Urla Vino Locale’nin hikayesini “İstanbul’dan Urla’ya uzanan bir hayalin gerçeğe dönüşme hikayesi” olarak özetleyen restoranın kurucusu ve şefi Ozan Kumbasar, çocukluğundan beri yemek yapma tutkusuyla büyüyen ve ne yaparsa yapsın mutfaktan kopamayan bir şef. Kumbasar ile hem yemeye olan sevdasını hem de Urla’daki gastronomi kültürünü konuştuk.
“Çocukluğumdan beri hayalim; tutkum olan yemek yapma işini sürdürülebilmek ve bir restaurant açmaktı” ifadeleriyle sözlerine başlıyor Urla Vino Locale’nin kurucusu ve şefi Ozan Kumbasar. Ağırlıklı olarak İtalyan mutfaklarında çalışan Kumbasar, bir süre ara veriyor çocukluk sevdasına ve uluslararası bir şirkette yatırım danışmanlığı yapıyor. Ama o sevdası ne yapıp edip onu yeniden sarıp sarmalıyor: “Mutfak dışında bir yerde mutlu olamayacağıma karar verip istifa ettim ve kendi restoranımı açmak üzere hazırlıklara başladım” diyor.
Bölgenin ilk şef restoranı: Urla Vino Locale
Şef Kumbasar’ın eşi Seray Kumbasar, İzmirli ve çift, her İzmir ziyaretinde Urla, Karaburun ve Çeşme yarımadasını içine alan hatta seyahat ediyor. Kumbasar, “Bölgenin doğası, ürünlerin tazeliği ve çeşitliliği bir şef için paha biçilemez bir şans ve mutfakta güzel tabaklar yaratabilmek için en kıymetli unsur. Bölgeyi 6 ay boyunca gezdikten sonra, kalbimizi Urla’ya kaptırdığımızı anladık ve arsamızı alarak Urla Vino Locale’nin ilk adımını attık” bilgisini vererek mekânın doğum hikayesini anlatıyor. Arsayı aldıkları dönem gastronomik açıdan balıkçılar ve yöresel yemek yapan lokantalar dışında alternatifin olmadığını anlatırken, “Bölgenin ilk şef restoranını açacak olmanın verdiği heyecan ve sorumluluğun yanı sıra, ileriye dönük yerli yabancı turist sayısının ne olacağıyla ilgili biraz tedirginlik ve çokça merakla uykunun tutmadığı günler yaşadık” diye Urla Vino Locale’nin sancılı süreçlerinden bahsediyor.
Kumbasar, Urla Vino Locale’nin hikayesini kısaca şöyle özetliyor: “İstanbul’dan Urla’ya uzanan bir hayalin gerçeğe dönüşme hikayesi.”
Her mevsimin özel ürünleri
Restoranın yerini seçerken; toprağından, bağından, denizden çıkan ürün zenginliğine vurulduklarını anlatan Kumbasar, en büyük motivasyonlarının Urla’nın iklimi ve konumu dolayısıyla çeşitliliği olduğunu söylüyor. Mevsimsel olarak da hangi ürünlerden faydalandıklarına değinen Kumbasar, “İlkbaharda enginarın, baklanın, çok çeşitli otların, kuzu oğlakların yer aldığı yemekler ön plana çıkıyor. Yazın ise kınalı bamyanın, kırmızı meyvelerin, patlıcanın, domatesin olduğu bir dönem. Sonbaharda ise balık yasağının da kalkmasıyla Ege’nin balıklarının, deniz mahsullerinin zenginleştirdiği ürünlerle menülerimizi hazırlıyoruz” diyor.
Urla’nın yerel ürünlerine menülerinde her daim yer verdiklerini anlatan Kumbasar, “En önemli hedefimiz; Sezonunda tüketme ve yerli üreticileri destekleme misyonuyla örnek bir restoran olmaktı ki mevsim ürünlerine göre her ay menümüzü bu amaçla tamamen değiştiriyoruz” ifadelerini kullanıyor.
Ege Bölgesi’nin mutfak çeşitliliği
Ege’nin mutfak kültürüne değinen Ozan Bey, bu mutfağın doğal ve yalın olduğunu aynı zamanda güçlü bir mutfak olduğunu şu sözlerle anlatıyor: “Bu gücü, her malzemenin en taze ve lezzetlisini bulabilmesinden ve tarihinde Seferad, Levanten, Rum gibi farklı birçok milletin mutfak alışkanlarının izini taşımasından alıyor.”
Ege bölgesinin aynı zamanda sakatat konusunda da kendisini çok iyi geliştirmiş bir yer olduğuna değinen Kumbasar, bu gelişmeleri hayranlıkla gözlemlediğini ve bir şef olarak bu coğrafyanın tüm renklerinden beslendiğini anlatıyor.
Urla Vino Locale’nin kurucusu ve şefi Ozan Kumbasar sözlerini noktalamadan önce hiçbir zaman zincir marka gibi hayallerinin olmadığını söylerken; her ay, her hafta gelen misafirleri ile aile gibi olduklarını anlatıyor ve “Urla’nın önümüzdeki dönemde gastronomi adına ismini daha çok duyuracağı ve hem Ege’ye hem de ülkenin geneline katkısının çok ciddi olacağını düşünüyorum” diyerek sözlerini noktalıyor.