İngilitere’de Michelin yıldızlı birçok restoran olmasına rağmen, bu restoranlardaki farklı etnik kökenden gelen şeflerin sayısı az kalıyor. Chef Micheal Caines de sektöre ilk girdiğinde bu eksikliği hisseden şeflerdendi. Ta ki, sıkı çalışması ve yeteneği onu iki Michelin yıldızlı bir şef yapana kadar.
Chef Caines, Bernard Loiseau’nun mutfağında tek koyu tenli şef olduğunu hatırlıyor. Kariyerinin başlarında ayrımcı ırkçı tabirlere maruz kaldığını da ekliyor. Ancak, bütün bu olumsuz koşullara rağmen Chef Caines, hiçbir zaman yeteneğinden şüphe duymadığını ve mutfakta olmanın onun kaderinde olduğunu ekliyor. Bu başarısının nedeni eline tavayı aldığı anda, mutfakta artık farklı ten rengiyle değil, yeteneğiyle göze çarpması oldu. Yeterli çeşitliliğin olmaması hala devam eden bir problem. Ancak, Micheal Caines gibi şeflerin verdiği ilhamla öğrenciler kendilerine inanıp gelişiyorlar. Chef Caines, Lympstone Manor ismindeki otelini ve içindeki restoranını 2014’te açtı. Daha önceden köle sahiplerine ait olan mülkü, kendi ailesi de köle olan Caines bugün özgür bir adam olarak satın aldı. Kurduğu akademi de geleceğin şeflerini, eşit bir ortamda yetiştirmeye devam ediyor.
