Gastronomik Bir Serüven: St. Regis Brasserie

2022 yılında Michelin Guide Listesi’ne giren ve Abdi İpekçi ve Mim Kemal Öke caddelerinin kesiştiği noktada yer alan St. Regis Brasserie, şık ve nezih atmosferi yanı sıra gastronomik mükemmeliyet yaklaşımıyla restorancılık anlayışını başka bir boyuta taşıyor. St. Regis Brasserie, Şef Şevket Cihan’ın liderliğinde Türk ve Dünya mutfaklarını harmanlayan özel lezzetlerinin yanı sıra Çay Saati ve Bloody Mary gibi dünyaca ünlü St. Regis ritüellerini sunarak misafirlerini Nişantaşı’nın kalbinde gastronomik bir serüvene davet ediyor. Biz de St. Regis Brasserie’yi, başarılı şefi Şevket Cihan ile konuştuk.

“Kendime ait bir mutfakta yeni lezzetler var etmek, benim çocukluk tutkumdu. Çok küçük yaşlardan bu yana mutfakla hep iç içe oldum. Ben ailemin profesyonel mutfaktaki üçüncü nesil temsilcisiyim. İlk profesyonel iş deneyimimi, aile işletmemizde kazandım. İşletmemiz müşteri memnuniyeti, lezzet ve sunum konularında oldukça profesyonel bir şekilde hizmet vermekteydi.” diye başlıyor hikâyesini anlatmaya Şevket Cihan. Ailesinden birçok lezzet reçetesinin kendisine yadigâr kaldığından bahsediyor; fine dining, yerel mutfaklar, mutfak sanatları gibi alanlarda kendini geliştiren şef, ihtisasını Osmanlı saray mutfağı ve Türk mutfağı üzerine yapıyor. Zaman içinde farklı birçok dünya mutfağını deneyimleyen Cihan, uzun yıllar Suudi Arabistan’da çalışıyor ve Türk lezzetlerini kendi imzası ve yorumuyla farklı bir kıtada benimsetme şansı buluyor. Akabinde Türkiye’ye dönmeye karar veriyor ve The St. Regis Istanbul ile çok güzel ve özel bir yolculuğa çıktığını söylüyor.

“Bir tabağın kimliği, o menünün her şeyidir.” diyen şef, bu kimliğin tazelik, mevsimsellik, bol çeşit ve pişirme yöntemleriyle kendini gösterdiğini belirtiyor. Dört mevsimin yaşandığı ülkemizin, The St. Regis Istanbul menülerini zenginleştirmeyi adeta kolaylaştırdığından bahsediyor. “Tezgâhında bulunduğunuz mutfakta; bir bölgenin, bir yörenin veya bir kentin damak tadını yansıtabiliyoruz. Burası gastronomik bir otel, böyle olunca misafirlerimizin talep ve beklenti çıtasını gün geçtikçe yakalayabilmemiz gerekiyor. Seçici damaklara seçkin lezzetlerle hitap ediyoruz. Türk ve Osmanlı mutfağının zenginliği kesinlikle harika bir referans noktası. En büyük prensibimizin ise güncellik ve yeni lezzetler üretmek olduğunu söyleyebilirim. Kuşkusuz; yaptığımız işe güvenmemiz, dinamik bir ekiple çalışmamız, sunumlarımızda modern zamanları, lezzet oluştururken ise geleneksel tatları baz almamız bizi başarıya götürdü. Bu anlamda uluslararası alanda prestijli Michelin Guide listesine adımızı yazdırdık.”

Cihan’ın vurgulamak istediği diğer bir nokta da sürdürülebilirlik. Bu da köklerini iyi malzemeden alıyor, yerellikle besleniyor, güncel lezzetlerle süsleniyor ve her daim aranan tatların oluşumu böylece tetiklenmiş oluyor. Lezzette sürdürülebilir olmak, gıda güvenliği ve verimli yöntemlerin uygulanması olduğu kadar, Şef Şevket Cihan için akılda kalan lezzetler yaratmak anlamına da geliyor. “İyi tarım uygulamaları yaygınlaşmalı, balıkçılık kurallara uygun yapılmalı, doğal kaynaklar verimli kullanılmalı ve en önemlisi çevresel tahribat azaltılmalıdır. Bu çerçevede önem atfettiğimiz sürdürülebilirlik için, AR-GE ekibimiz de sürekli çalışmalar yapıyor Sürdürülebilirlik, mevsimsellik, detaycılık ve güncellik “olmazsa olmaz” kategorisinde bizler için.”

Sosyal Medya'da Paylaşın