Susona Bodrum bünyesindeki Malva Bodrum’da sıfır atık tabaklara imza atan Gürkan Tümsek, Bodrum’un köklü mutfak mirasını derinlemesine incelerken, yerel ürünleri ve geleneksel pişirme tekniklerini modern sunumlar ile harmanlıyor.
Tümsek, ‘sıfır atık tabaklar’ fikrinin gıda israfını azaltmak amacıyla atık olarak görülen malzemelerden üretilen tabaklar geliştirme isteğinden ortaya çıktığını söylüyor. Sürdürülebilirliğe olan ilgisiyle bu hikâyeye katıldığını ve doğal malzemelerin kullanıldığı yenilikçi çözümler üzerine çalışarak sıfır atık yaşam tarzını teşvik etmeyi amaçladığını da sözlerine ekliyor.
Sürdürülebilirliği vurgulayan yaratıcı yemek sunumları oluştururken ilham aldığı özel yöntemleri soruyoruz Gürkan Şefe. “Sürdürülebilirliği vurgulayan yaratıcı yemek sunumlarında ilham aldığım temel felsefe, doğanın döngüselliği ve minimalizm ilkelerine dayanıyor. Her malzemenin doğal formunu koruyarak estetik ve işlevsellik arasında denge kurmayı hedefliyorum.” diyor. Atıksız mutfak prensibiyle, her bir malzemeyi tamamen değerlendiren Tümsek; sade ama etkileyici sunumlarla doğal dokuları ve renkleri ön planda tutmanın temel yaklaşımı olduğunu dile getiriyor.
Tümsek, Amerika ve Danimarka’daki mutfak deneyimlerinin, Malva Bodrum’da teknik ve sunum açısından büyük bir etki yarattığını şu sözlerle anlatıyor: “Amerika’da edindiğim yenilikçi ve özgür mutfak anlayışını, Danimarka’da öğrendiğim yerel ve mevsimsel malzemelere odaklanan yaklaşım ile birleştirdim. Danimarka’nın öne çıkan fermente tekniklerini, doğallığı koruma felsefesini Malva Bodrum’un menüsüne entegre ettim.”
“Bitki Bazlı Menülerin Popülerliği Artacak”
Şef Tümsek, her yeni yemeği ve konsepti oluştururken geri bildirimleri dikkate alarak menüyü sürekli geliştirme şansına sahip olduğunu belirtiyor. Lezzetler, sunumlar ve diğer unsurlar hakkında gelen geri bildirimler, yaratıcı sürecinde rehber oluyor. Bu sayede hem yerel hem de uluslararası damak zevkine hitap eden dengeli ve özgün bir menü sunabildiğini ekliyor.
Tümsek, gelecekte gastronomide sürdürülebilirlik, yerel ve mevsimsel malzeme kullanımı, teknoloji entegrasyonu ve kişiselleştirilmiş deneyimlerin öne çıkacağını belirtiyor. Sıfır atık mutfaklar, enerji tasarrufu sağlayan pişirme yöntemleri ve karbon ayak izini azaltan yaklaşımların önem kazanacağını vurgulayan şef, bitki bazlı menüler ve alternatif protein kaynaklarının da popülerliğinin artacağını ifade ediyor. Dijitalleşme ve yapay zekâ destekli mutfak tekniklerinin hem verimlilik sağlayacağını hem de gastronomiyi daha interaktif ve kişiye özel hale getireceğini ekliyor. Ayrıca, geleneksel tekniklerin çağdaşlaştırılması ve yerel kültürlerin global mutfak trendleriyle harmanlanmasının da öne çıkacağını söylüyor.