Covid-19’un öğrettikleri

COVID-19 insanlık tarihinde yaşanan en ciddi krizlerden biri olarak kayıtlara geçti. Krizin ekonomik, politik, sosyal ve psikolojik olumsuzluklarını daha bir süre yaşayacağız. Tarih boyunca büyük krizler verdikleri sıkıntıların yanında insanlığın gelişimine vesile olmuştur. Bu pandemide şüphesiz böyle olacak. Hızlı bir değişim içinde olan dünya COVID-19 sonrasında ümit edelim ki bir  kısmını öngöremediğimiz bir çok olumlu gelişmelerede vesile olacak.

Koronavirüs salgını toplumsal yaşantımızın bir çok alanında olduğu gibi hijyen ve gıda güvenliği konusunda yeni algılara neden oldu ve bir çok konuda da  eğitici oldu. Kırsal kesimlerin en ücra noktalarında yaşayan insanlar bile ellerin iyi yıkanmasının ve yaşanan alanlarların temizliğinin önemini  anladılar. Yaşanarak edinilen tecrübe yıllardır sözlü ve yazılı olarak yapılan bilgilendirmelerden çok daha fazla etkili oldu. El yıkama ve temizliğin içselleştirilmesi ve bu alışkanlığın pekiştirilmesi ileri ki dönemlerde solunum yolları ve gıda kaynaklı bir çok hastalığın azaltılmasına  yardımcı olacaktır. Shigella, Salmonella, E.coli gibi tehlikeli bakteriler ve bazı parazitlerin kirli ellerden ve kirli yüzeylerden gıdalara bulaşarak neden oldukları gıda zehirlenmelerinin sayısı azalacaktır. Grip ve muhtemelen bundan sonra yaşayacağımız koronavirüs benzeri virüslerin neden olabileceği hastalıklarıda yine daha özenli uygulayacağımız personel hijyeni kuralları ile daha az zararla atlatabileceğiz.

Pandemi tüm dünya ülkeleri için ortak bir sorun oldu. Virüsün karşısında tüm insanların aynı olduğunu gördük. Ülkeler ortak bir düşmanla mücadele etmek için işbirliği yapmak durumunda kaldılar. Krizi en az zararla atlatabilmek için erken davranmak, bilimsel verilere dayalı bir yaklaşımı benimsemenin önemini yaşayarak öğrenmiş olduk. Bu bilimsel verileri derleyen, değerlendiren ve kriz sürecini bu bazda yürüten  bilimsel kurulların oluşturulmasının etkin bir yol olduğunu ülkemizdeki uygulama bize gösterdi. 

COVID-19 hastalığı ülkelerin sağlık alt yapılarının iyi olmasının gerekliliğini gösterdi. Sağlık alt yapıları  yeterli olmayan ülkeler bu mücadelede daha da zorlandılar. Pandeminin bir diğer öğretiside koruyucu hekimliğin önemini ortaya koymasıydı. Yaşadığımız çevrenin hijyenik koşullarını geliştirerek, sağlıklı beslenme ve bağışıklık sistemimizi güçlü tutarak hastalıklara karşı daha dirençli olabileceğimizi daha iyi anladık. Sağlık sistemlerinde bundan sonra tedavi hekimliği yanında koruyucu hekimliği daha teşvik eden bir yaklaşım içinde olunması gerekecek. 

Pandemi bize çevreye karşı daha duyarlı olmamızı hava, su, toprak gibi dünya kaynaklarına ve bu arada doğada ki hayvan ve bitki alemine daha az zarar veren bir yaşam tarzını benimsememiz konusunda uyardı. Bu konuda daha dikkatli ve özenli olmamamız halinde gelecekte altından kalkamayacağımız doğa kaynaklı krizlerin  kaçınılmaz olacağınıda öğrendik.

Yaşadığımız virüs salgını gıda ticaretinde küreselleşmenin bazı riskleri olabileceğinide bize gösterdi. Ülkelerin gıda temini konusunda kendilerine yeterli hale gelmesinin önemini anladık. Tarımsal üretimin geliştirilmesi ve teşvik edilmesinin bir çok ülke gibi ülkemiz içinde stratejik bir hedef olması konusunda sanırım tüm ilgililer hemfikir oldular.

Pandeminin neden olduğu sıkıntılar yanında gelecekteki benzer tehlikeler için bizi uyardığını ve farkındalık yarattığını kabul etmeliyiz. Dünya kaynaklarını sorumsuzca kullanan insanoğlu için bu pandemiyi vücuttaki bir hastalığı haber veren bir ağrı gibi kabul edip geleceğe yönelik bilimsel esaslı önlemleri almanın biz insanoğlu için tek seçenek olduğunu artık iyi anlamalıyız.

Sosyal Medya'da Paylaşın