Modern Bakışla Geleneğe Saygı Duyan Bir Atmosfer: 316 Meze & Wine

Zarif ve yaratıcı ruhlar yolculuklarını çizgi dışı bir yerden yaşarlar. Tutkun oldukları yere yerleşmeden önce bir maceraperest gibi oradan oraya keşfe çıkar, ta ki kendilerini ve yeteneklerini ortaya koyacakları o yere kadar. 316 Meze & Wine’ın kurucusu Dilara İlter de bu özel kişilerden. Yaratıcı ve dengeli lezzetlere olan merakı küçüklüğüne dayansa da önceki durağı kurumsal hayat oluyor. Dergimizin 84’üncü sayısında 316 Meze & Wine’ın kuruluş hikayesinden bahseden İlter; menüsündeki özel seçkiden bahsederken bu ilham verici yolculuğuna bizi de çıkartıyor.

Kurumsal hayattan yeme-içme sektörüne uzanan bir yolculuk

Teşvikiye’de yüksek giriş dükkanlarından birinde konumlanan 316 Meze & Wine’ın kurucusu Dilara İlter, küçüklüğünden beri mutfağa ilgili ve sevdiklerine farklı lezzetler tattırmayı seven biri olarak tanıtıyor kendini ve devam ediyor: “Gittiğim festivallerde gönüllü olarak mutfakta çalışmayı, dışarıda buluşmaktansa arkadaşlarımı kendi soframa davet etmeyi seviyorumdiyerek vurguluyor sevgisini. Kariyerine ilk olarak giyim markası çıkartarak başlayan İlter, bir süre sonra bu alanda ilerlemek istemediğini fark ediyor, sonrasında Almanya’da kurumsal bir firmada çalışmaya başlıyor. Lakin bu kurumsallık da Dilara Hanım’ın mutfağa olan tutkusunun önüne geçemiyor, “Çalıştığım süre boyunca her akşam farklı şaraplar alıp, tarifler denedim. Ne yapmak istediğimi çok iyi biliyordum, sadece yeterince sermayem yoktu. Yıllar süren inadımı, yemek yaparken yorulmayışlarımı gören ailem, bu konuda beni çok destekledi.” Pandemiyi avantaja çeviren İlter, bu süreçte mutfak, restoran işletmeciliği ve sommelier eğitimlerine adıyor. Böylece 316 Meze & Wine’ın ilk temellerini atıyor.

316 Meze & Wine’ın doğal menüsü

316 Meze & Wine’ın kurucusu Dilara İlter, mekanın özünü yansıtan yerli şarapların seçildiği ve modern bakışla geleneğe saygı duyan bir atmosferin olduğunu söylerken, 316 Meze & Wine’ın yeme-içme tutkunlarının bir sığınağı olduğunu anlatıyor.

316 Meze & Wine’daki doğallık ve sürdürülebilirlik politikasına ne kadar önem verildiğinden bahsediyor Dilara Hanım: “Yıllarca içinde bulunduğum ortam sebebiyle atık değerlendirmeye odaklı düşünüyorum. Yemek işinde de böyle olması için çabalamaya söz verdim.” Mekanın menüsünde coğrafi işaretli yöresel ürünlere yer verdiğini söyleyen İlter, bu lezzetleri rafine şekilde sunduklarına değiniyor ve meze menüsünü anlatmaya başlıyor: “Geleneksel zeytinyağlılardan, 60’larda Almanya’ya işçi olarak giden dedemin çok sevdiği şnitzele kadar, kendimden ve çevremden gördüğüm lezzetleri küçük porsiyonlarda meze olarak sunuyoruz.”

Mekanın bir diğer adı olan ‘wine’ kısmına da değinen İlter, “En nihayetinde üzümün özü neyse, kadehe o yansır” diyerek sözlerine başlıyor ve ekliyor: “Çoğu zaman çelik tankta gelişmiş, meşesiz ama neşeli hafif veya orta gövdeli kırmızılar, zaman zaman gövde profiline çıkılsa da kendinizi her daim canlı ve enerjik hissettirecek, damaklarınızı tazeleyecek bir menümüz mevcut” diyerek anlatıyor ve ayrıca kokteylleri olduğundan da bahsediyor.

Gelecek planları

Gelecek planlarından bahseden Dilara Hanım, güncel ve modern araştırmalarına devam devam etme isteği olduğunu anlatırken Ar-Ge için kullanabileceği bilgiler toplamayı sürdürmek istediğini söylüyor ve 316 Meze & Wine’a ilişkin gelecek planlarına ilişkin düşüncelerini “Büyüklü küçüklü markalara ulaşabileceğimiz, deneyselliğe açık ve ‘wine bar’ denince akla gelenlerden biri olmamız yeterli” diyerek sözlerini noktalıyor.

Sosyal Medya'da Paylaşın