Teofarm, tarımda katma değer yaratmak amacıyla, asırlardır aynı topraklarda tarımla uğraşan ailenin mevcut iş modeline yenilik getirerek 2014 yılında Antakya’da kuruluyor. Meyve, sebze ve tarımsal gıdaların işlenmesi, paketlenmesi ve nihai tüketiciye ulaştırılmasını amaçlayan Teofarm, cesur ve örnek bir kadın Elif Ovalı’nın ellerinde büyüyor.
Teofarm, bir geleneğin devam ettirilmesi noktasında, “Daha iyiye nasıl ulaşılabilir?” sorusunun peşinden gidiyor ve tüketiciye direkt ulaşacak ürünler yaratma isteğiyle Elif Ovalı ve kardeşi Adnan Murat Teoman tarafından kuruluyor. Tarım işletmelerinin kendini yenilemesi gerektiğinin altını çizen Ovalı, “Antakya’nın geleneksel lezzetlerini üreterek, topraktan sofraya kadar tüm aşamalarını yönetiyor ve nihai tüketiciye ulaştırıyoruz” diyor.
“Kırsalda istihdam sağlamak büyük bir mutluluk”
Elif Ovalı, 1760’lı yıllardan bu yana aynı topraklarda tarımla uğraşan bir aileden geliyor. Mustafa Kemal Üniversitesi Antakya Meslek Yüksekokulu’nda öğretim görevlisi olan başarılı ismin aynı zamanda kitap projeleri de bulunuyor. Ovalı en iyi bildikleri işin tarım olduğunu söyleyerek, “Bereketli Hilal olarak adlandırılan Mezopotamya, Doğu Akdeniz Harran Ovası ve Amik Ovası’nı da içine alan bir bölgede yaşıyoruz. Biz de bu zenginliği yansıtan, bu kültürün devamlılığını sağlayan ürünleri yetiştiriyor, geleneksel yöntemlerle işleyip son ürün haline getiriyoruz. Aynı topraklarda tarımla uğraşan bir aile olarak işimizi daha iyi yerlere taşımak, kırsalda istihdam yaratmak, yeni nesile farklı bir pencere açmak gerçekten büyük bir mutluluk.”
“Türkiye’nin en büyük karakılçık üreticisiyiz”
Elif Ovalı, Teofarm’la aynı zamanda yeni nesillerin tarıma bakış açısını değiştirmeyi ve bölge değerlerini yaşatmayı kendine misyon ediniyor. Sadece ulusal değil uluslararası bir marka olmayı da hedeflediklerini dile getirerek, “Şu anda 58 çeşit ürün üretiyoruz. Ürünlerimiz arasında ise; reçeller, bölgemizin yerli zeytinleri, nar ekşisi, zahterler, enginar, turşular, baharatlar, salçalar, doğal defne sabunları ve özellikle atalık karakılçık buğdayı ve bunları işleyerek elde ettiğimiz karakılçık pilavlık, köftelik bulgurları, taş değirmende öğütülen Karakılçık tam buğday unu yer alıyor. Karakılçık buğdayı ise geliştirmek ve tanıtmak istediğimiz yerel atalık buğday cinsi. Türkiye’nin en büyük karakılçık üreticisiyiz. Bu atalık buğdaydan bulgurlar ve eski usullerle taş değirmende işleyerek un üretiyoruz. Ve şu anda ürünlerimizle Türkiye’nin en büyük market zincirlerinden biriyle işbirliği içerisindeyiz” ifadelerini kullanıyor.
“Hem gençlere hem de kırsalda yaşayan kadınlara karşı sorumluluklarım var”
Ovalı, Anadolu yemek kültürünü yaşatmak için ürünlerin aynı şekilde üretilmesi ve yemek tariflerinin toplanması ve kayıt altına alınması gerektiğini vurguluyor. Birçok sosyal sorumluluk ve kitap projesine imza atan başarılı isim şu anda Göbeklitepe’den bu yana buğdayın serüvenini ve çeşitli medeniyetlerin mutfaklarındaki tartışmasız yerini anlatan bir kitap projesi üzerinde çalışıyor. Daha çok doğayı takip ederek üretim yaptıklarını belirten Elif Ovalı sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Hem akademisyen olarak gençlere, hem de kırsalda yaşayan kadınlara karşı sorumluluklarım var. Üniversitede geleneksel gıda pazarlaması, Antakya Mutfağı, topraktan tabağa gibi dersler veriyorum. Öte yandan çiftliğimizde bir de ‘Derslik’ açtık. Burada ihtiyaç duyulan her konuda bilginin üretilmesi ve yayılması için yoğun çaba harcıyoruz. Kırsaldaki kadınlara zanaat öğretiyor, halk oyunları kursu ve diyetisyen denetiminde doğru beslenme üzerine kurslar veriyoruz. Amacımız mutluluğu inşa edecek bilgiyi almak ve vermek” diyor.