Geçtiğimiz aylarda İstanbul’un Bakırköy ilçesinin Ataköy semtinde açılan İtalyan restoranı Romu Ristorante, açıldığı günden bugüne misafirlerinin yoğun ilgisiyle karşı karşıya. Zengin menüsü ve deneyimli ekibiyle misafir memnuniyetini had safhada tutan mekanın Executive Chef’i Müjdat Gürsoy, FoodinLife dergisine Romu Ristorante’yi ve yemeklerini anlattı.
Bolu’nun ‘Aşçılar Diyarı’ olarak bilinen Mengen İlçesi asıllı şef Müjdat Gürsoy, 2005’te Bolu Mengen Aşçılık Lisesi’nden mezun oluyor. İstanbul Doors Group bünyesindeki butik restoranlarda çalışan Gürsoy; Da Mario, Gina, Backyard, La Boom ve Kilimanjaro gibi önde gelen mutfaklarında deneyim kazanıyor. Şu sıralar ise Müjdat Gürsoy, Executive Chef olarak Romu Ristorante’de görev alıyor.
İtalyan mutfağının sevilen lezzetleriyle unutulmaz bir deneyim
Executive Chef Gürsoy, Romu Ristorante’nin mutfağını şu sözlerle anlatıyor: “Akdeniz mutfağının seçkin yemeklerini İtalyan mutfağının ana ürünleriyle birleştirerek bir lezzet harmonisi yaratıp, Türk insanının Anadolu misafirperverliğini ön plana çıkaran, koşulsuz misafir memnuniyetine dayalı bir servis ve sunum oluşturduk.” Gürsoy, menü içeriğinde mevsimsel ürünlerle geliştirilmiş başlangıçlardan ev yapımı makarnalara, taş fırın Napoli usülü pizzalardan döküm kömür fırınında pişirilmiş et, balık ve tavuk ürünlerinden oluşan ana yemekleri olduğunu söylüyor. Menüde yer alan yemeklerin özenle seçildiğini, kaliteli ve seçkin malzemelerle oluşturduklarından bahseden Gürsoy, “Şehrin ortasında taş fırından gelen inanılmaz pizza kokuları, taze makarna çeşitleri ve geleneksel İtalyan mutfağının en sevilen lezzetleriyle unutulmaz bir deneyim yaşatıyoruz” diyor.
Misafirlerden tam not alan lezzet: Pancar Tartar
Misafirlerin favori lezzetlerini anlatan Müjdat Bey, “Başlangıçlarda yer alan pancar tartar Balıkesir’den tedarik edilen yüzde 100 keçi sütünden yapılan keçi peyniriyle, kırmızı şarap sirkesi ve zeytinyağı ile ağır ateşte fırınlanan pancar, misafirlerimizden tam not alıyor” diyor. Bu lezzetle beraber Balıkesir yöresine ait olan dana yanağının kırmızı şarap ile tatlandırıldığını ve ağır ateşte konfi yöntemiyle yumuşatılarak misafirlerine sunulduğundan bahsediyor.
Mutfakta en çok mevsimsel ve taze ürünlerle çalışmayı sevdiğini söyleyen Gürsoy, “Mevsiminde yetişen ürünler hiçbir çevresel düzenlemeye, sağlığa zararlı kimyasallara, böcek ilacına ya da olgunlaştırıcıya ihtiyaç duymaksızın; tamamen doğal koşullarda büyüdüğü için tercih sebebimiz” diyor. Ayrıca İtalyan yemek kültürünün mihenk taşı olan pizza ve ev yapımı makarnalar için de Romu Ristorante’ye özel reçeteler geliştirdiklerini ifade ediyor.
Romu Ristorante’nin sürdürülebilirlik stratejileri ve gelecek planları
Menü planlaması yaparken mevsiminde ürünlerle çalışmakla beraber sıfır atık ilkesini benimsediklerinden bahseden şef Gürsoy, Romu Ristorante’nin sürdürülebilirlik stratejilerini de şöyle anlatıyor: “Birinci önceliğimiz, mutfakta kullandığımız gıda ürünlerinin tedariğini minimal şekilde tutup, ürünlerin bozulmasını/bayatlamasını engelleyerek, taze ürünlerle yemekler yapmak. Bunun yanı sıra sıfır atık ilkesi ile ürünlerin kabuklarını dahi kullanabileceğimiz şekilde bir yemek menüsü planlayarak gelecek nesillere de verimli topraklar bırakıp onlara bu hazineleri saklamayı hedefliyoruz.”
“Yola çıkarken amacımız, bölgenin ihtiyacı olan bir marka yaratıp yurt içi ve yurt dışında ilerlemekti”
Romu Ristorante’nin gelecek planlarından bahseden Müjdat Bey, “Yola çıkarken amacımız, bölgenin ihtiyacı olan bir marka yaratıp yurt içi ve yurt dışında ilerlemekti. Açıldığı günden bu yana çok ilgi gören mekanımız gerek ambiyansı gerek lezzetleri ile misafirlerimizden tam not alıyor. Romu Ristorante’yi hayata geçirmeye karar verdiğimiz ilk andan itibaren farklı şehir ve ülkelerde olması gerektiğine inanmıştık. Kalitemizi koruyarak, keyifli ve lezzetli işler yaparak büyümeye devam edeceğiz” diyerek sözlerini noktalıyor.