Gündem Değerlendirmeleri’nde şefliği ve danışmanlık hizmeti ile yeme-içme sektöründeki önemli isimlerden biri olan Tolga Atalay FoodinLife’a özel açıklamalarda bulundu.
Erken yaşta başladığı mutfak kariyerine danışmanlık hizmetiyle devam eden Tolga Atalay, sektörde olan bütün gelişmelere hakimiyeti ile koronavirüs hakkında, “Türkiye’nin ana sektörlerinden olan yeme-içme ve turizm olarak çok doğru organize olarak çok daha güçlü bir dönemin başlangıcı haline getirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bizim yeni düzen için belli bir formata ve yeni bir düzene ihtiyacımız var. Bu uzun vadede turizmi yeniden getirecek. Turizmin sonlanmasıyla güvenin kazanılması arasında bir süre var. Ve bu ülkelerin ekonomilerini tatmalarına sebep olacak. Ve bizde ekonomik riskli olan ülkelerdeniz. Bizim refah seviyesi daha yüksek olan ülkelere göre daha çok çalışmamız gerekiyor” dedi.
Dünyayı etkileyen bu virüsün pek çok değişikliğe sebep olacağını belirten Atalay, “Amerika’nın bütçesinde %35 daralma olacağı düşünülüyor. Dünya devleri tüketicinin nasıl güvenini kazanırız diye düşünmeye başladılar. Kafelerin, sokak yemeklerinin tekrar trend olduğu zamanlarda virüs sebebi ile denklem değişebilir. Yeme-içmedeki arzda kaybımız %40’ı bulacak. Yeme-içmede kapanma ise %70’i bulabilir. Türkiye’de tencereyi alan lambayı yakıyor. Artık bunun daha güvenli yapılması gerekiyor. Kapanma oranının azalıp açılma oranının düşmesi gerekiyor” diyerek ilerleyen süreçte daha emin adımlar atılması gerektiğini belirtti.
Esnafların ve artizanların virüsten oldukça etkileneceği belirten Tolga Atalay, esnaf ve artizanların desteklenerek tekrar hayata döndürülmesi gerektiğini söyledi. Atalay, “Koronavirüs sonrası süreç için bu işletmelere yardımcı olmamız gerekir. Yoksa iş büyük markalara kalır ve bu küçük işletmelere yer kalmaz. Sektöre şimdiden bilgilendirme yapmamız lazım yoksa eski geleneklerimizi kaybedebiliriz” sözleriyle virüs sonrası pek çok değişiklik olacağını açıkladı.
Bu süreç sonrası insanların toplu olarak bulunduğu AVM’lerin daha çok yaşam ve kültür merkezlerine dönüştürülmesi gerektiğini söyleyerek sağlığı ve güveni sağlayabilecek yerlerin devam edeceğini belirtti. Güven ve sağlığı vurgulayacak alanların turizmde de olması gerektiğini söyleyen Atalay, “Her şey dahil oteller en güvenli alanlar olabilir. Sağlık kurallarını ve hijyeni kontrol edebilirseniz turistlerin izole edilmesi daha iyi olabilir. Antalya’daki oteller Mykonos’taki butik otellerden daha şanslı. Antalya’nın her şey dahil otelleri dünyada sadece çok az yer olduğu için bunu fırsata çevirebiliriz ve bu yine bizim elimizde” sözleri ile bu süreç sonrası yeni fırsatlar oluşturulabileceğini söyledi.