Bonna Ticari Direktör Reha Tavil, Gündem Değerlendirmeleri’nde koronavirüs gündemine dair açıklamalarda bulundu. Salgının tüm sektörleri etkilediğini ifade eden Tavil, bu sektörlerin başında yeme-içme ve turizm sektörünün geldiğini belirtti.
Reha Tavil, Bonna olarak şu anda 75 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini, 6 kıtada HoReCa alanında faaliyet gösterdiklerini vurguluyor. Ve krizin yansımalarını şu sözlerle aktarıyor: “Koronavirüs salgınından ilk etapta Asya etkilendi sonra Avrupa’yı vurdu. Biz de Türkiye olarak salgının etkilerini İtalya ile birlikte ciddi bir şekilde hissetmeye başladık. Geldiğimiz noktada şu an yavaş yavaş toparlanmaya başlayan ve bizim gibi normalleşmeye giden ülkeler var. Örneğin Güney Avrupa’da bize çok benzer bir yapı var. Onlar da normalleşme adımlarını attılar. Kuzey Avrupa’da ise daha güçlü önlem paketleri bulunuyor ve daha çabuk normale dönecekler. Kuzey Avrupa ile ticari yazışmalarımız başladı diyebilirim.”
“Mega trendlerden etkileneceğiz”
Krizle beraber Bonna’da ihracatın durma noktasına geldiğini belirten Tavil, “Ticari faaliyet yok denecek kadar az” diyor. Salgının etkilerinin Türkiye’de hissedilmesiyle beraber hızlı önlem alan firmalardan biri olduklarını dile getirerek, “Ekibimiz çok güçlü. Dolayısıyla böyle bir ekip ile bu sürece girdiğimiz için şanslıyız. Bu süreçte ekip arkadaşlarımızın sağlığını ön plana alarak, üretimi ikinci plana koyduk. Mart ayının başında ciddi önlemler alarak üretimimizi durdurduk. Öte yandan şimdiki durumu değerlendirecek olursak adım adım hayata dönen ülkelerle birlikte bize de talepler gelmeye başladı. Şu an dur-kalk üretimi yapıyoruz diyebilirim. Stoku tazelemek ve gelen talepleri karşılamak için böyle bir yöntem izliyoruz. Diğer bir taraftan şu an krizi okumaya çalışıyoruz. Sektördeki görü ve finansal raporları takip ediyoruz. Dünya genelinde %30-35 oranında bir daralma görülüyor. Açıkçası pek parlak bir tablo değil. Önümüzdeki seneden itibaren yeni normallerle devam edeceğiz. Bonna olarak biz çok acele etmeden bu süreci iyi yönettik. Bundan sonra pandemi kurallarına uyum sağlayarak normalleşeceğiz. Ama mega trendlerden etkileneceğiz. Dijitalleşme, sürdürülebilirlik gibi mega trendler çatısında çalışmalarımıza yoğunlaşacağız” açıklamalarında bulunuyor.
“Porselen doğası gereği hijyenik bir materyal”
Reha Tavil, krizle beraber hayati önem taşıyan hijyen konusuna da değiniyor ve porselenin rolünün de bu süreçte önem kazandığını vurguluyor. Porselenin doğası gereği çok hijyenik bir materyal olduğunu dile getiren başarılı isim, “Set üstü grupta en hijyenik materyal porselen diyebiliriz. Yüksek ısıda üretiliyor ve yüksek ısı dayanıklılığı var. Üstünün silinebilir olması ise porseleni bir adım öne taşıyor. Porselenin masaya gelene kadar işlem gören bir yolculuğu var” diyor. Sistemin değişeceğine de işaret eden Tavil sözlerini şöyle sürdürüyor: “Restoran aslında çok kolay yatırım alan bir sektör. Ama öte yandan; tedariki, mali kontrol, çalışan kalitesi gibi bir ortam yaratmak gerçekten çok zor. Bu zorluk buna hazır olmayan kişiler tarafından deneyimlenince vadelere yansıyordu. Ödemeleri gecikenler hatta malzeme sağlayamayan işletmelerle karşılaşıyorduk. Dolayısıyla bu süreçte kriz sayı olarak restoran işletme sayısını azaltabilir ama kaliteyi artıracak. Pandemi sonrası bir etki beklemek çok doğru değil ama adım adım bir yansıma da göreceğiz. Sektörde bence bir toparlanma olacak. Ben bunu sektör için fırsat olarak görüyorum. İşletmelerde sayı arttıkça fiyatlar düşüyordu ve bu işi hakkıyla yapmayan çalışanlar zorlanıyordu. Bu salgın nitelik ve nicelik gibi kavramları tetikleyecek. Öte yandan bu süreçte insanlar için sosyalleşme önemliymiş bunun farkına varıldı. Dışarda kahve içmenin bile bize ne kadar iyi hissettirdiğini anlamış olduk. Her şey yolunda giderse, 6. ayın sonlarında eski tempomuza döneceğiz” diyor.
“Lokal ürünlere geri dönen işletmeler pastadan paylarını alacak”
Bayilerdeki son durumdan da söz eden Reha Tavil, sektörün vereceği tepkileri anlamaya çalıştıklarının altını çiziyor. Ekipmancı olarak doğru yerde olup, inovasyon üzerinde çalışmayı sorumluluk olarak gördüklerini belirterek, “Şu an paket servis yükseliyor ve biz de porseleni bu sürece nasıl entegre edebiliriz diye düşünüyoruz. Yeme-içme sektöründeki değişikliklere bakacak olursak, bana göre tek kişilik paylaşım menüleri bu süreçte çok konuşulacak. Biz de bu değişimler üzerinde tasarım ve üretim ekibimizle çalışma içerisindeyiz. Ve sektörün geleceği ile ilgili fikir alışverişi yapıyoruz. Sektörde kısa vadede daralma olacak. İşletmelerde hızlı adapte olabilen, müşterisini çekebilen, şeffaflığı sağlayan, dijitali etkili kullanan işletmeler daralmayacak. Lokal ürünlere geri dönen işletmeler ise pastadan paylarını alacak” ifadelerini kullanıyor.
“Türkiye stratejik olarak önemli bir konumda”
Porselen konusundan Türkiye’nin dünyada sayılı ülkelerinden biri olduğuna dikkat çekiyor Tavil. Türkiye’de çok kıymetli üreticilerin olduğunu da sözlerine ekliyor ve şöyle devam ediyor: “Dünyada ciddi pazar paylarına oynayan, belirli standartta üretim sağlayan firmalar var. Biz de porselen sektöründe İngiltere ve Almanya ile çekişiyoruz ama güçlenerek devam yolumuza devam ediyoruz. Türkiye stratejik olarak önemli bir konumda ve bunun pratiğini de görüyoruz. Öte yandan Akdeniz’i sıkı takip ediyoruz. Oradaki bayilerimizle de sıkı diyalog içerisindeyiz. Sertifika konusu var ve bunu alan işletmelerin daha fazla misafir ağırlayacağı konuşuluyor. Ama Antalya’yı Antalya yapan yaz sezonunun da kaçırıldığı düşünülüyor. Diğer bir taraftan ise sağlık turizmi devam ediyor. Avrupa’nın yaşlı popülasyonunun Türkiye’ye geleceğine dair düşünceler var. Bunu da zaman gösterecek. Ama Antalya’da sezon bildiğimiz anlamda kaçtığı için yerli turist ne kadar doldurabilir veya yabancı turist ne zaman ve ne kadar gelebilir soruları hâlâ cevap bekliyor.”
“Ön sipariş verip masada direkt yemek yeme söz konusu olabilir”
Bonna’da ciddi tasarım ve inovatif çalışmaların devam ettiğini belirten Reha Tavil pandemi sonrasını şöyle değerlendiriyor: “Dijitalleşme çok ön planda ve e-ticaret de bunun bir ayağı. Ön sipariş verip masada direkt yemek yeme söz konusu olabilir. Menü yönetimi değişebilir. Öte yandan kişiye özel diyet önerileri gibi unsurlar dijitalleşmenin bir parçası olacak. Porselende dijital dekorlamaya 2017’de yatırım yaptık. Kişiselleştirme trendine çok hızlı adapte olduk. Restorana özel dekor yapabiliyoruz. Dijitalleşme hayatımızın büyük bir parçası ve hayatımıza hızlı bir şekilde adapte etmeliyiz. Diğer konu ise sürdürülebilirlik. Ürünü üretirken ne kadar ayak izi üretiyoruz ve bu seviyeyi nasıl aşağıya çekebiliriz gibi düşünceler üstüne çalışıyoruz. Çünkü hayatın kıymetini anladık. Sürdürülebilirlik bireysel anlamda bir numaralı gündem konusu olacak.”