Tarihi yarımadada yer alan, lüks misafirperverliğin temsili olan Sanasaryan Han, A Luxury Collection Hotel, İstanbul; yerel mutfağın özgün sunumlarını yansıtan Sini Restaurant ile Türkiye’nin zengin mutfak kültürünü misafirlerle buluşturuyor.
Semtin mirasını ve şehrin sunduğu çağdaş kültürü bir araya getiren neo-klasik başyapıt Sanasaryan Han bünyesinde misafirlerini ağırlayan Sini Restaurant; İstanbul’un ve Doğu Akdeniz’in imza lezzetleri ile konuklarını tarihi yarımadanın merkezinde epiküryen bir yolculuğa davet ediyor. Sofistike damakları etkilemek için bölgesel lezzetleri ve çağdaş mutfak anlayışını seçkin bir menüde bir araya getiren imza niteliğindeki ‘fine dining’ restoran Sini, Türkiye’nin kendine özgü misafirperverliğiyle konuklarına çeşitli epiküryen deneyimler yaşatıyor.
The Luxury Collection vizyonuyla şehrin gastronomi mirasını harmanlayan ve unutulmayacak bir mutfak deneyimi sunarak öne çıkan Sini Restaurant, Executive Chef Alper Adiller liderliğinde konuklarına modern dokunuşlarla bezeli geleneksel bir lezzet şöleni vadediyor. İstanbul’un ruhunu yansıtan kokteyller ve özgün yemekler eşliğinde konuklarına eski şehrin merkezinde bir araya gelebilecekleri yeni bir buluşma noktası sunuyor.
İstanbul’un zengin mutfak mirası: Sini Restaurant
İstanbul’un kalbinde yer alan Sini Restaurant, imza yemeklerinin yanı sıra, Şef Alper Adiller, yerel şaraplarla eşleştirilen yedi aşamadan oluşan seçkin tadım menüsüyle ‘fine dining’ deneyimini üst seviyelere taşıyor. Bu lezzet yolculuğu, İstanbul’un tarihine dokunan ‘Bizans, Osmanlı, Akdeniz ve Anadolu’ lezzetlerinden ilham alan bir gastronomik deneyim sunuyor.
Eski ve köklü bir İstanbul mezesi olan ‘’Lakerda’’, Sini Restaurant menüsünün imza lezzeti olurken, tadım menüsünün bir başka özgün aşaması ise denizlerin incisi olarak bilinen ‘’Mermer Orfoz’’. ‘’Lagos balığı’’ ise; Taşköprü sarımsağı, safran, badem sütlü tereyağı ve kaymak ile birleştiğinde damakta unutulmaz bir his uyandırıyor. Yemek deneyimini tatlı bir nota ile sonlandırmak için, tahin-susam tohumlarını keyifli bir lezzet bileşeninde sergileyen yaban mersini sorbesi, geleneksel tatlı ‘’Pişmaniye’’ ile eşleştirilerek misafirlere sunuluyor.
Executive Chef Alper Adiller’den Sini’de lezzet yolculuğu
Sanasaryan Han’ın Executive Chef’i tarafından her ay düzenlenen Epicurean Workshop, konukları lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Bu özel buluşmalarda misafirler, Şef Alper Adiller ile İstanbul lezzetlerinin tadını çıkarıyor. Konuklar Karaköy’deki tarihi balık pazarını ziyaret ederek seçtikleri taze balıkları ve Mısır Çarşısı’ndan aldıkları geleneksel baharatlar ile bir araya getiriyorlar. Şef Alper Adiller liderliğinde yemeklerini hazırlayan misafirler, şehrin gastronomi mirasının ardındaki mutfak sırlarını açığa çıkarırken, dönüştürücü bir gastronomik deneyim yaşıyorlar.
Zamansız zarafet ve İstanbul’a şiirsel dokunuşun buluştuğu yer
Sini Restaurant’ın ambiyansı, tarihi yarımadanın cazibesini çağdaş bir dokunuşla harmanlayarak İstanbul’un ruhunu yansıtıyor.Dekorasyondan masa düzenine kadar her ayrıntının özenle tasarlandığı Sini Restaurant, kusursuz bir lezzet deneyimi sunarken şık deri sandalyeleri ve inci beyazı masa örtüleri ile zarif bir atmosfer yaratıyor.
Kendine ait bir teras alanı bulunan Sini Restaurant, konuklarına açık havanın keyfini lezzetli yemekler eşliğinde çıkarmalarına ayrıca olanak tanıyor. Zamansız zarafet ve modern sofistikeliğin bir karışımı olan Sini Restaurant, şık mekan tasarımı ve lezzetli imza yemekleri ile şehrin mimari geçmişini epiküryen bir yetenekle harmanlayarak İstanbul’da bir lezzet durağı olarak öne çıkıyor.
Çoklu Oteller Genel Müdürü Volkan Öztürkler, “Sini Restaurant bir mutfak destinasyonundan çok daha fazlası; zaman içinde bir yolculuk” diyor. Şeflerin yaratıcı aynı zamanda da yaşatıcı ve aktarıcı olduklarını vurgulayan Executive Şef Alper Adiller; ”Odundan köze, közden kömüre, topraktan tabağa… Şefler, geçmişle gelecek arasındaki kavram bağlarının doğru aktarımını sağlamakla yükümlü elçilerdir. Nasıl ki insanlar dillerini ve kültürlerini nesilden nesile aktarıyorsa, konu yemek olduğunda da kültürleri gelecek nesillere aktarmak ve korumakla yükümlüyüz” diyor. Köklerinden beslenen ve bu deneyimi farklı kültürlerle sentezleyen bir yaklaşımı benimseyen Adiller, ”Ürüne ve hikâyeye sadık kalarak, geçmiş ve gelecek arasındaki kavram bağlarının doğru aktarımından sorumlu elçiler olduğumuza inanıyorum ve bu özgün yaklaşımı anlatıya tam anlamıyla entegre ediyorum” sözleriyle lezzet dünyasına ilham oluyor.