Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde bulunan Hasuni Mağaraları’nın Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası tarafından UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınması için çalışmalara başlandı. Binlerce yıllık geçmişi bulunan ve içinde barındırdığı yapılarla bölgenin önemli şehir yerleşim yerlerinden biri olan Hasuni Mağaraları, tüm ihtişamı ile turizme kazandırılarak yerli ve yabancı ziyaretçilerini ağırlamayı bekliyor.
Hasuni Mağaraları, birbirine bağlı 300’den fazla odasıyla Ilısu Baraj suları altında kalan Hasankeyf’e alternatif olarak görülüyor.
Diyarbakır’ın Silvan ilçesi Albat Dağı eteklerinde bulunan Hasuni Mağaraları, ilçenin en yüksek tepelerinde bulunuyor. Mağara içerisinde birbirine bağlı 300’den fazla odayla geçmiş yıllarda yapılan çalışmalarda, milattan önce 1000 ile milattan sonra 13’üncü yüzyıla ait kalıntılara rastlandı. Mezolitik devri günümüze taşıyan yapı olma özelliğini barındıran Hasuni Mağaralarında yer alan su depoları, hamam, kaya merdivenleri, taş döşeme yolları, kaya kilisesi ve kilisenin yanında mini amfi tiyatroyla tam bir görsel şölen sunuyor. Terör olaylarında zarar gören mağara, şimdilerde güvenlik problemi olmadan vatandaşların uğrak noktası haline getirildi. İlk yerleşim yeri olan Hasuni Mağaraları şimdilerde turizme kazandırılarak yerli ve yabancı ziyaretçilerini bekliyor.
“Hasuni Mağaraları turizmin cazibe merkezi olabilir”
Silvan Muhtarlar Derneği Başkanı Murat Ateş, Hasankeyf’in sular altında kalmasıyla kardeşi olarak bilinen Hasuni Mağaralarına sahip çıkılması ve turizme kazandırılması gerektiğini söyledi. Ateş, “Şuanda bulunduğumuz yer, tarihi olarak dünyanın ilk yerleşim yerlerinden bir tanesindir. Sahipsiz kalmış, geçmişimize bir türlü sahip çıkmıyoruz. Silvan Hasuni ile Batman Hasankeyf kardeştir. Hasankeyf’in sular altında kalmasıyla Silvan turizm olarak cazibe merkezi haline gelebilir. Biz bu imkanları ilçemize sunmalarını istiyoruz. Silvan’a herhangi bir fabrika istemiyoruz, aslında fabrika yerlerini binlerce kat tutabilecek Hasuni Antik Kent ve Malabadi Köprümüz gibi yerlerimiz var. Devletimizin ve özellikle Kültür ve Turizm Bakanlığının buralara eğilmesi lazım, bu işle ilgilenen hangi kurum varsa Silvan tarihine sahip çıkması bizi onure edecektir. Keşke 1990 yıllarında zamanın olaylarını yaşamasaydık ve o olaylar olmasaydı, antik kentimiz turizm cenneti olabilirdi. Ama geç değil, hala imkanlarımız var, devletimiz yanımızda bunu biliyor ve hissediyoruz. Devletimizin tüm organlarından el birliği ile Silvan’da binlerce yapımız var sahip çıkalım. Bizim bacasız turizmi çekecek fabrikalarımız var” dedi.
Kadıköy’ün kalbinde lokanta kültürünü başarılı bir şekilde yansıtan Nazende, Akdeniz mutfağının tüm inceliklerini ustalıkla sunuyor. Et, balık, sebze ve sakatatı başarılı şekilde müşterileriyle buluşturan...