Banu Özden’in Kaleminden: Kozak Yaylasının Çam Fıstığı

Hem yurdumuzun hem de dünyanın en kaliteli ve dolgun, aroması ve kokusu en yüksek çam fıstıklarının yetiştiği çam ağaçları Madra dağının güneyinde bulunan yaylasında yetişmektedir. İnsanı sarhoş edecek derecede oksijen üreten geniş çam ormanlarının bir arada bulunduğu eşsiz bir coğrafyadır Kozak yaylası. Doğal güzelliğinin yanı sıra, çok eski bir tarihi geçmişe de sahip olan çam ormanları, Antik Çağ’da Bergama kralı Attaloslar’ın ikincisi tarafından ektirilmiş. Devrin baş tanrısı Zeus’un en sevdiği yiyeceklerden olan çam fıstığı da adeta bu bölge ile özdeşleşmiş. Zamanla gelişen ve büyüyen bu ormanlardaki ağaçlar günümüzde 15-25 metre arası değişen boyları ile hasatı en cesaret gerektiren yiyeceklerden bir tanesidir. Keyeci adı verilen meslek erbabları aslında bu mesleği babadan öğreniyorlar ve işe çok genç yaşta başlıyorlar. Ortalama 6-7 yaşında eğitilmeye başlayan keyeciler, deneyim kazandıkça ustalaşıyorlar. Bir rivayete göre ise bir seferde en az 60 ağaç bitirebildikten sonra ancak evlenmeye hak kazanabiliyorlarmış. Gerçekte ise iyi bir keyeci, bir günde, üzerinde iyi mahsul varsa 2-3 ağaç, yoksa ortalama 10 ağaçtan hasat toplayabilmektedir.
Keyecilerin ismi ise “keye” adı verilen özel yapım bir sopadan geliyor. Bu ucu hafif ters “L” harfini andıran sopanın düz kısmı kavak, kanca kısmı ise çınar ağacından yapılıyor. Bu iki ağaç dalı, birbirinin içine geçirilerekten metal çiviler ile sağlamlaştırılıyor. Hem hafif hem de sağlam olması çok önemli. Keyeci önce kısa bir merdiven yardımı ile ağacın yere en yakın olan dalına kadar tırmanıyor. Sonrasında keyesinin yardımı ile daldan dala atlayarak zaman zaman da kendini çekerek tepelere kadar tırmanabiliyor. Mahsülün bol olduğu bir dala ulaştığında ise keyesini kullanarak çam kozalaklarını ağaçtan aşağı düşürüyor. Ağaç dallarında adeta bir cambaz çevikliği ile hareket ederek tüm mahsülü yere indiren keyeci aşağı inerek bir sonraki ağaç ile hasatına devam ediyor. Keyeci, ağacın tepesinde iken aynı zamanda dallardaki ufak kozalakları da inceleyerek önümüzdeki üç senenin mahsulü hakkında fikir sahibi de olabiliyor.
Çam fıstığı hasatının mevsimi genelde Ekim Kasım aylarında başlayıp, Nisan Mayıs gibi son buluyor. Zamanlama önemli. Havalar ısınmadan tüm kozalakların toplanması lazım, aksi takdirde kozalaklar açılıyor ve çam fıstıkları içinden düşerek zayii oluyor. Köylüler tarafından toplanan çam kozalaklarının işlenmesi ile ilgili olarak iki farklı yol izleniyor. Geleneksel yöntemde; toplanan kozalaklar, güneşin altına serilerek kurutuluyor ve kendiliğinden açılması bekleniyor. Daha sonra kırılarak içinden kabuklu çam fıstıkları toplanıyor ve fıstıkların da kabukları çıkarıldıktan sonra ham çam fıstıkları toptancılara satılıyor. Bu yöntem yoğun insan emeği gerektirdiğinden de satış fiyatı hayli yüksek oluyor. Diğer yöntemde ise toplanan kozalaklar özel işliklere götürülüyor. Orada bir seri işlemden geçerek tüketime hazır hale geliyor. İlk işlem kozalakların açılması. Bunun için kozalaklar bir bant üzerinden yüksek ısıda bir fırına giriyor. Isıyı gören kozalaklar açılıyor ve buradan kırıcıya aktarılıyor. Kırılan kozalaklar ayrı iki bant üzerinden kozalak ve kabuklu fıstık olarak çuvallara ayrıştırılıyor. Daha sonra kabuklu fıstıklar çuvallar ile toplanıp başka bir makineye aktarılıyor. Burada kabukları açılan fıstıklar elde ayıklanıyor ve yıkama bölümüne aktarılıyor. Yıkanan fıstıklar kurutma fırınından çıktıktan sonra tüketime hazır hale geliyor. Bu yöntem mekanize olduğu için daha hızlı ve verimli, ancak üreticilere daha az gelir getiriyor çünkü zor işlemlerin tümü makineler tarafından yapılıyor. Yüksek bir ekonomik değere sahip çam fıstığının ortalama %85’ı yurtdışına ihraç edilmektedir.
Türk yemek kültüründe, başta dolmalar, helvalar olmak üzere, bazı içli köfte ve böreklerin iç malzemesinde kullanılan çam fıstığı, bol miktarda protein, mineral ve vitaminler içerir. 100 gramında 680 kalori içeren bu minik taneler başlı başına bir enerji deposudur. Yörenin yemekleri içinde de sıkça kullanılan çam fıstıkları ile yapılan en özel ürün ise, kozak helvası. Başlı başına bir zenginlik belirtisi olan kozak helvası özellikle düğünlerde mutlaka yapılmakta. Odun ateşi üzerine oturtulmuş bir kazanın içinde kırılmış çam fıstıkları kendi yağı ile kavruluyor. Sonra içine eşit miktarlarda şeker ve su ekleniyor. Biraz kaynadıktan sonra, içine bir miktar bal, pekmez ve irmik ekleniyor. Ara ara karıştırılarak odun ateşinde pişiriliyor. Fokurdamaya başlayınca da ateşten alınarak ufak kaselere paylaştırılıyor. Çok lezzetli, bir o kadar da ağır bir tatlı olan kozak helvası aynı zamanda da bir afrodizyak niteliğinde. Ayrıca sadece Kozak yaylası civarında içebileceğiniz, içine çam fıstıkları konan çayları olan “cilveli çay”ın lezzeti ise başka hiçbir çayda bulunmuyor.

 

Sosyal Medya'da Paylaşın