Dile kolay 243 yıl, 6 kuşak… Bu uzun yolculuk 1777 yılında Bahçekapı’daki tarihi mağazayla başlıyor. Büyük dede Bekir Efendi, Turkish Delight adıyla Türk lokumunun dünya şekercilik literatürüne girmesini sağlıyor. İnovasyonu gelenekselliğe adapte eden bir değer olan Ali Muhiddin Hacı Bekir’i, 6. kuşak temsilcisi Leyla Celalyan’dan dinledik. Bu tarihi ve büyülü yolculuğa sizleri de davet ediyoruz…
Türkiye’nin ve hatta dünyanın en köklü firmalarından olan Hacı Bekir’in hikâyesi neredeyse 2 buçuk asır önce sarayın Şekercibaşı olan Bekir Efendi’nin Bahçekapı’daki dükkânı ile başlıyor. Hacı Bekir Avrupa’daki enternasyonel fuarlarda sultanı ve Osmanlı Devleti’ni temsil ediyor. Bu vasıtayla nişastanın bulunmasından da haberdar olan Bekir Efendi bu ürünü kullanan ilk kişi oluyor. Nişasta ve rafine şekerin kullanılmaya başlaması 1811’lere dayanıyor. Bu iki lezzeti geleneksel reçeteye adapte ederek bugün yediğimiz tatta ve dokuda lokumu imal etmeye başlıyor.
En eski logo
Yurt dışında pazarlama teknikleri de öğrenen Bekir Efendi, o günün yaygın yabancı lisanı Fransızcayı da ekleyerek Türk Ticaret tarihinde kayıtlı en eski logoyu tasarlıyor. Kazandığı madalyalar ve eski Türkçe harflerle bu logo genişliyor ve şimdiki haline evriliyor. Soyadı kanunundan sonra da Hacıbekirzade Ali Muhiddin, Ali Muhiddin Hacı Bekir olarak değişiyor. Bu logonun evrimi hem Hacı Bekir ailesi hem de bu coğrafyada yaşananlar için güzel bilgiler veriyor.
Yüzyıllardır reçeteye sadık kalınmış ürünler
Lokumu ve şekeri dünyaya tanıtan Hacı Bekir, lokumun reçetesini günden güne gelişen hammaddeler ile zenginleştiriyor. Ve böylece lokuma yepyeni bir yorum katıyor, 6 kuşak boyunca da bugünlere taşıyor. “Bizim başarımızın sırrı; inovasyonun gelenekselliğe adapte edilip lokumumuzun lezzetinin bugüne kadar gelmesi” diyen Leyla Celalyan, sözlerine şöyle devam ediyor: “Cumhuriyet sonrası dönemde Beyoğlu ve Kadıköy mağazaları açılıyor. Yani Osmanlı ile başlayıp Cumhuriyet sonrası ile devam eden bir çizgimiz var.” Toplamda 7 şubesi olan Hacı Bekir’in tüm şubelerde ürün çeşitleri aynı ancak tercih edilen ürünler ve miktarlar farklı. Örneğin Maslak şubesi modern bir kesimin ve yaş ortalaması düşük profilin hitap ettiği bir lokasyon.
Lokomotif ürünler; lokum, akide ve ezme
Hacı Bekir’in ana ürünleri; lokum, akide ve badem ezmesi. Pastane tarafında ise Acıbadem kurabiyesi, Balkanik pasta ve profiterol kendine hayran kitlesi oluşturmuş lezzetler. 30’u aşkın lokum çeşidi sunduklarının altını çizen Celalyan, “Bunların
yüzde 70’i aşkın bir bölümü çifte kavrulmuş olarak da bilinen ekstra fıstıklı lokum. Yüzde 100 doğal pancar şekeri ve Antep fıstığı kullanıyoruz. İlk çıkan reçeteye sadık kalmaya çalışıyoruz. Fındıklının ayrı bir kitlesi var ama fıstıklı çok zam almasına rağmen asla müşterisini kaybetmiyor. Bunu cevizli, güllü lokumlarımız takip ediyor. Bu tatlarımız yurt dışına da hediye alternatifi oluşturuyor. Portakallı, yaban mersinli, hurmalı ve kahveli lokumlarımız da çok tatlı sevenler tarafından rağbet görüyor” diyor. Tarçınlı akide şeker ise müşteriden en çok geri bildirim alan ürün. Müşterilerden gelen öneriler dikkate alınıp reçetelere adapte ediliyor. Demirhindi şerbeti ve ev yapımı limonatalar da Hacı Bekir’in özgün lezzetlerinden.
Eşsiz özenle yapılmış reçel ve helvalar
Hacı Bekir’in ürün portföyünde sezonluk reçeller de çok önemli bir yer tutuyor. Bergamut, turunç ve incir reçellerini portföye eklediklerinin bilgisini veren Celalyan, “450 gr’lık kavanozları küçültüp daha modern ve genç bir etiket yapınca reçellerimiz ön plana çıkmaya başladı. Kahve yanına tercih edilen sakızlı çevirmemiz de mevcut. Hem müşteri hem iklim koşullarına göre reçetelerimiz değişiyor. Bizim üretimimizde makineden çok usta eli çok önemli. Hammadde, çevresel faktörler, günün hangi saatinde üretim yapıldığı, dikkat edilmesi gereken kriterler” diyerek çok dinamik bir üretim sürecinin olmasının önemine değiniyor. Hacı Bekir bugüne kadar butik üreticilerle çalıştığı için onlarla yürümeye devam ediyor. Bazı markalar çok daha seri üretim yapabiliyorken hacim olarak butik ile fabrika üretimi arasında bir yerde olduklarını söylüyor Leyla Celalyan.
Trende uygun ambalajlar
Lokum, akide ve ezme gibi paketli ürünler Pendik’teki fabrikadan geliyor. Unlu mamuller ve pastalar ise şubelerden çıkıyor. Yüzyıllık Markalar Derneği’ne üye olan Hacı Bekir, çevre ve geri dönüşüme de önem vererek farklılığını ortaya koyuyor. Müşterilerden gelen ambalaj kutuları bir kuponda damgalanıyor, belli bir sayıya ulaştığında 10 TL’lik bir indirim yapılıyor. Kutular Pendik Belediyesi’nde geri dönüşüm işlemine sokuluyor. Yine gelen boş reçel kavanozları da değerlendirilip fabrikaya iletiliyor. Celalyan, lokumların şartlara uygun revize edildiğini vurgularken, “10-15 sene önce evler daha kalabalıkken büyük kutular alınıyordu. Şimdi mesela 80 gr’lık, 120 gr’lık lokum kutusu bile var. Hediye olarak da çok tercih ediliyor” değerlendirmesinde bulunuyor.
“2020 Kadıköy yılımız”
Son mağazalarını 2019’da Ankara’da açtıklarını ve çok güzel geri dönüşler aldıklarını dile getiren Leyla Celalyan, 2020 yatırımlarına da değinerek sözlerine son veriyor: “Kadıköy’deki binamızın renove edilmesi gerektiği için 2018’in sonunda yan binaya taşındık. 29 Ekim 2020 gibi tekrar eski yerimize geçmeyi hedefliyoruz. Alanımız biraz daha genişleyecek. Üst kat oda oda olduğu için insanların toplantı yapmasına uygun bölümlerimiz olacak. Bizim için 2020 Kadıköy yılımız. Öte yandan Ankara’yı biraz daha takip edip orada daha büyümek gerekiyor mu bakacağız.”