Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümü ünlü şef Maksut Aşkar’ın konuk olduğu keyifli bir etkinliğe imza attı. Gastronomi öğrencileriyle birlikte yemek yapan Şef Aşkar, ardından düzenlenen seminerde de konuşmacı olarak yer aldı. Seminerde, Anadolu mutfağının dünyaya tanıtılması konusuna değinen ünlü şef, dünya üzerinde, evlerde pişen geleneksel yemeklerimizin yapıldığı restoranların açılması gerektiğini vurguladı.
Yaşar Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünün düzenlediği etkinlikte ünlü şef Maksut Aşkar, öğrencilerle birlikte yemek yaptı. Kuzu sırt ve şehriyeli firik pilavından oluşan tabak hazırlanırken, öğrenciler, kuzu eti pişirmenin inceliklerini öğrendi. Aşkar, daha sonra seminerde konuştu.
“Bizim mutfağımız anne mutfağıdır”
Yüzlerce medeniyete ev sahipliği yaptığı için Anadolu’daki yemek kültürünün çok zengin olduğundan bahseden Aşkar, “Bir mutfağı mutfak yapan, o mutfağın içindeki her bir dinamiğin defalarca yapıldığı için gelenek haline gelmesidir. Anadolu’da anneler yemek kültürü de dahil her bildiğini evin en büyük kızına öğretir. Sonra bu yemek kültürü, nesillerce aktarılır. Her annenin kızına öğrettiği, her kızın kayınvalidesinden öğrendiği yemeklerin hepsi harmanlanmış bir etnik kökenden gelir. Bu nedenle bizim mutfağımız anne mutfağıdır.” dedi.
“Bizim evlerimizde pişen yemeklerin yapıldığı restoranlar açmamız lazım”
Gastronomide geleneğin öneminden bahseden Aşkar, “Damak duygusu 5 yaşlarında gelişir. O yaşlarda yediğiniz yemekleri hiçbir zaman unutmazsınız. Bir şekilde o zamanki gelenekleri sürdürebilmemiz gerekiyor. Hala o geleneklerle yaşayan, onun sunduğu lezzet noktasına göre hareket eden insanların bu genç nesille kendi nesli arasında bir köprü rolü üstlenmesi gerekiyor. Eğer geleneğiniz yoksa geleceğiniz de yoktur. Bizim evlerimizde pişen yemeklerin yapıldığı restoranlar açmamız lazım. Geleneğimiz anne mutfağı olduğu için bu mutfağı dünyaya düzgün bir şekilde ifade edemiyoruz. Londra, Tokyo gibi dünya kentlerinde bir Anadolu mutfağı restoranı açıp zarar etse de 5 yıl boyunca her gün en iyi yemekleri yaparsanız, Anadolu mutfağı istediğimiz yere gelir.” diye konuştu.
Yaşar Üniversitesi gençlerine önerilerde bulunan Aşkar, “Aslında gelenekleri güncelleştirerek, rafineleştiriyorum. Mevsiminde, bakır tencerenin içinde, büyükannemden nasıl öğrenmişsem o şekilde pişmek zorunda olan tariflerle bir dönüşümden bahsediyorum. 8 senedir bu yemekleri pişirerek size bunun gerçekten başarılabilir olduğunu göstermeye çalışıyorum. Başka bir ülkenin yemek kültürünün iyi bir kopyasını yapacağıma, annemin kopyası olmayı tercih ederim. Mutfak kültürümüzü yeniden doğru ifade eden şef arkadaşlarımızı cesaretlendirmeyi sağlamamız gerekiyor. Genç şeflerle beraber İzmir de bir dönüşüm içinde” dedi.
“Önümüzdeki süreçte NFT olarak yemek kitabı sunmayı planlıyoruz”
Geçen yıl ağustos ayında 5 tane yemeği NFT olarak satışa çıkaran ve bu NFT’leri satın alanlara yemek tarifini ve kendisiyle mutfakta bir gün geçirme deneyimini sunan Aşkar, “Gastronominin dijital dünyanın dönüşümünde nasıl bir rol alabileceğini görebilmek ve insanların düşünebilmesini sağlamak için bu projeyi hayata geçirdik. Önümüzdeki süreçte İngilizce bir yemek kitabı projemiz var. Bunu yurt dışına pazarlamak istiyoruz. Yemek kitabını da NFT olarak sunmayı planlıyoruz.” şeklinde konuştu.
Yaşar Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doç. Dr. Seda Genç de, geleneksel mutfak kültürüne önem verdiklerini, öğrencilerin geleneksel mutfağı tanımaları, sahiplenmeleri ve gelecek nesillere taşımaları için çalışmalar yürüttüklerini belirtti.