Dünyanın gastronomi sahnesi Paris deyince

Paris, kelimenin tam anlamıyla ‘restaurant’ kelimesinin icat edildiği, gezegendeki en ikonik gıda başkenti. Otantik Fransız yemeklerinin tadına bakmak isteyen yolcuların ilk duraklarından olmaya devam eden Paris, dünyanın en iyi restoranlarından bazılarına da ev sahipliği yapıyor. İşte Paris’in yemek dünyasını bugünkü haline getirmeye yardımcı olan klasik yemek restoranlarından bazıları. 

Alléno Paris au Pavillon Ledoyen

Pavillon Ledoyen’in derin ‘Parisien’ kökleri, Champs-Elysées’in bahçelerinde ilk kurulduğu 1792 yılına kadar uzanıyor. Hatta iddiaya göre Napoleon eşi Josephine ile bu restoranda tanışmış! 2014 yılında mutfağı devralan şef Yannick Alléno, restorana kattığı modern duyarlılıkla sadece 7 ay içinde 3. Michelin yıldızını kazandırdı. Pavillon Ledoyen, tarihi mirasının yanı sıra şef Yannick Alléno’nun yenilikçi mutfak anlayışını, savoir-faire, yani Fransız teknik bilgisi ile harmanlayarak misafirlere inanılmaz deneyimler sunduğu, klasik bir destinasyon. 

Epicure 

Beyaz masa örtüleri, mermer zemin, country tarzı dekor, kusursuz servis ve mutfakta harikalar yaratan, Fransa’nın ulusal hazinesi Eric Frechon ile Epicure restoran, gerçek bir 3 Michelin’li Paris klasiği. Oldukça geniş bir yemek odasının bulunduğu salonda yapı, dekor ve müziğin seviyesine kadar her şey misafirlerin yalnızca yemek tecrübesine odaklanması için ince düşünülmüş detaylar. Eric Frechon’un mutfağından çıkan siyah trüflü makarna veya parmesanlı ördek ciğeri gibi olağanüstü lezzetler, birçok Paris yolculuğunun ana sebebi. 

La Dame De Pic

Valence’deki Pic restoranda başlayan aile serüveninin, 3. kuşağını temsil eden ve herhangi bir mutfak eğitimi olmayan Anne-Sophie Pic, önce orijinal Pic restoranın yıldızlarını geri kazandı. Ardından da dünya üzerinde 3 yıldıza sahip ilk kadın şef unvanını! Aradan geçen yıllar içerisinde bir imparatorluğa dönüştürdüğü marka ile Fransa’nın dışında İsviçre ve İngiltere’de de restoranlar açan Fransız şef, Louvre’un hemen karşısında açtığı ve orijinal Pic’in, daha ‘feminen bir atmosfere sahip versiyonu’ dediği La Dame De Pic ile Paris sahnesinde boy göstermeye başladı. 

Le Pré Catelan 

1983’te başladığı kariyerinde Gérard Veissière, Robert Bardot ve Gérard Boyer gibi birçok büyük şefin yanında çalıştıktan sonra Joël Robuchon’un yönetici şefliğini yapan Frédéric Anton, 1997’de mutfağı devraldıktan sonra, Le Pré Catelan gurme restoran konseptini terk ederek, fine dining klasında bir mekân haline geldi. Anton, özverili çalışma anlayışı sayesinde kısa sürede restorana ilk Michelin yıldızını kazandırdı ve adı Fransa’nın en büyük şeflerinden biri olarak anılmaya başlandı. 1999’da gelen ikinci ve 2007’de gelen 3. Michelin yıldızı sonrası hem Frédéric Anton hem de Le Pré Catelan, birer Paris klasiği haline geldiler. 

Sosyal Medya'da Paylaşın