Adeta Bir Gastronomi Cenneti: Eataly

Alışılagelmiş restoranların çok dışında… Hem günün her saatinde İtalyan mutfağına özel lezzetler sunan hem de restoranlarında kullandıkları ürünleri satışa açan bir gurme market konsepti; Eataly. Oscar Farinetti isimli İtalyan girişimcinin Torino’da denediği ve oldukça ilgi gören konseptini zamanla dört kıtaya taşımasıyla Eataly bugün Türkiye’de de hizmet veriyor. İsmi “eat” (yemek) ve “Italy” (İtalya) kelimelerinin birleşmesinden oluşan mekân, içerisinde üç restoran, bir cafe & pastane, mutfak atölyesinin yanı sıra bir de market bölümüyle misafirlerini ağırlıyor. Hem göze hem de damağa hitap eden Eataly lezzetlerini markanın Genel Müdürü İlker Özcan anlatıyor.

Röportaj: Gökmen Sözen

İlker Özcan – Gökmen Sözen – Claudio Chinali

2004 yılında kendini gastronomi sektörüne adayan markanın kurucusu Oscar Farinetti, üç senelik bir proje dönemi geçirdikten sonra 2007 yılında ilk Eataly’i İtalya’nın Torino kentinde açıyor. Markanın kuruluş hikayesini anlatan Eataly Genel Müdürü İlker Özcan, “Elektronik marketleri olan bir iş adamı iken birdenbire gastronomi dünyasına adım atan Farinetti, projeyi kurgularken de standart restoran kültürünün dışına çıkmayı ve slow food felsefinden ilham alarak, restoran konsepti ile yepyeni bir lezzet deneyimi sunarken, market konseptiyle de insanlara alışveriş yapabilecekleri bir alan yaratabilmeyi hedefliyor. Ve akım belli bir noktadan sonra çok popüler bir hal alıyor. 2013 senesinde de Eataly, Zorlu Gurme vasıtasıyla franchise olarak İstanbul’a geliyor.

“Yurt dışındaki şubeler ürün temini konusunda bizden daha şanslı”
Avrupa’da ve Amerika’da birçok Eataly olduğunu söyleyen İlker Özcan, yurt dışındaki şubelerin bize nazaran çok daha şanslı olduğunu açıklıyor: “Dünyanın tüm Eataly’lerinde ürünlerin %80’i İtalyan menşeili fakat Türkiye’de gümrük prosedürleri yaşadığımızdan biz %80’i yakalayamıyoruz. Onlar gümrük prosedürleri olmadan ürünlerini temin edebiliyorlar. Biz ürünü getirtsek dahi bu sefer son kullanma tarihinden dolayı rafa koyamıyoruz. Çünkü sade ve yalın ürünlerin üretim ve son tüketim tarih aralığı çok kısa oluyor. Bir ürünün Türkiye’ye gelmesinin 5-6 ay sürdüğünü göz önünde bulundurduğumuzda da tüketim süreci 6 ayla sınırlı olan ürünleri getirme konusunda sorun yaşıyoruz.”

Özcan, sözlerini sürdürürken İtalya’dan ürün getirme sorununa birtakım çözümler bulduklarını vurguluyor: “Türkiye’de birçok yöreyi dolaşıp, üreticiler buluyoruz. Ardından üreticiyle ortak olup Eataly markası altında üretim yapıp, bu ürünleri raflarımıza koyuyoruz. Örneğin; zeytinyağımız Ayvalık’tan geliyor, domateslerimiz Kaz Dağları’nda üretiliyor. Böylece küçük üreticilere de katkı sağlamış oluyoruz.”

Eataly çatısı altındaki restoranlarını anlatan İlker Özcan, “Üç restoranımız bir de cafe pastanemiz var. Restoranlarımızın ikisi pizza & makarna, biri de daha fine-dining hizmet veren Terrazza Italia restoranımız.” diyor ve ekliyor: “İtalyan kültürü inanılmaz geniş. Terrazza’yı da sırf bu kültürün tamamını yansıtabilmek için açtık. Biz burada sadece pizza ya da makarna servisi yapmıyoruz. Burada yöresel İtalyan mutfağını yansıtıyoruz.”

“Coğrafi işaretli ürünler bir an önce artırılmalı”
Coğrafi işaretli ürünleri desteklediklerinin altını çizen Özcan, oldukça önemli açıklamalarda
bulunuyor: “Nasıl ki parmesan peynirini İtalya’dan başka bir yerden alamıyorsanız, o sertifika olmadan satılamıyorsa, Türkiye’ye has ürünlerin de aynı değerle alıcıya sunulması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin; burada elli çeşit Ezine peyniri satılıyor ve her biri farklı farklı sütlerle yapılıyor. Oysa bu ürünün sadece kooperatif tarafından üretilmesi, üzerinde sertifikasının olması ve tek bir işaretle satılması gerekiyor. Bunun gibi birçok ürünle durumu örneklendirebiliriz. Bu Türkiye’de çok büyük bir eksiklik. Böylece coğrafi işaretli ürünlerin
bir an önce önceliklendirilmesi gerekiyor. Bunlar da çiftçiye destekle mümkün olabilecek işler.”

Sosyal Medya'da Paylaşın