MÜMSAD Genel Koordinatörü, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ: “Salgınla beraber gıda güvenliğinin önemini daha çok anladık”

Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD) Genel Koordinatörü, Gıda Mühendisi Ebru Akdağ, koronavirüs salgını ve alınması gereken önlemlerle ilgili açıklamalarda bulunarak, “Koronavirüs tüm dünya için beklenmedik bir salgın oldu” dedi.

Ebru Akdağ, gıda endüstrisinin her zaman gıda güvenliğini riske atacak unsurları bertaraf edecek şekilde tasarlandığı için salgına o kadar da hazırlıksız yakalanmadığını ifade ediyor. “Tesislerimiz Avrupa ile denktir hatta daha yenidir” diyen başarılı isim, “Sektör en uygun önlemleri alıp çalışmalarına devam etti. Ve Türkiye’de gıda endüstrisinin ne kadar gelişmiş olduğunu bu dönemde de gördük. Gıda güvenliği her zaman gündemimizin başında olması gereken bir konu. Risklerimiz arttığında bunun önemini daha çok anlar ve konuşur olduk” ifadelerini kullanıyor.

“Virüslerin farklı türleri, mutasyonları ve etkileri var”

Akdağ, güvenilir gıdanın tanımını yaparak, Türkiye’de ilgili otoritelerden izinli ve mevzuatlara göre üretilmiş, Avrupa birliğine tam uyumlu, her türlü bulaşma riskinden arındırılmış gıda olduğunu söylüyor. “Bunun karşılığı da ambalajlı gıdalardır” diyen Ebru Akdağ sözlerini şöyle sürdürüyor: “Gıda tedarikinde uluslararası firmalar ciddi önlemler aldı. Bizim işletmelerimiz küçük ve orta ölçekli işletmelerden oluşuyor ama gıda firmaları oldukça gelişmiştir. Bütün firmalar da gerekli önlemlerini alıp tedarike devam ediyor. Virüslerin farklı türleri, mutasyonları ve etkileri var. Farklı otoritelerin yaptığı araştırmalara bakıldığında diğer virüslerde gıda tüketimine bağlı bir bulaş kaynağı bulunmuyor. Böylece bu konuda bir risk yok gibi. Ama ambalajın üstünde virüs varsa ve elimizi yüzümüze götürüyorsak virüs bulaşma riski var. Virüsün aktif kaldığı süre içerisinde bu bir risk ve bu yüzden buna dikkat etmemiz lazım. Ama üretim kaynaklı sorun olmadığına işaret edebiliriz.”

“Açıkta satılan ürünlerden uzak kalmalıyız”

Deneyimli isim asıl riskin açıkta satılan ürünlerde olduğunun altını çiziyor. Gıda güvenliğinde açıkta satılan yani merdiven altı tabir edilen ve kendini denetlemelerden dışarıda tutan ürünlerin her zaman riskli olduğunu söyleyerek, “Pazardan alışveriş yapmayı seviyoruz. Aldığımız ürünleri akan suyun altında iyice yıkamamız gerekiyor. Diğer açıkta satılan ürünler oldukça riskli. Gıdayı seçerken ellerimizi kullanmayı seviyoruz. Açıkta satılan ürünlerden mümkün mertebe uzak kalmamız ve ambalajlı ürünleri kullanmamız gerekiyor. Öte yandan pazar kültürümüzden vazgeçelim demiyorum, hepimizin gönlünde ayrı bir yeri vardır. Çiftçilerden aldığımız ürünler çok önemlidir ama bunları iyice yıkamamız gerekiyor. Açık üründen kastım, köşe başlarından veya otoyolların kenarlarından alınan ürünlerde bir kontrol yok. Bu sadece virüsle alakalı bir durum da değil. Gıda endüstrisinin bulunduğu şartlar uluslararasıdır ve ciddi kontrollere tabidir. Buna güvenmiyorsak neye güvenebiliriz?” ifadelerini kullanıyor.

“Poşetleri çöpe atmak daha sağlıklı”

Akdağ, alışveriş yaparken sosyal mesafe ve maske kuralına dikkat çekerek kişisel olarak alınması gereken önlemleri şöyle anlatıyor: “Örneğin eve poşetlerle birlikte girdik. O poşetleri tezgahın üstüne koymamakta fayda var. Poşetleri bir yere koymamız gerekiyorsa, sonrasında kolayca dezenfekte edilebileceğimiz bir yer seçmeliyiz. Ambalajları atabiliyorsak atalım. Poşetleri saklamak değil çöpe atmak daha sağlıklı. Eğer sert bir ambalajsa yüzeyini temizlemeliyiz. Ama en önemlisi bunlara dokunduktan sonra ellerimizi yıkamak. Virüs soğuğa dayanıklı sıcağa değil. Isıtıldığı sürece sıkıntı yok ama ellerimizi mutlaka yıkamamız gerekiyor. Tarım ve Ormancılık Bakanımız 26 Mart tarihinde genelge yayınladı. Ekmek ve ekmek ürünlerinin ambalajlı satılması gerekiyor. Böyle bir risk var ki ambalajlı almakta fayda var. Aldıysanız ama güven duymuyorsanız kızartarak tüketmeliyiz.”

Ebru Akdağ, Türkiye’nin gelişmiş bir gıda sektörü olduğunu ifade ediyor. Tarımsal üretimin sürdürülebilir olmasının da çok önemli olduğunu vurgulayan Akdağ, “Gıdanın sürdürebilirliğinin önlemler alınarak yapılması gerekiyor. Kullanılmayan arazilerin tarıma açılmasıyla ilgili yönetmelikler yayımlandı. Bu tür önlemlerin artması gerekiyor” diyor.

“Gıda sektörünün en büyük sorunu bilgi kirliliği”

MÜMSAD’la ilgili de açıklamalarda bulunan Akdağ sözlerini şöyle tamamlıyor: “MÜMSAD’ın açılımı ‘Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği.’ Diğer STK’lardan farklıyız çünkü tek bir kategori yok. Margarine ek; kuru çorbalar, dondurulmuş ürünler ve bitki çayları gibi farklı kategorileri şemsiyemiz altında barındırıyoruz . Bunların nasıl üretildiğiyle ilgili bilgilendirmeler yapıyoruz ve yurtdışındaki gelişmeleri takip ediyoruz. Derneğimizin kurucuları dünyanın lider firmalarının başındaki kişiler. Dolayısıyla güncel kalabiliyoruz. Derneğimizin amaçlarının en başında bilgi kirliliği ile mücadele  geliyor. Gıda sektörünün en büyük sorunlarından biri bilgi kirliliği diyebilirim. Üniversitelerde konferanslar verip bu konuda doğru bilgiler vermeye çalışıyoruz. Korona döneminde gıda sektörü önlemleri sıkılaştırarak, insan odaklı bir şekilde üretimde sürdürülebilirliği sağlıyor. Giriş çıkıştaki kontroller, mesafe, çalışma saatleri, temasların engellenmesi gibi unsurlar var. Yarına sıfırlanmayacak ve yeni bir iş modeline geçeceğiz gibi. Bununla ilgili bakanlıkların da çalışması olacaktır. Ama bence sektörün, büyük firmaların kendi kendine uygulayacağı sistemler daha katı olacak. Bir yandan bakanlıklarla temas içindeyiz. Gerekli komitelerinde yer alıyoruz ve görüşmelerimiz devam ediyor. Ama şu an bir şeyi öngörmek çok zor. Çünkü bazı şeylerin daha başındayız. Yeni normalde neler geçerli olacak onları beraber tasarlayacağız.”

 

Sosyal Medya'da Paylaşın