Burak Kan: “Krizle birlikte empati kurmayı hatırladık”

Gündem Değerlendirmeleri’yle sektörün nabzını tutmaya devam ediyoruz. Instagram hesabından Guru Kafa olarak tanıdığımız Burak Kan, yaşanan sürece dair FoodinLife’a değerlendirmelerde bulundu. Kan, krizle ilgili açıklamalarda bulunarak, “Krizden en çok etkilenen akla ilk gelen sektörlerden yeme-içme sektörü oldu” dedi.

İnsanların bir anda işlerini kaybettiklerine de değinen Burak Kan, sürecin ne kadar süreceğiyle ilgili tahmin yürütmenin şu aşamada zor olduğunu belirterek, “Yarın biri ‘aşı bulundu’ dese bile, insanlar sokağa çıkma konusunda kafa karışıklığı yaşayacak. Ben bu süreçte evde olabildiğince uyumaya çalıştım. Tabii evde yapacak bir şeyler buluyorum. Ama ara ara nefes almak için dışarı çıkamamak kötü bir durum. Örneğin yarın sabah koronavirüs dünyadan yok olsa bile insanlar 3 ay sonrasına bilet alacaklar. Ne yazık ki hemen bitecek bir durum değil. Bundan nasıl kurtulacağımızı da kimse bilmiyor. Krizden sonra Güney Kore ve Tibet hayalim vardı ama bu durumla birlikte bitti sanırım. Öte yandan bu krizle birlikte empatiyi hatırladık. Paket servisçisiyle, zabıtayla, hemşireyle empati kurabildik. Kendimizden başka insanlar olduğunu fark ettik ve insanlar teşekkür etmeye başladı. Bu da sanırım krizden çıkan iyi şeyler oldu” ifadelerini kullandı.

“Sınırların kalkması konusu bu dönemde biraz daha hassas olacak”

Krizden yeme-içme sektörünün oldukça etkileneceğine de değinen başarılı isim, “Yüksek standartlı müşterisi belli yerlerle, aşağıda olan zincir arasında yüksek kalitede yemek verip orta adisyon kesen yerler var. En çok o restoranların etkileneceğini düşünüyorum” diyor ve ülkeler arasında sınırların kolay kolay kalkmasının şu süreçte zor olacağını sözlerine ekleyerek, “İtalya şu an sınırların kalkması durumuna baya tepkili. Sınırların kalkması konusu biraz daha hassaslaşacak bu dönemde. Keza İspanya ve İtalya da şu an büyük sorunlardan geçiyor” açıklamalarında bulunuyor.

“Beni besleyen şey yeni yerler görmek”

Burak Kan’a “Sosyal medya bir sektör mü?” sorusunu yöneltiyoruz ve şu cevabı alıyoruz: “Sosyal medyanın ticari tarafı var muhakkak ama sektör diyemeyiz. Basının alt kolu gibi ama daha yazılı kuralları olmayan, etik kuralları olmayan bir kolu. Sosyal medyanın tek kuralı fotoğraflar üzerine. Başkaları tarafından çekilen fotoğraflar çok kullanılıyor, kaynaksız… Ama zamanla oturacak tabii sistem. Öte yandan ben özellikle 1 senedir yemek içeriğini azaltıp seyahat artırmaya çalışıyorum. Yeme içeriği çok fazla olduğu ve sosyal medyada sıyrılmak için seyahati artırmaya karar verdim. Yeme konusu herkesin aslında ortak noktası, herkes akşam ailesiyle veya arkadaşıyla aynı masada oturuyor. Benim de hobim olduğu için yapmaya başladım ve o zamanlarda da bunu yapan az olduğu için parladım. Son zamanlarda Avrupa’yı azaltmaya çalışıyorum biraz daha uzaklara gidip karşılaşmadığım bir kültürü deneyimlemek istiyorum. Orta Amerika’da 2 aydan fazla kaldım. İlk başta sıkılırım sandım ama ilk günden son güne kadar tempo hiç düşmedi ve birçok farklı kültürle karşılaştım. 4 ülke gezdim orada. Beni besleyen şey yeni bir şeyler görmek. Pazar gezmek beni şehir gezmekten daha çok mutlu ediyor. Meksika bu konuda apayrı bir deneyimdi.”

“Bir gün Bangkok’ta tek başıma gezerken Gökmen Sözen’le karşılaştım”

FoodinLife Genel Yayın Yönetmeni Gökmen Sözen ile Bangkok’ta karşılaşmalarından da söz eden Kan, o karşılaşmayı şöyle anlatıyor: “Bir gün Bangkok’ta tek başıma geziyordum ve hiç turist olmayan yerel bir pazarda ürünlere bakıyordum ve orası da İngilizce konusunda çok sıkıntılıydı. Güneşin altında öylece pazarın videosunu çekerken karşımda Gökmen Sözen’i gördüm. Sanki Kadıköy’de karşılaşmışız gibiydi. Yanında Mugaritz’in şefi Aduriz vardı, yanlarında da rehber… Meğerse o adamda Michelin yıldızlı Tayland’ın en ünlü şeflerinden biriymiş. Güzel bir karşılaşma oldu.”

“Kendi ülkemizi öğrenmemiz gerekiyor”

Dünyadaki sokak yemeklerini ve yaşadığı deneyimleri bizlerle paylaşan Burak Kan için Bangkok, sokak yemeğinin başkenti. Sonrasında ise Meksika geliyor. Hijyen konusunda en şüpheli olduğu ülkenin ise Hindistan olduğunu belirten başarılı isim, Tarih olarak ise Orta Amerika’dan çok etkilendiğini belirterek sözlerini şöyle sonlandırıyor: “İnsanlar orada nelerle övünüyorken biz nelerin üstünde oturuyoruz. O yüzden Türkiye bu konuda inanılmaz ama sonrasında Tayland diyebilirim. Hatay da beni çok heyecanlandırıyor. Yeme-içme kültürü her yerden besleniyor Hatay’da. Öte yandan sosyal medya gastronomi turizmini oldukça geliştirdi. Yemek herkesin ortak noktası olduğu için Türkiye’nin de yemek üzerinden pazarlama yapması çok mantıklı olur. Bizim kendi ülkemizi de öğrenmemiz gerekiyor. Yabancılar buraya gelip nasıl heyecanlanıyorsa bizim de heyecanlanmamız gerekiyor.”

 

Sosyal Medya'da Paylaşın