Doğayla Yarışmadan Doğayla Var Olan: Çiy Restaurant & Konukevi

Su damlasının toprakla bir olduğu çiy damlasının yalınlığından esinlenerek kurulan ve odaları olan bir “Köy Lokantası” Çiy. Kurucusu ve şefi Damla Uğurtaş, bu yola doğayla yarışmadan, onunla bir olunan sofralar kurma tutkusuyla çıkıyor. Uğurtaş, ekibi ile yolda yapmaya çalıştığı şeyin mutfakla sınırlı olamayacağını ve bunun bütüncül bir duruş olduğunu görüyor sonra.

Güney Ege üretici pazarlarından, Çiy’e gelirken geçilen servili yoldan, geri dönüştürülen menü ve yumurta kolilerinden, karbon ayak izini düşürmek için sürahide servis edilen sudan odalarda kullanılan kumaşın hammaddesine, dinlenen müziğe, rezervasyondan itibaren Çiy ekibinin kullandığı dile varan birbirinden ayrılamayacak, ruhu olan bir bütün yaratmak için 2018’den beri var gücüyle çalışıyor Şef Damla Uğurtaş.

Doğanın Armağanı: Çiy

“Çiy için ‘doğanın armağanı’ derken alma verme dengesindeki yerimizle uyum içerisinde yemek pişirmeyi, misafir ağırlamayı, değerlerimizin yaptıklarımızla örtüştüğü bir mekân hayal ettik. Doğanın sunduklarının tadını çıkartırken doğayı da besleyelim istedik. Bu yüzden erişebildiğimizi iyileştirmek, yavaşlamayı hatırlamak niyetiyle, malzemenin doğal zamanına ve sürecine saygıyla, bölgedeki üreticilerin tarlasındakilerle, bahçemizdeki toprağın yapısına ve dokusuna uygun ürünlerle, bulunduğumuz bölgeden uzaklaşmadan kendi usulümüzce işleyerek hazırlıyoruz tabaklarımızı.” diyor Uğurtaş.

Mevsimle değişen tadım menüleri, tarhanadan kombuchaya, etlerden ekmeklere zamanın döngüsünü hatırlatan fermente ürünleriyle, Akdeniz havzası ağırlıklı şarap ve kokteyl listesiyle misafirlerini ağırlıyor Çiy.

“İyileştirerek sürdürmek”

Bulunduğu vadide yürütülen “iyileştirerek sürdürmek” üslubunun bir basamağı da kompost. Bir restoran olarak her gün ne kadar çok atık ürettiklerini görmek, bunu azaltmak için ne yapabileceklerine dair daha çok kafa yormalarına yardımcı oluyor Çiy ekibinin. Bunun neticesinde çöpleri de fermente edip toprağı beslemek için kullanmaya başlıyorlar.

“Birbiriyle bağlantılı görünmeyen şeylerin arasındaki bağı gözle görünür kılmayı seviyoruz”

“Ege’de bir küçük köy Caferli, çok şanslıyız; elimizin altında otun çöpün envaisi. Hep söylüyoruz, Çiy’in kalbi mutfağı. Doğal olarak konukevini de mutfakla bütünleşik düşünüp bu çatı altında sunduğumuz her ögenin birbirinden farklı bir uyum yakalamasını, birbiriyle bağlantılı görünmeyen şeylerin arasındaki bağı gözle görünür kılmayı seviyoruz. Bu amaçla altı odamızı da içinde bulunduğumuz vadideki bitkilerden, mutfakta kullanmayı en sevdiklerimizle ve üç zeytin türümüzle isimlendirip karakterine uygun tasarladık.”

Mükemmel ya da Eşsiz Bir Deneyim Değil; Kendisinin En İyi Hâli

2023 Ocak ayında Kuşadası, Caferli Köyü’nde, konuk odaları ile rafine bir köy lokantası olarak kapılarını yeniden açan Çiy, bu çatı altında her gün dönüşüp iyileşmeyi ve güzele evrilmeyi yansıtan sofralarla misafirlerine mükemmel ya da eşsiz bir deneyim değil; kendisinin en iyi hâlini vadediyor. Sürdürülebilir bir şeyin kalmadığı gezegenimizde yeni yaralar açarak değil, onun yükünü mümkün olduğunca hafifletip var olanı iyileştirmek amacı taşıyor Çiy. Bu amaca erişmek üzere mutfaktan başlayıp tabaklarına, ekip içindeki ilişkilerine, etki çevresindeki üreticilere, yağmur hasadından atık yönetimine, komposttan tohuma aynı düzlemde ilerlemeye devam ediyor.

 

Sosyal Medya'da Paylaşın