Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi’nde, Türk Kahvesi Fincanlarının Yüzyıllık Hikayesi

İstanbul’un ilk kahve müzesi olan Beta Yeni Han, 16. yüzyılında saraylarda kullanılan fincanlardan 19. yüzyılda Dolmabahçe Sarayı’nda yer alan replikalara, Sultan II. Abdülhamid döneminden 20. yüzyılın antika kahve fincanlarına kadar çeşitli dönemlere ait zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. Tarihe ve kahveye meraklı olan herkesin ilgisini çekecek olan sergiyi ziyaret ederek, Türk kahvesi fincanlarının yüzlerce yıllık değişimine şahit olabilirsiniz.

Türk kültürünün vazgeçilmez parçalarından biridir Türk kahvesi… Yüzyıllar boyunca saraylarda, kahvehanelerde ve evlerimizde yerini alan Türk kahvesinin sunumu en az kıvamı kadar önemlidir. Özel kahve fincanlarında su eşliğinde ikram edilen bu benzersiz içeceğin fincanları, kahvenin yoğun ve dengeli aromasını korumak için özenle tasarlanır. Kahve deneyimini en üst düzeye çıkarmak için geçmişten günümüze birçok farklı modelde üretilen kahve fincanları, estetik ve işlevsellik açısından sık sık değişime uğramıştır. İstanbul’un ilk kahve müzesi Beta Yeni Han 1554 Kahve Müzesi’ni ziyaret ederek, kahve fincanlarının Osmanlı İmparatorluğu’ndan günümüze uzanan yüzlerce yıllık hikayesine şahit olabilirsiniz…

Saraylardan evlerimize Türk kahvesi fincanları

İstanbul’un Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylı ilk kahvesi müzesinde, 16. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar farklı dönemlerde kullanılan fincanları görmek mümkün. Müze, Osmanlı İmparatorluğu’nun kahveyi Yemen’den getirmesiyle başlayan kahve kültürüne ait 16. yüzyılda saraylarda kullanılan fincanlardan 19. yüzyılda Dolmabahçe Sarayı’nda yer alan replikalara, Sultan II. Abdülhamid döneminden 20. yüzyılın antika kahve fincanlarına kadar çeşitli dönemlere ait zengin bir koleksiyona ev sahipliği yapıyor. 16. yüzyılda sosyal statünün bir göstergesi olarak kabul edilen kahve, daha çok saraylarda kullanıldığından, fincanlar bu dönemde çok daha gösterişliyken, 18. yüzyılda Avrupai etkilerin artmasıyla tasarımda daha batılı tarzlar dikkat çekiyor. Özellikle İngiliz çay fincan stilinin bu dönemin kahve fincanlarına damgasını vurduğunu gözlemleyebileceğiniz müzede ayrıca 19. ve 20. yüzyılda kullanılan antika kahve fincanlarına ve fincan zarfı modellerine kadar pek çok önemli parçayı görmek mümkün. Kahve tutkunlarının oldukça ilgisini çekecek olan koleksiyonlar, dönemin sosyal ve kültürel yapısını, kahve ritüellerini ve estetik anlayışını gözler önüne seriyor.

Müze ziyaretinizde aynı zamanda Beta Gıda tarafından yapılan restorasyon sırasında gün yüzüne çıkan tarihi kahve fırınını da eklemeyi unutmayın. Geçmişte sırasıyla Emin Han, Tahmis Han, Hasırcılar Han isimleriyle anılan ve bugün Beta Yeni Han olarak bilinen bu yapı, 1554’te açılmış ilk kahvehane olma özelliğini taşıyor. Kahvenin hikâyesinin başladığı yerde yani kahvenin sıfır noktasında yer alan müzeyi ziyaret ederek, geçmişe doğru keyifli bir yolculuk yapabilir ve kahve üretiminin tarihsel süreçlerini keşfedebilirsiniz.

Tarih ve lezzet bir arada

Tüm bunların yanı sıra; İstanbul’un ilk kahve müzesini gezerken, bir yandan da lezzet şöleni yaşamız mümkün. Han’ın içerisinde yer alan Beta Tea House’da dünya çaylarını deneyimleyebilir, A’la Kahve’de közde pişirilen kahvenizi keyifle yudumlayabilir, Benuta Chocolate House’da birbirinden lezzetli atrisan çikolataları tadabilir, Türk ve Osmanlı tarihinin en eski ve geleneksel tatlısı lokumlarla damaklarınızı şenlendirebilirsiniz

Sosyal Medya'da Paylaşın