Değerli okuyucularım, bir süredir düzenli yazı yazmaya ara vermiştim. Şimdi ise FoodinLife dergisinin bir yazarı olarak karşınızdayım. İlk yazımın konusu 3. FoodFest Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali kapsamında ziyaret ettiğim Seraser.
Aslında iki kelimeyle bu etkinliği özetlemek gerekirse; Antalya’da hakikaten bugüne kadar yapılan paneller ve etkinlikler arasında FoodFest Antalya Uluslararası Gastronomi Festivali önemli bir yer tuttu.
Şimdi size bu festival kapsamında gittiğim Seraser’den bahsetmek istiyorum. Seraser aslında bir fine dining restaurant. Bunu usulüyle, erkanıyla yapıyor. Antalya’nın tarihi Kale İçi’nin bir köşesinde 300 yıllık eski bir konak. O günkü tarihine sadık kalınarak restore edilmiş. Dekorasyon muhteşem, bahçesi inanılmaz ve yemekleri gayet özenle yapılmış. Dünya mutfağının geleneksel motiflerle harmanlanarak sunulmasıyla başlayalım.
İlk olarak masaya gelen keçi peynirli patlıcan suflenin bölge mamülleriyle yapılmış olması önemliydi. Daha sonra levrek ceviche masadaki yerini aldı. Börülce salatası ve Antalya’nın olmazsa olmazı tahin tarator ile yemek sıralamasının son derece dikkatli seçildiğini söyleyebilirim. Bunların arkasından gelen dana yanak kroket, ızgara kale yaprağı ve wasabi mayonez ile soslandırılmış bir tabakta elma chutney hakikaten çok uyumlu bir lezzetti. Ağzımızın tadını ne ile değiştirmek gerekir diye düşünürken bölgenin ünlü coğrafi işaretli ürünlerinden birisi olan turunç ile yapılan içinde taze orman meyveleri ve de turunç reçeli olan trio sorbe geldi. Arkasından ana yemek olan soslu ördek confit, közlenmiş pancar ve havuç çıtırları sunuldu. Aslında fikrim dekorasyonu ve garnitürleri gayet muhteşemdi. Ama ördek confitin biraz daha pişirilmesi ve kızartılması daha hoş olurdu diye düşünüyorum. Hurma pekmezli kuzu incik tandır ise trüflü gofret patates ve biberiyeli mayonez ile sunulmuştu. Refakatinde ise bölgenin olmazsa olmazı taze baharat piyazı ve kuzu jus vardı. Bu yemek için leziz demekten başka bir şey diyemem. Son olarak ise sultan kahvesi, tarihe mal olmuş Türk kahvesi aromalı krem brüle, ev yapımı petit fours ve kuş lokumu ile kapanış yapıldı. Sonuç olarak hemen hemen masadaki herkesin tabağını temiz bıraktığı güzel bir gece idi. Bu güzel menüyü hazırlayan ekibi kutluyorum.
Bu güzel gecede ev sahipliği yapan Aziz Tankut Bey’e, oğlu Özgür Tankut’a ve Executive Chef Uğur Acaruygun’a teşekkürlerimi sunuyorum.