Gündem Değerlendirmeleri’ne konuk olan Gaziantep Orkide Pastanesi İşletme Sahibi Mustafa Özgüler, salgının en çok etkilediği sektörlerden birinin yeme-içme olduğunu ifade ederek, “Ekip olarak geçmişten bu yana hijyen konusuna çok önem verdik” diyor.
Koronavirüs Türkiye’nin dört bir yanını etkisi altına almış bulunuyor. Bu şehirlerden biri de Gaziantep. Gastronominin ön plana çıktığı şehir, birbirinden özel mekânlara ev sahipliği yapıyor. Bunlardan biri de Orkide Pastanesi. “Salgın global boyuta ulaştığında bizler de bekleme aşamasına geçmek zorunda kaldık” diyen Mustafa Özgüler sözlerini şöyle sürdürüyor: “Cafe’lerin, restoranların bomboş beklemesi çok kötü hissettiriyor. Muhakkak ciddi değişiklikler olacak. İşletme içinde yapılanmalar olmaya başlayacak. Hizmet şekilleri değişecek. En korkutanı hepimizin psikolojisinin bozulup her şeyden tedirgin olacak olmamız. Öncelikle ruh sağlığımızın toparlanması ve bu virüsle yaşamayı öğrenmemiz gerektiğini düşünüyorum. Gaziantep’te baklavacılar ve pastaneler sadece tezgah satışlarını yapıyor. Bizim 170 çalışanımız var ve haliyle yalnızca tezgah satışıyla personeli karşılayamıyorsun. Bir müddet kendi cebimizden ödeyeceğiz. 4 şubemizin 2’si ise şu an kapalı.”
“Hazır ve sağlıksız gıdalardan uzak durduk”
İnsanların sosyalleşmeyi daha çok sevdiğini ifade eden Özgüler, evden sipariş vermeyi çok keyifli bulmadığını belirterek, restorana gidip yemek yemenin keyfinin ayrı olduğunu vurguluyor. Çok büyük değişiklikler beklemediğini de ifade eden başarılı isim, “İnsanlar bundan sonra artık 10-12 kişilik değil daha küçük pasta ya da kilolarca kuru pasta yerine daha az miktarda alırlar. Bence insanlar dışarıdan aldıkları yemeklerin içeriklerine önem verecek ve biz buna çok hazırız. Her zaman hazır ve sağlıksız gıdalardan uzak durduk ama bundan sonra diğer işletmeler de buna dikkat edecek. Artık ustalar bile hazır pandispanya ve krema kullanıyor bu yüzden çıraklar yetişmiyor. Ama biz hâlâ eski usul ile kendimiz yapıyoruz ve çıraklarımızı kendi içimizde yetiştiriyoruz” açıklamalarında bulunuyor.
“Pastacılığı bir sanat olarak görüyorum”
Orkide Pastanesi’nin tarihi 1965 yılına dayanıyor. Mustafa Özgüler bu hikâyeyi şu sözlerle anlatıyor: “Orkide Pastanesi babam tarafından kuruldu. Benim büyük dedem baklavacıydı. Dedemin restoranı da vardı. Babamın da ilk mesleği baklavacılık sonra Gaziantep’in ilk pastanesini hayata geçirdi. 1965 yılında babam pastaneyi açtı, gelişme aşamamız 90’lara tekabül ediyor. Sonrasında şubeleşiyoruz. Baklavayla başladık sonra pastane eklendi ve sonrasında restoran, kahvaltı gibi konseptler de ekleyerek büyüdük. Bu mesleği sevmiyorsan bu meslek çok zor yapılır. Para kazanmak amacıyla değil sevildiği için girilmesi gereken bir meslek. Babam için ‘baklava şehrine pastayı sevdiren insan’ derler. Pasta çok ayrı bir zevk. Hepimizin çok keyif alarak yaptığı bir şey. Sabah 05.00’da imalathaneye gidiyoruz oradan üretime geçiyoruz. Bu işe ruhunu yansıttığın sürece başarısız olman imkansız. Babam ‘çocuğuna yedirmeyeceğin ürünü müşterine yedirme’ derdi. Eskiden müşteri gözüyle bakardık ama şimdi misafir olarak bakıyoruz. Misafirlerimizi sanki evimize gelmişler gibi ağırlıyoruz. Pastacılığı bir sanat olarak görüyorum çünkü çok dalı olan bir şey. İnsanlarımız da bizi yücelttiler sağ olsun. Gaziantepliler bizi tuttu, kolladı.”
“Gaziantep’in kebaptan ibaret olmadığını göstermeye çalıştık”
Mustafa Özgüler, Gaziantep mutfağının dünyadaki yerine de değiniyor. “Dünya bir ev olsaydı mutfağı Gaziantep olurdu’ derler” diyor. Gaziantep’in bir gastronomi destinasyonu olduğunu dile getirerek sözlerini şöyle sonlandırıyor: “İnsanlar 1-2 gün gelip buranın yemeklerini öğrenemezler. Yetiştirmeye çalışanlar da kendilerine yazık ederler. Biz Gaziantepliyiz ama aynı gün içinde kebap, beyran, baklava vs bir anda yemiyoruz. Gaziantep’te her mevsim bir güzellik var. Bu dönem çok güzel ama misafirlerimize hizmet veremiyoruz. Gaziantep’e lezzetleri tatmak için mutlaka 2 haftada bir gelinmesi gerekiyor. Gaziantep her zaman kebap ve baklava ile bilinirdi. Sonra belediyenin başarılı çalışmaları işletmecileri de etkiledi. Eski yemekleri tekrar canlandırmaya çalıştılar. Yerel yazarlarımız kitaplar yazdı. Gaziantep’in kebaptan ibaret olmadığını göstermeye çalıştık” ifadelerini kullanıyor.