Inari Omakase Kurucusu Aycan Akdağ: “Inari Artık Yurt Dışına Açılmaya Hazır, Yüzde Yüz Bir Türk Markası”

Adını, nefesin, “pirincin ve tilkilerin tanrısı” Inari ile “şefin önerisi” anlamına gelen Omakase’nin birleşiminden alan “Inari Omakase”, Kuruçeşme, Vadi İstanbul ve The Bodrum Edition’dan sonra dördüncü şubesinin kapılarını daha lüks bir konseptle “Inari Piku” ismiyle Etiler’de açtı. İlk şubesi Kuruçeşme’nin ardından Vadi İstanbul şubesi ile kendine ciddi bir müdavim kitlesi yaratan Inari, şimdi de “Piku” konseptiyle misafirlerini Etiler’de ağırlıyor. Çok kısa bir sürede kendi mutfağını yaratan Inari Omakese’nin fark yaratan lezzetlerinin sırrını ise malzeme seçimi ve şeflerin özgün reçeteleri oluşturuyor. Inari’nin yepyeni yatırımı olan Piku’yu kurucusu Aycan Akdağ’dan dinledik.

İlk Inari’yi Kuruçeşme’de kuran Aycan Akdağ, ardından Vadi İstanbul projesini tamamlıyor. Daha sonra da Mariott grubunun gözde otel zincirlerinden biri olan The Bodrum Edition Hotel’den teklif alan Akdağ, bu teklifi değerlendirmesi sonucunda projenin yeni kapılar açacağını düşünüyor. Edition Hotel bünyesine dahil olduktan sonra müşteri kitlesinin daha yabancı odaklı bir kitleye evrildiğini açıklayan Akdağ, “Bu adım bize değişik imkanlar getirdi. Böylece karşımıza Etiler projesi çıktı. Edition adımı, Etiler projesi için benim daha da cesaretlenmemi sağladı. Böylece İnari Piku’yu kurma kararı aldım.” diyor.

“Hiçbir şubemiz bir diğerinin müşteri kitlesini etkilemedi”
İstanbul içerisinde, birbirine 10’ar dakika mesafeyle 3 şubeleri olmasına rağmen müşteri kaybı yaşamadıklarını, aksine yükseliş kaydettiklerini dile getiren Aycan Akdağ, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Üç şubenin de segmentasyonunu farklı planladık. Kuruçeşme daha genç ve dinamik bir kitleye hitap ederken, Vadi İstanbul daha çok ailelerin geldiği bir mekân olarak dikkat çekiyor. Piku ise daha business odaklı, açık hava alanının 110-120 kişilere çıktığı bir mekân olunca farklı kitlelere hitap eder olduk. Yani iyi bir segmentasyon planıyla 10’ar dakikalık mesafelerde mekanlarımız olmasına rağmen hiç müşteri kaybetmeden üzerine ekleyerek ilerliyoruz.

“Yalnız Japon değil, tüm Uzak Doğu’yu kapsayan bir mutfak sunuyoruz”
Piku’nun menü içeriğine değinen Akdağ; “Yeni şubemiz için ‘The Asian Experience’ olarak yola çıktık. Menümüze yalnız Japonya’dan değil Çin’den ve Vietnam’dan da lezzetler ekledik. Yani burada Uzak Doğu’nun tüm mutfaklarını sunuyoruz. Şu an daha başlangıç aşamasında olmamıza rağmen Asya mutfağından onun üzerinde tabak çıkardık.” diyor.

Piku’nun iç dizaynından da bahseden Aycan Akdağ, yeni mekanları için üç yeni oda konsepti hazırladıklarını anlatıyor: “Yukarıda 3 farklı özel oda konsepti kurguladık. Odalarımızdan birini “Omakase odası” olarak adlandırdık. Misafirlerimiz bu odaya girdiğinde seçimi tamamen şefimize bırakıyor. Şef o gün en taze ürünlerden hazırladığı seçeneklerden oluşan bir sunum yapıyor.”

“İkinci odayı toplantıların gerçekleştirilebileceği bir sunum odası olarak tasarladık. Dekorunu geleneksel Japon tarzı odalarda zemin malzemesi olarak kullanılan tatami minderleri ile hazırladık.”

“Üçüncü konseptimiz de ‘vine room.’ Bu odada şarap ve Japonların pirinç ve tahıl tozundan yaptıkları ulusal içkileri sakilerden oluşan seçkiler sunuyoruz.”

“Misafirlerimiz yurt dışında da olmamızı çok istiyor”
Inari Piku’nun aldığı geri dönüşlerden söz eden Aycan Akdağ, yurt dışında şube açmaları konusunda yoğun taleple karşılaştıklarını söylüyor: “Piku ile ilgili çok olumlu yorumlar alıyoruz. Açılalı üç hafta olmasına rağmen peş peşe üç kez, beş kez gelen misafirlerimiz oldu. Bir yere üç hafta içerisinde bu kadar sık gitmek bence çok önemli. Gelen misafirlerimizden ‘Siz neden Londra’da değilsiniz?’, ‘Neden New York’ta Dubai’de yoksunuz?’ gibi sorular alıyoruz. Eylül ayından sonra ‘zirve’ anlamını taşıyan Piku’nun, adı gibi zirvede olacağını düşünüyorum.”

Son olarak Uzak Doğu lezzetlerini Türk damak tadına uyarladıklarını söyleyen Akdağ, sözlerini şöyle noktalıyor: “Bu projenin başında diğer uluslararası Uzak Doğu markalarını çok iyi analiz ettik. Piku’da da lezzetlerimizi Türk damak tadına göre uyarladık. Bu nedenle ben çok başarılı olduğumuzu düşünüyorum. Inari artık yurt dışına açılmaya hazır, yüzde yüz bir Türk markasıdır.”

Sosyal Medya'da Paylaşın