Avantgarde Collection Kurucusu İsmet Öztanık: “Gastronomi ülkemizin turizm içerisinde en farklılaştırıcı soft power’ı”

Tüm dünyada etkisini göstermeye devam eden koronavirüs salgını Türkiye’de de yeme-içme ve turizm sektörü üzerinde ciddi dalgalanmalara sebep oldu. Biz de salgınla ilgili sektör profesyonellerinden gündem değerlendirmelerini almaya devam ediyoruz. Lucis Initiative ve Avangarde Hotels Collection Kurucusu İsmet Öztanık, FoodinLife’a değerlendirmelerde bulunarak, “Daha önceki 100 yılda son 7 yılın kriz göğüsleme şampiyonu Türkiye’miz bile böyle bir şey yaşamadı. Birtakım önlemlerle yönetebileceğimiz bir salgın ama bir yandan da bütünsel çözümlerle ele alınması gerekiyor. Bizim yapmamız gereken sosyal mesafeyi korurken globaldeki post-Covid uygulamalarını pratik şekilde tesislerimizde uygulamaya başlamak” dedi.

Şehir otelciliğinin en yüksek sezonuna Mart ile giriş yapıldığını fakat otellerin kapalı olduğunu vurguluyor İsmet Öztanık. “Ülkemiz ve dünya bu salgını dayanışma ruhu ve imece anlayışı içerisinde atlatması gerektiğine dair bir sınavda. Bizim ticari kayıplarımız ikinci planda kalıyor” diyerek, iyi senaryo ile İstanbul’da Haziran içerisinde otel kapılarının açılacağını ön görüyor, 1 Haziran’da Yalıkavak şubeleri ile Avantgarde’ın tekrar operasyona başlayacağını ekliyor. Dünyadaki gelişmelere de değinen Öztanık, “Dünyanın üretim ve sağlık üssü olarak Almanya ciddi kayıplar verdi ancak Mayıs başında kısmi ohal kaldırmalarına sektör bazında başlıyor. İtalya ve İspanya’nın daha yeni enfekte rakamlarında minimum azalma gösteriyor. Amerika geç farkındalık geliştirdiği için 100 bin enfekte rakamını geçerek dünyada liderliğe yükseldi. Atlattı denilen Çin ikinci dalgaları ve tekrar eyalet bazında ohalleri tecrübe ediyor. Krizle alakalı en doğru best practice açıklanan Güney Kore var. Zaten Güney Kore günlük hayatında maskeyle gezen bir ülke. Hong Kong, Singapur gibi yerler daha küçük ve kontrolü daha rahat sağlayabiliyorlar, Ayrıca otoriteyle gerçek zamanlı iletişim için teknoloji uygulamalarıyla insanların karantina sürecini kontrol edebiliyorlar. Her ülkenin durumu farklı ve genetik kodlarıyla kabul edebileceği şeyler değil. Örneğin Türkiye’de 65 yaş kısıtlamasından sonra bazı yerlerde yaşını küçültmeye başvuranlar oldu. Biz de kendi yoğurt yeme biçimimizle, vaziyet çoğu ülkenin altından kalkamayacağı bir durumken, biz kendi yolumuzla çalışmaya geri döneceğiz” açıklamalarında bulunuyor.

“Öncelik istihdamı hasarsız atlatmak”

Başarılı isim, şu anda zincirleme bir durumun içerisinde olunduğunun altını çiziyor. Ofis sektöründe servis veren otel işletmeciliği mantığında. Assembly adında bir ‘Office Hospitality’ markası olduğunu da ifade eden Öztanık sözlerini şöyle sürdürüyor: “Burada üyelerimiz ve ofis kullanıcılarımız var. Devletin bize yansıttığı kısa çalışma ödeneği ve diğer unsurlar olsun, biz şeffaf olarak bütün edinimlerimizin hepsini üyelerimize, kullanıcılarımıza yansıtıyoruz. Ufaktan ofis servislerini gerçekleştirebilmek adına ‘Distant- Office’ adında bir servis paketi geliştirdik. Ofis rutinini evden devam ettirmekle zorunlu girişimci veya şirket sahibi kişiler var ve bunların yetişmesi gereken pek çok şey var. Biz de Assembly olarak onlara iletiyoruz ve sanal olarak pek çok servisi kendilerine app ve ‘community-building’ takımımızla araştırıyoruz. Otel tarafında şöyle uygulamalar duyuyoruz. Bireyselleşen dünyada insanlar evde aileleriyle yaşamayı unutmuşlar. Benim gibi yoğun çalışan genç bir baba için büyük bir avantaj. Her gün evdeyim eşim ve çocuklarımla. Otellerde ise şöyle bir döneme girebiliriz diye düşünüyorum. Otel odaları ‘Apart Office’ olabilir mi? Avantgarde ve Assembly bu paralelde ortak bir tüketici davranışı ölçümlemesi yapmakta. Ama sorun şu; belirli bir sağlık standardını karşılayan kişileri otelde buluşturabilir miyiz? Belki çalışanları otelde konaklatıp virüsün bulaşma ihtimalini azaltabiliriz. Belki de bağışıklık sistemlerini kontrol edici testlerle seçilmiş bir misafir grubunu check-in alabiliriz. Kesin olacak bir husus m2 başına düşecek tüketici sayısı azalacak ve ortak alan etkileşimleri asgariye indirilecek. Turizm Bakanlığımızın ivedi bir çalışmayla bugün itibariyle tesis içi önlemlere standart getirmiş oldu. Şu an öncelik istihdamı hasarsız atlatmak. Mayıs tarihi de koronanın biteceği bir tarih değil, birlikte yaşamaya başlayıp dışarı çıkacağımız bir zaman olacağını düşünüyorum. Dünyayı ve girişimleri yakından takip ediyoruz. Örneğin İsrail’de yatırımcısı olduğum bir girişim var. İsrail, Hong Kong gibi bahsettiğim karantina takip uygulamasını İsrail’de ve sağlık bakanlığıyla ve New York eyaletinde yapan girişiminde yatırımcısıyım. Ayrica Parentwisor adında çocukların uzaktan eğitimiyle alakalı bir eleven eğitim uygulamamız Dr. Özgür Bolat’ın kuruculuğunda yakında çıkacak.”

“Apart-office adında yeni bir uygulama geliştirdik”

Dijitalleşme konusuna da değiniyor İsmet Öztanık. Çin’de kağıt paranın çok az kullanıldığını ve artık savaşın da barışın da dijital veya biyolojik ilerlediğini vurguluyor. Çok uluslu şirketlerde evden çalışmanın sürdürülebilir olduğuna da dikkat çekerek, “İnsanların bitirecekleri birim işe odaklanmak. Ofiste bulunacakları saatler yerine, haftalık veya aylık bitirilen işlere göre değerlendirilmesi gerekiyor. Apart-office adında yeni bir uygulama geliştirdik. Karantina döneminde evlerinden uzak kalmak zorunda kalan, yalnız yaşaması veya yalnız çalışması gereken insanlar var. Burada da ofis evler ile uçtan uca bir hizmet opsiyonu geliştirdik Assembly olarak. Paket servis konusuna gelecek olursak, şu an ya direkt mikrodalgaya atılacak ya da kimsenin eline değmemiş, bizzat paketi kapıya asayım ve belirli bir dezenfeksiyondan geçsin gibi bir yaklaşım var. Bu ne kadar böyle devam edebilir ki? Fine dining uluslararası bir firma sahibi ile konuştum. Asya’daki restoranlarını açmışlar. İstatistiklerde genel olarak dünya genelinde bir düşüş var. Doğuya baktığımızda ise 3-4 hafta ileriden gelişmeler görüyoruz ancak fazla ben bu isi hallettim edasına kapılan ülkelerde de yeni dalgaları izliyoruz” diyor.

“Dünyada bir Türk diasporası oluşuyor”

“Gastronomi turizmin içerisinde özümüzle doğrudan ilişkili kar marjı en yüksek ve dünyada deneyim odaklı markalaşabilmek için en büyük kozumuzdur” diyor İsmet Öztanık ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Dünyada bir Türk diasporası oluşuyor ve bunu kimisi girişimci olarak sürdürüyor. 60-70’lerde yurt dışına giden insanlarımızla beraber ama farklı avantajlarıyla; global kültürüyle, çalışma kollarıyla yurt dışında kadar vericiler grubuna girmeye başlayan insanlarımız var ve sayıları artıyor. Bunlarda Türk gastronomisini oldukça iyi tanıtıyor. Kimisi orda lokalleşmiş, kimisi yeni gitmiş ya da orada girişimi olup Türkiye’de faaliyete devam ediyor. Biz ne kadar pasif olursak diğer ülkeler bizim yerimizi dolduruyor. Öte yandan Türkiye’nin her sektörde tek kurtuluş yolu tl maliyet giderlerini oluşturup döviz kazanması ve bu dövizin Türkiye’ye geri getirilmesidir. Türkiye’de ayağı yere basan konseptler oluşturulacak ve bunlar yurt dışına çıkarılacak. Başka yolu yok.”

 

Sosyal Medya'da Paylaşın