İstanbul’un İkonikleşmeye Aday Mekanları: Upperist ve OKRA İstanbul

Desert Group Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Özalp ve eşi Gülin Özalp, İstanbul’a yeni iki mekan kazandırdı: Upperist ve Okra İstanbul. The Marmara Taksim Oteli’ndeki mekanlar, adım adım ikonikleşiyor. Lokasyonu ve atmosferiyle İstanbulluların ilgi odağı olan mekanlar hakkında Yücel Özalp ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.

Topaz, Escale, Colonie ve Pandeli gibi birçok mekanın kuruculuğunu yapan Desert Group’un Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Yücel Özalp ve eşi Gülin Özalp, The Marmara Taksim Oteli’nde iki yeni mekan açtı: Upperist ve Okra İstanbul. Yücel Bey süreç konusunda bilgiler verirken, “Upperist terasının daha önce kullanılmamış olması ve İstanbul’un 360 derece manzarasını sunması bizi büyüledi. Konum olarak İstanbul’un tarihi ve yaşam tarzı ile iç içe olması da çok etkileyici” diyor.

Upperist ve Okra İstanbul isimleri

“Amacımız İstanbul’un ruhunu yansıtan bir restoran olan Okra’yı hayata geçirmekti” diyen Özalp, “Okra ve The Marmara Taksim arasındaki bağ, İstanbul sevgisiyle dolup taşıyordu. Okra’nın bu eşsiz mekanı canlandıracak ve hak ettiği değeri verecek bir yer olmasını hedefledik” ifadelerini kullanıyor.

Yücel Bey, Upperist ismi için “İstanbul’a tepeden bakılan bir noktada bulunmasından ilham alınarak seçildi” derken, “Okra ise bamya anlamına geliyor” diyor ve ekliyor: “Menümüzdeki yerel ürünlerimize ithafen seçildi ve bu adı çok sevdik.”

Atmosferiyle büyüleyen bir mekan: Upperist 

‘Rooftop’ denildiğinde akıllara ikonikleşen mekanlar geliyor. Upperist’in de ikonikleşeceğini söyleyen Yücel Özalp, mekanın daha güçlü bir potansiyeli olduğunu belirtiyor: “Potansiyelin kaynağı, İstanbul’un ruhundan gelen biriciklik. Tarihle iç içe yaşayan bir şehirde, İstanbul’un atmosferini soluyabileceğiniz teras, varlığıyla dahi ikonik bir hava yaratıyor” diyor. Terasın her köşesinin insanı büyülediğini söyleyen Özalp, Koray Özgen tarafından yapılan mekan tasarımının bunu perçinlediğini söylüyor.

Okra İstanbul’un çağdaş Akdeniz mutfağında iki şef: Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner 

Okra İstanbul’da misafirleri, eşsiz bir mutfak deneyiminin beklediğinden bahseden Özalp, “Okra’da açık ateşi odak noktasına alan mutfağımızı çağdaş Akdeniz olarak tanımlıyoruz. Mevsimsel ürün zenginliği ve farklı aromalarla Akdeniz’in zenginliklerini sunarken, her malzemenin kaynağını bilen, açık ateşte pişirme tekniğiyle ürünün her zaman ön planda olduğu, lokal ürünlerle desteklenen bir menümüz var. Mutfağı tasarlarken alışılanın dışında iki şefi, Hüseyin Ceylan ve Mert Yalçıner’i bir araya getirdik” diye anlatıyor.

Okra’nın menüsünde dikkat çekenler arasında başlangıçlarda kalamar ve kuskus, açık ateşten karides ve kuru dinlendirilmiş dana tartar, ana yemeklerden bütün bonfile, yedi baharatlı kuzu kol ve iki kişilik olarak servis edilen levreğin her yeri yer alıyor.

“Okra ve Upperist’te sürdürülebilirlik ve minimum atık ilkelerini ön planda tutuyoruz”

Sürdürülebilirlik ve sıfır atık çalışmaları çok önemli bir konu. Yücel Bey’e sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarını sorduğumuzda, “Okra ve Upperist’te sürdürülebilirlik ve minimum atık ilkelerini ön planda tutuyoruz. Mutfağımız için atık yönetimi önemli ve hassasiyet gösteriyoruz. Minimum atık üreten bir mutfak oluşturmayı ve kendimizi geliştirmeyi hedefliyoruz” diye açıklıyor.

“Coğrafyamızın sunduğu malzemeleri en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz” diyen Özalp, tedarik konusunda sürdürülebilirliği gözettiklerini anlatırken yerel üreticilerle iş birlikleri yaptıklarını söylüyor.

Upperist ve Okra İstanbul’un gelecek planları

Yücel Özalp, Upperist ve Okra İstanbul özelindeki beklentilerinin yüksek olduğunu söylerken: “Her iki mekanı da İstanbul’un gastronomi ve sosyal yaşam sahnesine önemli katkılar sağlayan özgün mekanlar haline getirmeyi hedefliyoruz” diyerek sözlerini noktalıyor.

Sosyal Medya'da Paylaşın