Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Başkanı Arif Develi’nin dedesi tarafından 1912 yılında Gaziantep’te 3 kişi ile kurulan, 1966’da ise İstanbul Samatya’da hikayesi başlayan Develi Restaurant, bugün 12 şube ile lezzet yolculuğunu sürdürüyor. Yönetimini dördüncü kuşak temsilcisi Nuri Develi’nin devraldığı Develi’de aile mirası kuşaktan kuşağa taşınıyor. Türk mutfağını en iyi şekilde yansıtan Develi, Gaziantep mutfağı ile yetinmeyerek Ege, Akdeniz ve Orta Anadolu yörelerinin farklı tatlarını misafirlerine özenle sunuyor. Develi Restaurantları Yönetim Kurulu Üyesi Nuri Develi’ye marka hikayesini ve gastronomi sektörünü sorduk.
Röportaj: Nazlı Sancaklı
Restorancı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Nuri Develi, gözünü açtığından bu yana sektörün içinde olduğunu söylüyor. Kendisini bu işin hem alaylısı hem de mekteplisi olarak tanımlayan Develi, “Babamın bana olan inancı ve markamıza olan sorumluluğumla beraber başka bir alanda olmayı hiç düşünmedim ve üniversitede Turizm İşletmeciliği eğitimi aldım. Şu an babam Arif Develi ile beraber markamızın simgesi olan Tarihi Samatya Develi, Florya, Nişantaşı, Girne, kış aylarında Kartalkaya Develi ve event hizmeti veren Flora by Develi’nin
yönetimini üstleniyorum. Aynı zamanda babamın İstanbul’a geldiğinde ilk girdiği kapı olan bugün Tarihi Samatya Develi’mizin kapı numarası olan no:5 ile bir marka kurduk. Samatya No:5 altında da yöresel ürünlerimizi misafirlerimize sunuyoruz.” diyor.
“Asla kuşak çatışması yaşamadık”
Ülkemizdeki aile şirketleri konusunda açıklamalarda bulunan Nuri Develi sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ne yazık ki kuşaklar arası fikir ayrılıklarından dolayı zamanla markaların yok olduğunu görüyoruz. Ben babamla hiçbir zaman kuşak çatışması yaşamadım, aksine her daim ben onun tecrübelerine o da benim yenilikçi bakış açıma saygı duydu. Durum böyle olunca kuşak farkı bizde tartışmayı değil ortak aklı öne çıkardı ve başarı daha da güçlendi.”
Diğer restoranlarla ve işletmecileri ile gayet iyi ilişkiler içinde olduğundan bahseden Nuri
Develi, aynı zamanda sektörü temsil eden önemli derneklerde söz sahibi olduğunu özellikle TURYİD’de yönetim kurulu üyesi görevini üstlendiğini söylüyor ve ekliyor: “Sadece markamız için değil sektör için de mücadele etmeliyiz. Birçok rakip olarak anılan firma ile yakın dostluğumuz var. Sektör ne kadar büyürse bizler de o kadar kazanırız. Böylece misafir de kazanır.”
“Gelir düzeyi farklılığını ortadan kaldırmak için çalışıyorum”
Dünyada süregelen gelir eşitsizliğine vurgu yapan Nuri Develi, sektörde hizmet veren çalışanların hizmet verdikleri kişilerin imkanına sahip olamadıklarını ve bu durumu bir nebze de olsa aşabilmek adına marka altında yeni bir uygulama başlattığını açıklıyor: “Çalışanlarımız çok üst düzey mekanlara gidip yemek yiyorlar, ardından da bir fotoğraf çekilip faturayı bana getiriyorlar. Bu uygulama çok güzel sonuçlar verdi. Artık benim ekip arkadaşlarım da hizmet verdikleri misafirlerimiz gibi lüks mekânlarda hizmet alabiliyorlar. Böylece misafirlerimizin beklentilerini de daha iyi anlamış oluyorlar.”
“Birçok sosyal sorumluluk projesi yürütüyoruz”
Develi Restaurantları olarak sosyal sorumluluk projelerini çok önemsediklerinin altını çizen Nuri Develi, sözlerini şöyle noktalıyor: “Kalan yemeklerimizi Yedi Kule Hayvan Barınağı ile paylaşıyoruz. Birçok yardım kuruluşu ile yakın temas içindeyiz. Şimdi Yönetmen Mesut Gengeç’in yönettiği Okan Bayülgen’in ise seslendireceği ‘Arif Olmak’ isimli bir belgesel
çekiyoruz. Bu belgeseli babama, ben ve çocuklarım adına armağan edeceğim. Tüm geliri ise yine Doğu’daki çocuklarımızın eğitimine aktarılacak.”