Will Goldfarb için tatlı, bir akşam yemeğinin sonundan çok daha fazlası. İmza attığı lezzetlerle zamanının çok ötesinde tabaklar sunan ve hatta zaman zaman tam da bu nedenle ‘anlaşılamayan’ Will Goldfarb, 2021 yılında hak ettiği saygıya kavuştu ve The World’s 50 Best Restaurants tarafından “Dünyanın En İyi Pasta Şefi” seçildi. Hayat varış yerinden ziyade yolculukla ilgiliyse, Will Goldfarb’ın iniş çıkışlarla dolu serüveni bir hayli ilham verici.
Önünde harika bir eğitim geleceği olan bir New Yorklu olmasına rağmen Will Goldfarb, hayalleri için cesur adımlar atmaya daha ilk günden başladı ve Fransa’da Le Cordon Bleu’da okumak için Hukuk Fakültesi’nden vazgeçti. Paris’te Gerard Mulot, Floransa’da Fabio Picchi ve Sidney’de Tetsuya Wakuda ile çalıştı. Ancak New York’a dönüp kolayca iş bulsa da ilk birkaç deneyimi hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Aynı dönemde İspanya’da ise El Bulli fırtınası esiyordu. 2006 ve 2010 yılları arasında art arda “Dünyanın En İyi Restoranı” unvanını alarak modern mutfakta çığır açan El Bulli, Will Goldfarb’ın ilgisini çekti ve Ferran Adrià ile birlikte çalışma fırsatı yakaladı. Bu iş birliği Goldfarb’ın pastacılığa bakışını sonsuza dek değiştirdi. Adria’nın düşünce özgürlüğü üzerine öğrettikleri Will Goldfarb’ın yaratıcı yönünü besledi ve El Bulli’nin ardından New York’a dönerken yanında birçok benzersiz deneyim ve Adrià’nın ona öğrettiği kaçış duygusunu da getirdi.
Yaratıcı yönü sınırsız olsa da Will Goldfarb’ın New York’ta Papillon, Marimoto ve Cru’da sunduğu lezzetlere konuklar ve gazete yazarları henüz hazır değildi. Özellikle, teknik ve teatral açıdan geniş kapsamlı tatlılarından biri olan “A Day at the Beach” safran şurubu, tuzlu su spreyi, çıtır jambonlu pasta kremalı soda, greyfurt jeli ve bira içeren bir kutuda küçük bir plaj havlusu ile servis edildi ve eleştirmenler, çalışmalarını yapmacık ve aşırı stilize olmakla eleştirdi. Goldfarb bunun üzerine restorandan ayrıldı ve kariyerini yeniden gözden geçirdi. Neredeyse restoran endüstrisinden tamamen çıkmak üzereydi.
Kısa bir izin süresinin ardından Goldfarb’ın geleceğini belirleyecek fırsat doğdu. Kendisinden sadece tatlılardan oluşan bir restoran yaratması istendi ve böylece Room4Dessert’i kurdu. New York’taki başarılı girişimin ardından, Goldfarb markayı 2014 yılında Endonezya’nın tropik cenneti Bali’ye taşıdı ve buradaki yerel lezzetlerle ilgili bir dizi araştırmaya imza attı. “Botanik modernizm”in en önemli temsilcilerinden biri olarak görülen Will Goldfarb’a göre insanlar, doğa ve toplum arasındaki güçlü bağ kendisini Bali’ye getirdi ve yaratıcı düşüncesini yeniden şekillendirdi. Tatlıyı bir yemeğin sonundan çok daha fazlası olarak gören ve sürekli tabaklarında yarattığı etkiyle kendisine hayran bırakan Will Goldfarb, 2021’de The World’s 50 Best Restaurants tarafından “Dünyanın En İyi Pasta Şefi” seçildi ve mücadelelerle dolu yolculuğuna yaraşır bir onura kavuştu. Sunduğu lezzetlerle sınırları zorlayan Goldfarb, klişeleri yıkmayı seviyor ve Room4Dessert’ta basit bir soru soruyor: Tatlı nedir?