Hürriyet Daily News ve Milliyet Köşe Yazarı Aylin Öney Tan: “Türk mutfağını dünyaya anlatmamız gerekiyor”

Hürriyet Daily News ve Milliyet Köşe Yazarı Aylin Öney Tan, koronavirüs süreci ve sektör üzerinde yarattığı etkileri Gündem Değerlendirmeleri’nde anlattı. Normal hayata normal bir dönüş olmayacağını söyleyen Tan, “Sosyal boyut önem kazanacak” dedi.

Aylin Öney Tan, koronavirüs süreci ve alınması gereken önlemlerle ilgili açıklamalarda bulunarak, tarım ve hayvancılık arasında bağlantıyı kurup israfı önlemek gerektiğini söylüyor. Uluslararası pek çok sempozyum ve etkinliğe katılan yazar, bire bir ilişkilerin ancak bir araya gelince oluştuğuna dikkat çekiyor, “İnsanlar birbirlerini tanıyor ve güven oluşuyor. Bu ilişkiler böyle kuruluyor. Sadece bir yere gidip yemek yeme değil bu başka bir bağ. Uluslararası yayınlara da Anadolu kültürü ve mutfağı ile ilgili bilgilerin girmesini istiyorsak bu bilgi akışı ile doğru bilginin yayılmasını sağlamak lazım. Ben bunu vatanseverlik olarak görüyorum. Yabancı bir yazar benim verdiğim bilgiyi veya yönlendirdiğim kişiyi kaynak vererek kullanıyorsa bu çok güzel bir şey. Bu bir ilişkiler zinciri” diyor.

“Antalya’da müze projemiz vardı ama bu süreçte durdu”

Aynı zamanda mimar olan yemek yazarı, bu süreçte önce iç turizmin canlanacağını ve daha sakin yerlerin tercih edileceğini belirterek, “Büyük oteller koşulları sağladığı sürece oralar da tercih edilir. Büyük şehirlerdeki fine dining restoranlar ne zaman ayağa kalkar bilemiyorum. Ama eve teslim yemek ve ürün konusunda çok hızlı adapte olabildik bu duruma. Turizm ve tanıtım ile ilgili ise biraz daha farklı yaklaşıp büyük vizyonlar koymak lazım. Özge Samancı ile Antalya’da Kent Müzesi Gastronomi bölümü küratörlüğü yapmıştık. Senaryo  dağlardan başlayıp toprak ve denize kadar yemek kültürünün her boyutunu yansıtıyordu. Müze bir çıkış noktası olacaktı, Antalya civarındaki her bölgeyi farklı yönleriyle gezdirmek ve göstermeyi amaçlıyordu, ancak bu proje 3 kere durdu. Böyle bir proje var, senaryosu hazır, en iyi tasarımcı tutuldu ama olmadı. Çok çalışma var aslında ama bazen arkası gelmiyor. Ya da bir etkinlik yapıyoruz ve bitince bir sonraki seneye kadar unutuluyor. Adım adım giden bir proje yok. Turizm stratejisinde, tarihi ören yerlerinde uygulanan alan yönetim mantığı ile bir yaklaşım ortaya koymak gerekli, böylelikle kurumlar arasında ve özel sektör ile koordinasyon sağlanırsa dağları devirmek mümkün” açıklamalarında bulunuyor.

“Yemek yazmanın çok farklı yönleri var”

Aylin Öney Tan, şef kitaplarının daha fazla olması gerektiğini savunuyor. “Güneşin ve Ateşin Tadı” adlı kitap projesinden de söz eden Tan şunları söylüyor: “Bu kitap işini Ticaret Odası’ndan ihale yoluyla aldım. Benden başka teklif veren yemek yazarı yoktu, hepsi editördü. 5 Gaziantepli yazarın tarifleri toplanmıştı ve kitap haline getirilmesi gerekiyordu. Ben bütün yazarların eski kitaplarını ve Gaziantep’in bütün kitaplarını da araştırarak karşılaştırmalı olarak ilerledim. Tarifi veren yazarlar ile tarifler tekrar yapılarak, doğrulandı. Bu sırada bir sürü ekstra bilgi çıktı ve bu bilgileri kitabın her yerine yerleştirdik. Öte yandan yemek yazmanın çok farklı yönleri var. Tarif, tarih, antropolojik çalışmalar, saha çalışmaları veya araştırmacı olabilirsin. Yurt dışında yayınlanmış eseri olan yazarımız çok az ama sempozyumlara giden arkadaşlarımız giderek artıyor. Örneğin Banu Özden, Nihal Bursa, Nilhan Aras gibi.”

“İstanbul’un kendi başına bir destinasyon”

Aylin Öney Tan, İstanbul’un kendi başına bir destinasyon olduğunu dile getiriyor. Özellikle sokak yemeklerinin insanların ilgisini çektiğini ifade ederek, “Biz Hülya Ekşigil ve Selin Rozanes ile birçok tur yaptık ama 2016’dan sonra çok azalmıştı. Tekrar başlayabilir derken salgın oldu. Türkiye’ye gelince tadılacak yemekler üzerine daha iyi yönlendirecek kaynaklar lazım. Türk mutfağında bizim kanıksadığımız ve ilginç olmadığını düşündüğümüz, yeterince önem vermediğimiz yemekleri bile ön plana çıkarmalıyız. Mutfağımızda pilav çok önemli ama anlatmak aklımıza bile gelmiyor. Sokakta satılan simidi de tarihiyle anlatmamız ve sokaktaki nohutlu pilavdan daha kallavi Osmanlı usulü pilavlara kadar anlatabiliyor olmamız lazım. Tabii bu sırada dünyadaki trendleri de yakalamamız gerek. Tarhanayı anlatırken fermantasyonundan bahsetmek önemli, çünkü fermantasyon dünyada çok konuşuluyor. Dünyada vegan diyet yükselen bir değer ve zeytinyağlılarımızı bu gözle anlatmamız lazım” açıklamalarında bulunuyor.

 

 

 

Sosyal Medya'da Paylaşın