Hürriyet Gastronomi Seyahat Kültür / Sanat Yazarı Müge Akgün: “Krizin etkileri birkaç ay sonra daha çok hissedilecek”

Hürriyet Gastronomi Seyahat Kültür / Sanat Yazarı Müge Akgün, koronavirüs süreci ve getirdiği değişimlerle ilgili Gündem Değerlendirmeleri’nde açıklamalarda bulundu. Türkiye’nin krizle mücadelesini başarılı bir şekilde yürüttüğünü ifade eden Akgün, “Restoranlar için çok sıkıntılı bir süreç” dedi.

Müge Akgün, tüm dünyanın krize beklenmedik bir anda yakalandığını, böylesi büyük etkiler yaratacağını beklemediğini söylüyor. Yaklaşık 9 haftadır evden çıkmadığını belirten başarılı isim, “İlk duyduğum andan beri yeme-içme sektörünü çok etkileyeceğini biliyordum. Turizm dışında diğer sektörler bir şekilde yönetti. Restoranlar için çok sıkıntılı bir süreç. Pek çok kişi işten çıkarıldı. Etkileri birkaç ay sonra daha da çok hissedilecek” ifadelerini kullanıyor.

“Bu süreçte kapanan yerler olacak”

Pandemi sonrası yeme-içme sektörünün dönüşümü hakkında da değerlendirmelerde bulunan Akgün, restoranların Haziran ayında açılsa dahi insanların restoranlara gitmekte tereddüde düşeceklerini ifade ederek, “Kültür ve Turizm Bakanlığı hijyen kuralları ve sosyal mesafe üzerine çalışıyor. Yeni bir yönetmelik yayınlandıktan sonra restoranların açılması belki de daha doğru olur. İnsanlar evde çalışmaya başladığı için irili ufaklı cafe’ler ve sokak arası restoranlar açılsa bile müşteri bulamayacak. AVM’lerdeki food court’lara gitmek de cesaret ister ki sanıyorum,  AVM’lerdeki restoranların tümü Temmuz başına dek kapılarını açmayabilir.

Birkaç ay gibi bir süre var önümüzde. Biz dışarı çıkmayı seviyoruz ve genel olarak bu özlemi hissediyorum. Bu süreç maddi manevi kayıplara rağmen bazı şeylerin ortaya çıkmasına da vesile olabilir. Ben her zaman omuz omuza oturmaktan rahatsız olurdum. Ne konuşmak ne de yemek yeme mümkündü. Şimdi sanıyorum ki o yerler %50 gibi bir kapasitelerini azaltmak zorunda kalacak. Daha işinin elemanların olması gerekecek. Bu süreyi sektörün sadece yemek yaparak geçirdiğini düşünmüyorum. Şeflerle ve arkadaşlarımla da sık sık konuşuyorum. Ama maalesef ki bu süreçte kapanan yerler de olacak” diyor.

“Birlikten güç doğar”

Başarılı gazeteci, otel restoranlarının daha organize olduğu için dışarıdaki bir restorana göre daha çabuk canlanma yaşayacaklarını vurguluyor. Otellerde açık büfe konusunun gözden geçirilmesi gerektiğini, bir süre açık büfeden de vazgeçileceğini belirtiyor. “Gastroinisiyatif gerçekten büyük iş başardı” diyen Müge Akgün sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kimse adını ön plana çıkarmadan arka planda yardımcı oldu. Bizim kültürümüzde de bu yok, isimler çok ön plana çıkmaz. Uzun zamandır reklamla sosyal sorumluluk birbirine girmişti ve bunu çok iyi kotardık. Markalar ön plana çıkmadan yardımlar yerini buldu. Birlikten güç doğar.”

“İncili Gastronomi Rehberi ile yeme-içme sektörüne katkım olsun istedim”

Her yıl Türkiye’nin en iyi restoranlarının belirlendiği İncili Gastronomi Rehberi’nden de söz eden Akgün sözlerini şöyle sürdürüyor: “ Karaca ve Hürriyet iş birliği ile hayata geçirdiğimiz rehbere sadece Gastronomi Rehberi diyecektik ama İncili Gastronomi Rehberi bana çok daha zarif geldi. Yıldız demek istemedik, The Michelin Guide var. Hem gazete hem marka tarafı kabul etti. Rehber için yola koyulduğumuzda yeme-içme sektörünün önde gelen isimleri arkamda olduklarını söyleyerek destek verdiler.

Sonrasında bir ekip kurduk. 4-5 kişilik ekibimiz dışında 200 gizli müfettişimiz var. Onlar gizli kahramanlarımız, isimlerini söylemiyoruz hatta ödül gecesine bile çağırmıyoruz çünkü isimlerinin deşifre olması yasak. Çok uzun, çok emek ve özveri isteyen delice bir proje aslında.

Yeme-içme sektörüne, gastronomi sektörünün gelişmesine bir katkım olsun istedim. Öte yandan ben herkesin bu krizden en az zararla çıkmasını istiyorum. Dünya çapında hem şeflerimiz hem işletmecilerimiz var. Bu yıl rehberimizde İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Bursa ve Bodrum olmak üzere 6 yer var.

Aklım Antalya da. O da İstanbul gibi büyük darbe yedi. 2020 yılı özel bir yıl olacak çünkü son yıllarda böyle bir şey yaşanmadı. Belki 2021 Rehberinde yeni bir kentin yanı sıra Korona Salgını sırasında olan bitenleri de anlatan özel bir bölüm yapmamız gerekecek. Tarihte iz bırakmak için böyle bir çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu arada İngilizce baskısını da planlıyoruz. O da iyi olacak. Yurt dışından gelen şefler, yatırımcılar ve yeme-içme yazarları rehberin İngilizcesini soruyorlar.”

“İzmir kültürüyle, tarihiyle, arkeolojik geçmişiyle çok önemli bir bölge”

Akgün, İzmir GastroFest’in üçüncüsünü 25 Ekim’de yapmayı planladıklarını, tüm hazırlıkların devam ettiğini hatta yurt dışından gelecek şeflerin de belirlendiğini söylüyor. Ülkenin böyle zamanlarda da bir festivale ihtiyacı olduğunu söyleyerek, “Sonsuza kadar kapılarımızı kapayamayız ama dikkatli de olmamız gerekiyor. Haziran’dan sonra her şey belli olur gibi. İzmir’e Kültür ve Turizm Bakanı’mız da çok önem veriyor. İzmir kültürüyle, tarihiyle ve gastronomisiyle çok önemli bir bölge. Birçok kültür bir arada yaşadığı için mutfak kültürü çok zengin. Deniz ürünleri de çok iyidir. Urla, Alaçatı’nın yaptığı yanlışlardan ders aldı ve daha planlı programlı restoranlar açıldı. Bağ yolunun büyük faydası oldu. Urla yükselen bir değer olacak. Çeşme, Alaçatı, Urla ve Seferihisar iç pazar hem de gelecekte uluslararası turizm için bir cazibe merkezi olacak” açıklamalarında bulunuyor.

“Türk mutfağı 4-5 sene içinde farklı bir yerde olacak”

Müge Akgün, Türkiye’de yapılan gastronomi etkinliklerinin çok değerli olduğunun altını çiziyor. Yazarların, eleştirmenlerin ve şeflerin bu etkinliklerden haberdar olduklarını ve kendi ülkelerinde bu çalışmaları anlattıklarını belirterek, “Bizim şu aşamada Almanya, Hollanda, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde Türk mutfağını şefler ve malzemelerimizle anlatmamız lazım. Yurt dışında Türk restoranı da açmak gerekiyor. Malzemelerimizin bilinirliğinin artması gerekiyor. Şimdi nasıl burada organik pazarlara, yerel ürünlerin satıldığı pazarlara gidiyorsak yurt dışında da Türk malzemelerini bulabilmeli restoranlar ve tüketiciler. Sonra sıra Türk Mutfağını keşif için Türkiye’ye daha fazla seyahat etmeye gelecektir. Uzun bir yol, kolay değil. Malzeme zenginliğimizle, şeflerimizle, geleneksel mutfağımızla kendimizi göstermemiz gerekiyor. Ben inanıyorum Türk mutfağı 4-5 sene içinde farklı bir yerde olacak” ifadelerini kullanıyor.

“Ürünlerimizi direkt üreticilerden alabiliriz”

Müge Akgün, Anadolu’da evde yemek yeme kültürünün hâlâ devam ettiğini ve çok değerli üreticiler olduğunu ifade ediyor. “Anadolu’nun farklı köşelerinden ve Ege’den çok iyi üreticilerden ürünlerimizi alabiliriz” diyen deneyimli isim sözlerini şöyle noktalıyor: “Zeytin yağı, peynir gibi çok kaliteli ürünlere üreticilerden çok daha makul fiyata ulaşıyorum. Hepimiz artık internet üzerinden sipariş veriyoruz. Ben elim değmeden alışveriş yapamam diyenlerdendim ama ben de alıştım ve bu yolda da devam edecek gibi.”

 

Sosyal Medya'da Paylaşın