parmesan ve taze trüf mantarı İtalya’dan, jumbo karides İskenderun’dan, ahtapot Çanakkale’den, pepperoni salam Tekirdağ’dan geliyor” diyor.

“Tarihi yapılara hak ettikleri değeri kazandırmanın farklı yolları var”

İstanbul’un en özel tarihi mekanlarından birinde konumlanan Il Cortile, hem göze hem damağa hitap ediyor. Bu ayrıcalıktan duyduğu mutluluğu dile getiren Nihat Sancar’a göre, tarihi yapılara hak ettikleri değeri kazandırmanın birçok yolu var, “İstanbul büyük bir metropol ve tarih boyunca böyle olmuş. Çok fazla kültüre ev sahipliği yapmış. Bu tarihi çok kültürlülük bu günlerde mutfaklara da yansıdı, dünyada farklı mutfaklara rağbet arttı ve artmaya da devam ediyor. Il Cortile sadece İtalyan mutfağıyla değil, bulunduğu lokasyonun da etkisiyle İtalyan ruhunu yansıtarak fark yaratacak. Ayrıca tarihi yapıların hak ettikleri değerleri kazandırmanın farklı yöntemleri olduğunun güzel bir örneği olduğunu düşünüyoruz.”

Kurumsal kimliğinden farklı lezzetlerine, uluslararası hizmet kalitesinden yerli üreticiye verdiği desteğe kadar özgün bir deneyim sunan Il Cortile İstanbul, Akdeniz mutfağının en önemli temsilcilerinden biri olmaya aday.

Sosyal Medya'da Paylaşın