O Maestros, İstanbul’un en nezih semtlerinden Arnavutköy’de hayata geçiriliyor. 2013 yılından bu yana semtte hizmet veren mekân, geleneksel bir Rum meyhanesi. Biz de deniz manzarası ve tarihi dokusuyla gelenleri kendine hayran bırakan O Maestros’un kurucusu Mehmet Can Akyıldız’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
O Maestros’un konsepti Rum meyhane kültürü ve lezzetleri üzerine tasarlanıyor. Diğer bir şubesi de Selanik’te bulunan mekânın kuruluş hikayesini şu sözlerle anlatıyor Mehmet Can Akyıldız: “Babamın en büyük hayallerinden biri meyhane açmaktı. Başta meyhaneleri çok sevmemiz, Kurtuluş’ta büyümenin bize kattığı ortak Türk, Rum, Ermeni mutfağı ve Yunanistan’a sık seyahat etmemizle birlikte tecrübelerimizi birleştirdik ve babam Cemal Akyıldız’la O Maestros’u açtık.”
“Rum meyhanesi konseptiyle faaliyet gösteriyoruz”
Akyıldız yaklaşık yedi yıldır sektörün içerisinde. O Maestros’la başlayan hikayesi giderek büyüyor. Öncesinde bir süre gazetecilikte yapan başarılı işletmeci, bu başarıyı Selanik’e taşıyarak bir şube de orada hayata geçiriyor. Rum meyhanesi konseptiyle faaliyet gösteriyoruz diyen Akyıldız, “Selanik’teki mutfağımızda ne yapıyorsak burada da aynı şeyleri yapıyoruz. Malzemelerimizin büyük çoğunluğu Yunanistan’dan geliyor ancak ülkemizden temin ettiğimiz yerel malzemelerimiz de mevcut. Yunanistan’dan zeytinyağı, sirke, bal, kefalotiri peynir, fava ve fümelenmiş balıklarımızı temin ediyoruz” açıklamalarında bulunuyor.
“Misafirler meyhanede samimiyet arıyorlar”
O Maestros’un konsepti samimiyet üzerine kurulu. Ayrıca her Cuma, Cumartesi Yunanca ve Türkçe şarkılarıyla Kosta & Tuba mekânda sahneye çıkıyor. Meyhanenin geleneksel bir işletme olduğunu ifade eden Mehmet Can Akyıldız, “İnsanlar meyhanede samimiyet arıyorlar. Dolayısıyla misafirler ile meyhane arasında sıcak bir samimiyet ve bağ kuruluyor ve meyhaneler bu samimiyet için tercih ediliyor” diyor.
“Yunanistan’ı Arnavutköy’de yaşatıyoruz”
O Maestros’ta, genellikle Türk ve Yunan mutfağında bulunan mezeler mevcut. Soğuk mezelerde, hemen hemen bütün İstanbul mezelerinin mevcut olduğunu dile getiren başarılı girişimci, farklı olarak meze tepsilerinde tzatziki, Chios fava ve üç farklı peynirden yapılan peynir ezmesi (Htipiti) olduğunu dile getiriyor. Tzatziki ve patlıcan salatasını ise daha çok Yunan usulü yaptıklarını vurgulayarak, “Ara sıcaklarımızda ahtapot ızgara, kalamar dolma, kalamar ızgara, karides ve saganaki çeşitlerimiz mevcut. Yunanistan’dan temin ettiğimiz ürünlerin başında Türkiye’de sadece bizim meyhanemizde mevcut olan kefalotiri peynirimiz bulunuyor. Kefalotiri’yi ızgarada pişmiş olarak veya yağda kızartılmış şekilde sunuyoruz. Zeytinyağımız Kalamata’dan, balık pastırmamız Selanik’ten ve Favamız Sakız Adası’ndan (Chios) geliyor. Meyhanemizde ana yemek olarak ise Tekir, İstavrit, Hamsi, Levrek, Çipura, Dil ve Fener balıklarının yanında mevsim balıklarımız da mevcut. Kabak çiçeği dolması, deniz börülcesi gibi mezelerimiz ise mevsimsel ürünlerimiz. Adeta Yunanistan’ı Arnavutköy’de yaşatıyoruz” açıklamalarında bulunuyor.
“Meyhane kültürünün eskisi- yenisi olmaz”
Zaman zaman özel misafirleri için kendisi de mutfağa da giren Mehmet Can Akyıldız; sebze, meyve ve balık çeşitleri için hale giderek ürünleri bizzat kendi alıyor. Her gün saat 10:00’da kapılarını açan meyhane, rezervasyon talebine göre akşam hazırlığına başlıyor. “Kalite eşittir yemeğin lezzeti” diyen Akyıldız, “Servisin de kaliteli olması gerek. Ayrıca insanların kendi mutfaklarına ve kültürlerine yabancılaştığını düşünüyorum. Meyhane kültürümüzü daha ileri götürmemiz gerekirken sadece şekilci ve sığ bir yöne çekiyoruz. Meyhane kültürünün ayakta kalması gerektiğini düşünüyorum. Bana göre meyhane kültürünün eskisi- yenisi olmaz. Bu kültürü gelecek nesle orijinal hali ile aktarmamız lazım” ifadelerini kullanıyor.