Happy Group, Yeme-İçme Sektöründeki ‘Gümüş Yıl’ını Yeni Yatırımlarla Kutluyor

Bünyesinde Happy Moon’s, İkon, Manhattan, Bob’s ve Little Buddha markalarını barındıran Happy Group; sektördeki 25’inci yılını kutluyor.

‘Gümüş yıl’ında 3 bin 500 çalışana ve 70 işletmeye ulaşan grup, ekonomik konjonktüre rağmen yatırım hamlelerinde frene basmıyor. Yeni markalarla yurt içi ve yurt dışında büyümelerini sürdüreceklerini söyleyen Happy Group CEO’su Hüseyin Aymutlu, “Sektörümüzde kurumsallaşarak sürdürülebilir başarıyı yakaladık. Yatırımlarımız hız kesmiyor. Yurtiçinde, ‘Little Buddha’ şube sayısını 20 -30’a çıkacağız. ‘Manhattan’ları ise zincir restoran haline getireceğiz. İddialı bir küçük food court markasını satın alıp büyüteceğiz. Ayrıca bir İtalyan restoranı ve bir meyhane açmayı hedefliyoruz. Yurtdışında ise; Irak, Kazakistan, Dubai, Mısır, İngiltere, ABD’de yatırımlar planlıyoruz” diyor.

McKinsey tarafından yapılan bir araştırma ABD’deki şirketlerin ömrünün 1958 yılında 61 yıl olduğunu, bugün ise 18 yıldan aza indiğini gösteriyor. Almanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinde de benzer bir durum söz konusu. Yani şirketlerin yaşam süreleri birçok ülkede kısalıyor. Buna karşın, zorlu ekonomik konjektöre ve rekabet koşullarına direnerek uzun yıllar ayakta kalmayı başaran şirketler de yok değil. Ülkemizde de yıllara meydan okuyan şirketler var.

Türkiye’de bu yıl yeme -içme sektöründe 25’inci yılını kutlayan Happy Group onlardan biri. Bünyesinde Happy Moon’s, İkon, Manhattan, Bob’s ve Little Buddha markalarını barındıran Happy Group; yurt içi ve yurt dışında büyümesini sürdürüyor.

‘Gümüş’ yıllarında 70 şubeye ve 3 bin 500 çalışana ulaştıklarını belirten Happy Group CEO’su Hüseyin Aymutlu, “Girişim yolculuğumuzda, sektörümüze inandık. Sürdürülebilir başarı için kurumsallaşma yolunu seçtik. 25 yıl boyunca karlılıktan öte, geleceğe dönük kurumsal yatırımlar yaparak kadromuzu profesyonelleştirdik. 70 işletme açtık ama 700 işletmeyi yönetebilecek kuvvette bir şirket yapısı yarattık. Hizmet standartlarımızı bir amatör heyecanında, finans yönetimimizi ise bir holding standardında tutuyoruz” diye anlatıyor.

Üç yıl sonra halka arz planlanıyor

1999 yılında Kadıköy’deki şubeleriyle sektöre giriş yaptıklarını ve bu alanda 25 yılı tamamlamayı başarmış ender şirketlerden olduklarını söyleyen Aymutlu, geçen süre zarfında öz sermayeleriyle büyüdüklerinin altını çiziyor. “Çok agrasif büyüme hırsımız olsaydı bugün 70 değil 170 şubemiz olurdu. Biz, kontrollü ve öz kaynakla büyümekten yana olduk” diye konuşan Aymutlu, holdingleşme süreçleri tamamlandıktan sonra üç yıl içinde halka arz da planladıklarını belirtiyor.

Yeme – içme sektörüne giriş yaptıkları yıl 50 bin TL’lerde olan cirolarının bugün 3 milyar 750 milyon TL’ye ulaştığından bahseden Aymutlu, özellikle yurtdışındaki büyümelerine katkı sağlayacak yabancı yatırımcılara sıcak baktıklarını da sözlerine ekliyor.

Yurt dışında büyümesini sürdürecek

‘Casual dining’ restoranları ile öne çıkan Happy Group ‘ulaşılabilir lüks’ kavramını ziyaretçileriyle buluşturuyor. Yurtiçinde olduğu kadar yurtdışında büyüme çalışmalarına hız veren grubun Azerbaycan’da ve Irak/Erbil’de birer şubesi var. Mısır ise güçlü olduğu pazarlardan biri. Aymutlu, “Kazakistan ve Irak’ta da yeni şubeler açmayı planlıyoruz. Dubai’de bayilik yöntemiyle büyümeyi hedefliyoruz. Bu kapsamda Dubai Mall ile görüşüyoruz. ABD’de de şube açmak için çalışmalarımız devam ediyor. Avrupa’da ise İngiltere’de mekan arayışımız sürüyor. 2024 yılı bitmeden Londra’da şube açmayı planlıyoruz. Yurtdışında büyümeye devam edeceğiz. Tüm altyapımızı, farklı ülkelere açılmamız için uygun bir yapıda hazırladık” diye anlatıyor.

Gündeminde satın alma da var

Happy Group, çatısı altında bulunan markaları yurtiçinde de büyütmeye odaklanmış durumda. Örneğin; grubun Akmerkez’deki ilk şubesi büyük ilgi gören Uzak Doğu konseptli markası ‘Little Buddha’nın farklı lokasyonlarda zincir haline gelmesi planlanıyor.

İlk etapta Little Buddha şube sayısını 20-30’a çıkarmayı hedeflediklerini dile getiren Aymutlu, önümüzdeki döneme ilişkin yatırım planlarını ise şöyle anlatıyor: “Bünyemizde yer alan markalarımızdan ‘Manhattan’ları da zincir restoran haline getireceğiz. Ayrıca gündemimizde bir satın alma da var. Alanında iyi olan küçük bir food court markasını satın alıp bütün AVM ve caddelerde büyütmek istiyoruz. Ayrıca bir İtalyan restoranı ve bir meyhane açma planımız da var.”

“Krizler yeme-içme bütçesini kısmıyor”

Ekonomik konjonktür birçok sektörü olduğu gibi yeme – içme sektörünü de olumsuz etkiliyor. Özellikle son iki yılın sektörleri için oldukça zorlayıcı geçtiğinden bahseden Aymutlu, bu tablonun bir süre daha devam edeceğini öngörüyor. Buna karşın Happy Group olarak sağlam alt yapıları ve kurumsal yönetimleri sayesinde, riskleri doğru şekilde ve zamanında değerlendirerek bu süreçten en az hasarla çıkmayı planladıklarının altını çizen Aymutlu, şöyle devam ediyor: “Yüksek enflasyona rağmen pozitif bakış açımızı koruyoruz. Yatırım yapmak konusunda da frene basmıyoruz. Sektöre girdiğim günden bu yana birçok ekonomik kriz, yüksek enflasyon yaşadım. Elbette her ekonomik sürecin birbirinden bağımsız ve kendi dinamikleri var. Ancak bu zamana kadar gördüğüm krizlerde, insanların yeme-içme ve eğlenceye ayırdığı bütçe, sürecin başlarında bir miktar etkilense de tablonun genelinde çok da kısılmadı.”

“Pek çok işletme yanlış stratejinin kurbanı olacak”

Her ne kadar yeme – içme sektörünü ayakta tutan beyaz yaka ve orta segment tüketicinin harcamalarının yükselmese bile belli bir seyirde ilerlemesinin işletmelerin cirolarına pozitif yansıdığını söyleyen Aymutlu, “Biz de sürece olan pozitif inancımız ve elbette yaptığımız derin analizler sonucu; arka arkaya 3 yeni Happy Moon’s şubesi açtık. Hem Happy Moon’s hem de diğer markalarımızda yatırımlarımız devam edecek” diye ekliyor.

Öte yandan önümüzdeki günlerde doğru stratejilerle ilerlemeyen işletmelerin maddi zorluklar nedeniyle sektörden çekilmeleri bekleniyor. Mevcut ekonomik gelişmelere paralel olarak artan maliyetlere göğüs geremeyen çok fazla işletmenin olacağını öngören Aymutlu, “Doğru stratejilerle ilerleyebilirseniz; tüketici eğilimleri bir süre sonra dışarda geçirilen vakit ve restoran harcamalarından kısmama yönüne doğru evrilmeye başlar” diyor.

Sektör, yetişmiş personel bulmakta zorlanıyor

Aymutlu’ya göre Türkiye, yeme-içme sektöründe dünyanın en iyileri arasında yer alıyor. Yemek çeşitliliğimizin, hizmet kalitemizin, lezzetlerimizin ve şeflerimizin Türkiye’yi dünyanın en iyi noktalarına taşıdığına vurgu yapan Aymutlu, ancak sektörde yetişmiş eleman problemi yaşandığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Sektörün binlerce elemana ihtiyacı var. Özellikle garson ve servis elemanı sıkıntısı büyük. Bu alanda meslek liselerinin biraz daha sektöre destek vermesi gerekiyor. Biz de aynı sıkıntıyı zaman zaman yaşıyoruz.”

Sosyal Medya'da Paylaşın