Bilhan Süt Ürünleri, Çallı Pastacılık Gıda Yöneticisi Bilal Çallı, Gündem Değerlendirmeleri’nde koronavirüsün getirdiği değişimler ve süreçle ilgili çalışmalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. “HoReCa sektörünü birkaç konuda değerlendirmek lazım” diyen Çallı, “Ev dışı tüketim en büyük zararı alan taraf oldu” diyor.
Bilhan Süt Ürünleri 2012 yılında çalışma hayatına başlıyor. Pastacılık sektörünün süt ve süt ürünlerini hedef aldıklarını belirten Bilal Çallı, “Türkiye’nin pek çok yeriyle iş birliği yaptık. Temel gıda olarak bir pastanenin alabileceği her ürünü üretiyoruz. 6-7 kalemde üretici konumundayız. Fabrikamız Konya’da ve ciddi bir üretim gerçekleştiriyoruz. Biz de ciddi anlamda bir durgunluk yaşıyoruz. Üretim durmadı ama normal olması gereken değerlerin altındayız. Şu an Türkiye genelinde 16 bayimiz var ve tüm Türkiye’ye dağıtım yapıyoruz. Doğu’da Batı’da her yer etkilendi ama yavaş yavaş toparlanma var. Mayıs iddialı olur ama Haziran ayında normalleşmeye başlayacağız gibi” ifadelerini kullanıyor.
“Pastacılık tahmin edemeyeceği bir durumu yaşıyor”
Çallı, market pazarının en kârlı çıkan taraf olduğunu söylüyor. Krizin ilk başlarında satışların en yüksek noktaya ulaştığını daha sonrasında insanların sadece gerekli malzemeleri aldıklarını da ifade ederek, “Pastacılık tahmin edemeyeceği bir süreç yaşıyor. Kimse bu durumda olacağımızı hayal dahi edemezdi. Bence giriş ve gelişme kısmını bitirdik. Ülkemiz ve dünya açısından değerler iyi ve virüsün çok fazla bir ömrü kalmadığını düşünüyorum. 1 ay sonra normalleşme sürecine gireceğimizi düşünüyorum. Tabii ki bir anda normal hayata dönmeyeceğiz ama iyileşme sürecine başlayacağız.
“Sade yağda uzmanlaştık”
Bilhan Süt Ürünleri tüm Türkiye’ye sade yağ dağıtım yapıyor. Sade yağın daha çok İç Anadolu ve Doğu’da tercih edildiğini belirten başarılı isim sözlerini şöyle sürdürüyor: “Doğu Anadolu, İç Anadolu ve Güney Doğu Anadolu’da çok tercih ediliyor. Tabii İstanbul’da her şeyde olduğu gibi başı çekiyor. Sade yağ yemeklerde de çok rahat kullanabilir ve bizim ilk çıkış ürünümüzdür. Sade yağ aslında halkımızın eskiden bildiği anneannelerimizin zamanında tereyağın suyunu damıttıktan sonra, elde ettiği yağ demek. Bizim vurgumuz ise şu; aynı ürünü sunuyoruz. Müşterilerimize ürünle sıkıntı yaşarlarsa faturayı bedelsiz iade edebileceklerini söylüyoruz. En büyük iddiamız aynı standardı korumamız. İnsanlar tere yağ ile karıştırıyor. Ama sade yağ %99 inek veya koyun yağından yapılır. İlerleyen yıllarda sade yağ kullanımı daha da büyüyecek. Sade yağda kendimizce uzmanlaştık. Sade yağın en çok tüketildiği yer baklavacı ve tatlıcılar ama bu sene baklavacılar iyi bir sene geçirmeyecek. Hammadde bulmakta zorluk çekmiyoruz. Günde 450-500 ton süt işliyoruz ve ciddi bir miktar olduğu için bir sıkıntı yaşamıyoruz. Öte yandan tabii ki her şey eskisi gibi olmayacak. Ama işler yavaş yavaş düzelince insanlar bir anda dışarı çıkmayacak. Cafe’ler restoranlar eski düzende hizmet vermeyecek. Ve işler adım adım artacak. Önce sağlık ama pazarda da ciddi ekonomik sorunlar var. Daha önce de sorunlarımız vardı ama bu sürecin getireceği yeni sorunlar olacak. Tedarikçinin kıymetli olduğu bir döneme giriyoruz. Ürünü zamanında ve aynı standartta getirmesi gerekiyor. Bu süreçte tabii ki vadeler düşecek. Ben kapanan noktaların %100 açılacağını düşünmüyorum. Kiralar ve maaşlar devam ediyor ve bu süreç 3. ayına doğru gidiyor. Buna dayanmak büyük ekonomik güç gerektiriyor. Bu anlamda sektörel anlamda daralma olacağını düşünüyorum. Bu bir döngü ve herkes etkilenecek. Bu sürecin yarattığı ciddi bir işsizlik var. Şu an önceliğimiz sağlık ama bu süreç geçince ekonomik krizi o zaman yaşayacağız.”
“Pastaneler ciddi hasar aldı”
Bu dönemde e-ticaretin önemine de vurgu yapan Bilal Çallı, Pasta 1001 markasının hikâyesini anlatarak, “Ev hanımlarını hedef alarak ticareti hızlandırmak için Pasta 1001’i kurmuştuk. Bugünlerde pasta1001.com’dan ciddi bir tedarik sağlıyoruz. Evde kendi ürünlerini yapmak isteyen insanlar hedeflerimiz. İnsanlar Instagram, site üzerinden veya Whatsapp üzerinden sipariş veriyor ve 24 saatte kargoya veriyoruz. Öte yandan pastaneler de bu süreçten çok yara aldı. Pastaneleri 3 başlık altında toplayabiliriz. Donuk üretim yapanlar, geleneksel semt pastaneleri ve zincirler. Bu 3 halka da ciddi hasar aldı. Marketlere çalışmayanlar resmen durdu. Semt pazarları büyük zarar aldı. Tamamen kapatıp, üretimi durduranlar oldu. Ramazan ile ufak ufak bazı yerlerde üretim başladı. Biz de müşterilerimizle iletişim içerisinde olup yanlarında olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz. Moral vermeye çalışıyoruz. Özellikle restoran kanalında kebapçılar ve lokantalar Ramazan ayında yüksek satışlar yaparken şu an bu ayı kaçırdılar. İşler eskisi gibi olmayacak ve yavaş yavaş iş artacak. Ramazan Bayramı’nın sürecini bile bilmiyoruz. Sokağa çıkma yasağı olacak mı bilmiyoruz. Günlük yaşayarak günlük kararlar alıyoruz” açıklamalarında bulunuyor.
“Müşteri profili değişmedi ama ticari ve iş kaybı insanları etkiledi”
Şu süreçte en büyük sıkıntının fazla personel ile çalışan firmalar olduğunu dile getiren Bilal Çallı sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Krizde de iki boyut var. Krizin ilk günlerinde marketler yağmalanır şekilde boşaltıldı. Ancak 2’inci aşamada işin ekonomik boyutu devreye girdi ve insanlar sadece temel gıdaya yöneldiler. Ve şu an her şey lüks. Şu an sade yağ da, çikolata da her şey süt. Baklava üreticisiyle konuştuğumuzda fiyatı uygun ürünlerin satıldığı ve pahalı ürünlerin satılmadığını söyledi. Müşteri profili değişmedi ama ticari ve iş kaybı insanları etkiledi.”