Nezih Müftügil’in Kaleminden: Deprem Bölgesindeki Gıda Güvenliği Sorunları

Kahramanmaraş-Hatay depremleri hepimizi yasa boğdu. Bölgede yaşayan insanların çektiği acılar içimizi yaktı. Kurumlar, kuruluşlar, bireyler depremzedelerin yaralarını sarmak için seferber oldular. Ama, biliyoruz ki ateş düştüğü yeri yakıyor ve birçok insanın hayatı artık eskisi gibi olmayacak. Depremlerin ülkemizin bir gerçeği olduğunu önemsememenin bedelini bir kere daha ağır şekilde ödüyoruz.
Deprem bölgelerinde yaşam tüm zorluklara rağmen devam ediyor. Birçok insan konteynırlarda, çadırlarda veya az hasar görmüş evlerinde yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu insanların yemek ihtiyaçları ağırlıklı olarak seyyar mutfaklar vasıtasıyla karşılanıyor. Kızılay’ın dışında bir çok yardım kuruluşu seyyar mutfaklar kurarak veya mobil mutfaklar temin ederek çadır kentlerde ve toplu barınma yerlerinde yemek servisi yapıyorlar. Bu tür beslenme muhtemelen uzun süre devam edecek.
Seyyar mutfak tarzı yemek servisinde üretim ve servis için hijyenik bir ortam sağlamak gerekir. Seyyar mutfaklarda hijyenik bir dizayn oluşturmak, sağlıklı su temin edebilmek, yeterli sayıda ve uygun makine – donanım yerleştirebilmek, sert bir zemin oluşturarak uygun şekilde temizlik yapabilmek, yeterli depolama alanları oluşturabilmek zordur. Böyle ortamlarda sağlıklı yemek üretimi yapabilmek bilgi, tecrübe ve özen gerektirir. İzolasyonu iyi olmayan bu mutfaklarda gıdalar dış kirlenmelere karşı daha korumasızdır. Yaz aylarında yükselecek hava sıcaklığı gıdaların korunmasını daha da güçleştirecektir.
Yemek üretimi ve ortam temizliği için sağlıklı su temini çok dikkat edilmesi gereken bir konudur. Deprem sonrası kanalizasyon sistemlerinin hasar görmesi sonrasında içme ve kullanma su kaynaklarına bulaşmalar olabilecektir. Seyyar mutfaklar için temin edilen tanker sularının sağlıklı olduğu ilgili kuruluşlarca mikrobiyolojik ve kimyasal analizler yapılarak takip edilmelidir. Kirli suyun neden olabileceği ve çok sayıda kişiyi etkileyebilecek salgın hastalıklara imkan verilmemelidir. Yemek atıklarının süratle uzaklaştırılarak mutfak çevresi temiz tutulmalı haşere ve zararlı mikroorganizmaların çoğalması engellenmelidir.
Yasal kuruluşlar, özellikle Tarım -Orman Bakanlığı ve Belediyeler çok sayıda olan bu seyyar mutfaklar için bir denetim ve kontrol sistemi kurmalı ve uygulamalıdır. Bu kapsamda, böyle beslenmenin devam ettiği süre boyunca mutfaklarda periyodik denetimler yapılmalı, gerektiği durumlarda eğitimler verilmeli, sağlıklı olmayan durumlar düzeltilmeli ve gerekiyorsa üretim durdurulmalıdır. İlerleyen günlerde çok sayıda irili ufaklı seyyar mutfak yerine daha az sayıda ama büyük ve iyi organize edilmiş merkezi seyyar mutfakların tercih edilmesi daha iyi bir yaklaşım olacaktır.
Deprem bölgesine sürekli ve sağlıklı bir gıda tedariki sağlanmalıdır. Bölgelerdeki soğuk depolama alt yapısının bir kısmının zarar gördüğü de dikkate alınarak bölgelere sağlıklı gıda akışının iyi planlanması gerekir. Deprem bölgelerine taklit ve tağşişe uğramış, üreticisi belli olmayan, kullanma tarihleri geçmiş sağlıksız gıdaların gönderilmediğinden emin olunmalıdır.
Deprem bölgesinde hayata tutunan insanlar bedensel ve zihinsel olarak sarsılmış, dolayısıyla, bağışıklık sistemleri zayıflamış bireylerdir. Bu yapıdaki insanlar hastalıklara karşı ve bu arada mide-bağırsak enfeksiyonlarına karşıda daha duyarlı hale gelmişlerdir. Sağlıksız yemek ve su tüketimi böyle insanları daha çabuk etkileyecektir.
Artık, deprem yaralarının sarılmaya başlandığı bir dönemi yaşıyoruz. Bu süreçte depremzedelerin sağlıklarının korunması en özen gösterilmesi gereken konuların başında geliyor. Yasal kurumların ve yardım kuruluşlarının sağlıklı yemek temini konusunda yüklendikleri sorumlulukları başarı ile yerine getirmelerini dilerim.

 

Sosyal Medya'da Paylaşın