Van’ın zengin mirasını yeniden canlandırmayı hedefleyen Tariria, kültür, sanat, gastronomi alanlarını kapsayan bir proje olarak Homage Hospitality tarafından hayata geçiriliyor. Tariria’nın öyküsünü Homage Hospitality Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Kaya ile konuşuyoruz.
Bekir Kaya’nın Van’dan başlayıp Londra’ya, ardından Bangkok ve Singapur’a uzanan serüveni, İstanbul’a Tayland Kraliyet Ödülü getiren ilham verici bir öyküye dönüşüyor. Restoranlarından Çok Çok Pera, Thai Select Signature Award ödülü alırken, Ernest’s Bar da Gault&Millau 24 şapka ödülünün sahibi. Kaya, Van’a yeni merkezi Tariria ile hareketlilik ve değer katıyor.
Tariria, adını ve ilhamını Van topraklarına özgü, 2 bin 800 yıllık bir aşk efsanesinden alıyor. Yazıtlardaki bilgilere göre, Anadolu ve dünya su mühendisliğinin bir harikası olan Menua Sulama Kanalı, Kral Menua tarafından eşi Tariria’ya olan aşkını ölümsüzleştirmek için yaptırılmış.
Kanal, 700-800 yılları arasında Urartu Krallığı’nın tatlı su ihtiyacını karşılamak, Van Ovasını sulamak amacıyla kullanılmış.
Tariria, uzun yıllar İngiltere’de yaşayan Bekir Kaya’nın, doğup büyüdüğü topraklardaki potansiyeli keşfederek buraya yatırım yapma kararı aldığı bir hayal projesi. Mimari çözüm ortağı Singapurlu mimar Kay Ngee Tan, 15 yıl önce Tariria bahçesine geldiğinde Süphan Dağı’ndan, Van’ın çok kültürlülüğe uzanan tarihinden, eski yapılarından, Kadembas/ Tariria bahçelerinden ve Akdamar Adası’ndan etkilenerek doğa ve tarihle diyalog halinde olacak bir bina yapma fikrini sunuyor. Kaya, “Süphan’ın üzerindeki karlardan ilham alarak, içinde bulunduğu bahçe ve dağ ile bağını koparmamak için bir bina tasarlamaya karar verdik. Bölgeye sık sık gelerek bambaşka potansiyellerinden etkilenme neticesinde projeye başladık, 2024’te düşlerimizdeki kapıyı açtık.” ifadelerini kullanıyor.
Çevre dostu bir proje
Tariria binasının en önemli özelliği, çevreye duyarlı bir yaklaşımla hiç ağaç kesilmeden, arazideki beş adet ağacın hassasiyetle taşınarak inşa edilmesi. Kaya, süreci şu sözlerle anlatıyor: “Kay Ngee Tan, mimari ekiple yaptığı ilk görüşmesinde, arazinin arka tarafındaki Şamran kanalından Tariria bahçelerine bakarak şöyle bir cümle kurmuştu: ’Bu topraklara ve doğaya dikkatli bakın arkadaşlar! 100 yıl sonra hiçbirimiz burada olmayacağız ama bu topraklar, ağaçlar burada olacak ve gelecek nesillerle buluşacak.’ Buradan yola çıkarak ilk mottomuz, doğaya saygılı çalışma modeli oldu.”
Proje, “pavilion in the garden” ekolüne uygun şekilde tasarlandı. “Şamran Kanalından bahçelere dökülen ana su yollarının korunmasına dikkat ettik. Mimari projemizi tarihi bir emaneti korumak adına şekillendirdik.” diyen Kaya, Akdamar Kilisesinin taş işçiliğinden ilhamla Ahlat Taşı kullandıklarını, bahçelerine badem ağaçları diktiklerini söylüyor.
Hedef, Van’ın kültürel çeşitliliğini görünür kılmak
Kaya, bu merkezle genç, dinamik, her alanda harika potansiyele sahip olan bir şehir olarak tanımladığı Van’a vefa borcunu ödediğini ve kültür, sanat ve gastronomiyi bir araya getirerek Van’ı ulusal ve uluslararası bir turizm destinasyonu yapmayı hedeflediklerini söylüyor. İzleyicilerine 12 aylık bir sanat ve kültür takvimi sunan Tariria, gençlerin sanatla ilişkilerine yepyeni bir perspektif kazandırmaya hazırlanıyor. Kaya, “Bölgenin kültürel, sanatsal çeşitliliğini görünür kılmak, yaratıcı kültür endüstrisindeki kurum ve emekçilerle iş birliği yapmak önceliğimiz olacak.” diyor.
Tariria, karanlık sularda parlayan bir fener gibi, turizm için daha iyi bir gelecek, Van’ın genç nesilleri için umut sağlıyor. Bekir Kaya, Homage Academy adında bir mutfak ve servis sanatları akademisi ile öğrencilere kendi yaratıcı potansiyellerini keşfetme şansı vermek istediğini söyleyerek, “Sunacağımız kariyer destekleriyle, mezunlarımızın sektörde güçlü bir şekilde yer almalarına yardımcı olmayı hedefliyoruz.”
Slow Food ile harmanlanan zengin gastronomik miras
Tariria’nın Van’ın gastronomik kimliğini zenginleştirmek adına hangi adımları izleyeceğini merak ediyoruz. Kaya, gastronomik deneyimlerin başlangıç noktasının öz yetiştiricilik alanları olduğunu söylüyor. “Tariria’nın 10 yıldır adım adım kurulan meyve bahçesi ve bostanı, tamamen ilaçsız ve doğal bir tarım alanı olarak öne çıkıyor. Bugüne kadar hiç ekilmemiş, bölgede yetiştirilmesi denenmemiş birçok ürün yetiştireceğiz. Yaklaşık 35 çeşit ürün yetiştirilen bölgedeki çeşitliliği 60-65 yapmayı hedefliyoruz.” diyen Kaya, yılda yaklaşık 55-60 ton ürün alabilmeyi amaçladıklarını ekliyor.
Tariria, Van mutfağının temel taşı olan ürünleri yaşatmayı ilke edinirken; Van ve çevresindeki geleneksel, yerel yemek ve yeme biçimlerini teşvik eden Slow Food’un bir üyesi. Ayrıca Slow Food’a yönelik bir yerel topluluk oluşturmak da hedefleniyor.
Tariria bünyesindeki Menua Restaurant, bölgesel coğrafi işaretli ürünler ve kendi bahçesinde yetiştirilen taze ürünlerle hazırlanan menülerinde modern, dokunuşlarla güçlü tatlara dönüşen, yerele sadık bir yemek deneyimi vadediyor. Bekir Kaya, “Gastronomide farkındalık yaratmak adına, uluslararası mutfaklardan lezzetleri yerel lezzetlerle beraber sunmaya ve tanıtmaya çalışacağız.” ifadelerini kullanıyor. Kendilerini ayrıştıran en önemli noktanın, duygusal misafirperverlik temelleri üzerine kurulan servis standardı olduğunu söylüyor.
Tariria’nın gelecek planlarını konuştuğumuz Bekir Kaya, “Klasik veya modern sanat etkinlikleri, sergiler, konserler, paneller, defile, galalar, lansmanlar, sinema gösterimleri ve workshoplar gibi etkinliklerimizin yanı sıra bu etkinliklere eşlik eden gastronomik deneyimlerimizi konuklarımızla paylaşmak için sabırsızlanıyoruz. Odağımızda kadınlar ve çocuklar var. Onların kültür ve sanat etkinliklerine en kolay yoldan ulaşmasını amaçlıyoruz!” diyor.