Swissôtel the Bosphorus, Istanbul, Londra’nın en iyi Hint mutfağı Madhu’s’u geçen sene İstanbul’a taşıdı. Hint mutfağının geleneksel ve özel lezzetlerini sunan mekanın, İstanbul’daki şefi ise Yüksel Yılmaz. Yurt dışı ve yurt içi tecrübelerinden sonra Madhu’s ile yolu kesişen Yüksel Bey ile Madhu’s mutfağını konuştuk.
Londra’nın en iyi Hint mutfağı Madhu’s’un Londra dışı ilk projesi Swissôtel the Bopshorus, Istanbul’da geçtiğimiz sene açıldı. Mekanın başında ise Yüksel Yılmaz var. Halihazırda bir de öğretim görevlisi olan şef, Türk Hava Yolları başta olmak üzere birçok yurt içi ve yurt dışı restoranlarda görevler alan Yılmaz, son bir yıldır Madhu’s İstanbul’da çalışmalarını yürütüyor.
Madhu’s’un diğer Hint restoranlarından farkı
Yüksel Bey, Madhu’s’un bir aile restoranı olup yaratıcılarının çok geniş bir vizyona sahip olduklarını s.ylüyor. Aynı zamanda bu kişilerin, İngiliz Kraliyet Ailesi’ne catering hizmeti sağladıklarına da değinirken, “Madhu’s’un diğer Hint restoranlarından farkının ne olduğunu keşif esnasında tadımlar yaparak daha iyi kavradım” diyor. Türkiye için öncelikli hedeflerinin en iyi Hint mutfağı ve restoranını yaratmak olduğunu ifade eden Yılmaz, “Birinci yılımız dolmadan zaten başardık ve aldığımız ödüller bunu ispatladı. Şimdi Türkiye içerisinde birkaç projemiz daha var ve yakın zamanda yeni sürprizler duyuruyor olabiliriz” açıklamasıyla da merak uyandırıyor.
Madhu’s’un menüsüyle ilgili dikkat ettikleri noktaları söyleyen Yılmaz, “Madhu’s bir aile restoranı olduğu için reçetelerine sıkı sıkıya bağlılar ve bu onların en önemli sırları. Biz burada kendi soğan masalamızı, gheemizi ve garam masalamızı üretiyoruz. Birçok malzememiz Türkiye’de bulunmadığı için yurt dışından temin ediyor ve orijinal lezzeti koruyoruz” diyor.
Mutfağın malzemeleri otelin bahçesinden geliyor
Yüksel Bey, Hindistan’dan köri ağaçları getirdiklerini ve bu ağacın yaprakları ile kendi körilerini temin ettiklerini söylerken; Swissôtel the Bosphorus, Istanbul bünyesinde bulunan ‘Chef Garden’da yemeklerin önemli malzemeleri kişniş, chili biber ve taze baharatları yetiştirdiklerini anlatıyor.
İçecek menüsünde ise Hint baharatları ile tasarlanan ve o coğrafyadan esinlendikleri imza kokteylleri sundukları söyleyen Yılmaz, ayrıca Hindistan’ın meşhur içeceklerinden Masala Çayı ve Mango Lassi de servis ettiklerini belirtiyor.
Madhu’s’un imza tabakları ve şefin favorileri
“Bence Madhu’s yemeklerinin şöyle bir özelliği var; yedikten sonra tat hafızanızda yer ediyor ve belli bir süre sonra o yemekleri tekrar deneyimlemek istediğinizi size anımsatıyor” ifadelerini kullanan şef Yılmaz ile Madhu’s’un imza lezzetlerini konuşmaya başlıyoruz. Palak Patta Chaat, Nyamah Choma, Murgh Makhni gibi birçok sevilen imza tabakları olduğunu söyleyen deneyimli isim, “Benim şahsi fikrim, popülaritenin dışında kalmış ve ışıldayan iki yemeğimiz: biri Amritsari Machci, diğeri ise Masaledar Kuku. İkisi de kesinlikle denenmesi gereken lezzetler” diyor.
Türk gastronomisi dünya sahnesinde kendisine nasıl yer bulur?
Yurt dışı tecrübelerine dayanarak şef Yüksel Yılmaz’a dünya arenasında Türk gastronomisinin yerini soruyoruz: “Derinlemesine araştırıldığında her bir bölgemiz kendi içerisinde birer gastronomi ansiklopedisi çıkartacak kadar derinliğe sahip. Ancak gerek pazarlama konusunda yapılan hatalar ve eksikler gerekse yeterli teşviğin olmaması ilerlememiz konusunda yıllarca eksik kalmamıza sebep oldu” diyerek konuya başlıyor.
Eğitimli şeflerin görsel basında ve sosyal medyada daha fazla yer alması gerektiğinden bahseden Yılmaz, “Bizlerin Türk mutfağı için yeni aplikasyonlar tasarlayıp sosyal medyanın gücünü iyi kullanarak popülaritemizi hızla arttırabileceğimiz kanaatindeyim. Ayrıca gastronomi eğitimi veren kurumları ve sektör paydaşlarını ortak olarak düşünüp, birbiriyle daha iyi ve entegreli çalışır hale getirebilirsek dünya sahnesinde adımızın sıkça anılır hale gelmesi oldukça hızlı gerçekleşecek ve kısa vadeli bir hedef olacaktır” diyerek sözlerini noktalıyor.