İlk şubesini 1999’da Kadıköy’de açan Happy Moon’s, 68 şubeli bir yeme-içme zinciri olarak emin adımlarla büyümeye devam ediyor. Ulaşılabilir lüks anlayışı ile dünya markası olma yolunda ilerleyen Happy Moon’s Kurucusu ve CEO’su süreci en baştan doğru kurguladıklarını ve hedef kitlelerini net belirlediklerini dile getiriyor. Aymutlu ile Happy Group yatırım süreçlerini ve yeni açılan The One mekanını konuştuk.
Hüseyin Aymutlu, kitlelerin farklı beklentileri olduğunun altını çiziyor. Zamanın ve trendlerin değişmesiyle birlikte, gelişen tüketici taleplerinin de etkisiyle restoranlarını segmentlere ayırma gerekliliğinin doğduğuna vurgu yapıyor. Aymutlu, “Uzun yıllardır sektörde olmanın bilgi birikimi ve tecrübesiyle, ihtiyaçları en doğru şekilde ilerlettiğimizi düşünüyorum. Ki bugün sektörde 3 tane güçlü markayla yolumuza devam ediyoruz.” diyor.
Aymutlu sözlerine şöyle devam ediyor; “Mesela geçen yıl ilk şubesini açtığımızda Little Buddha da bu farklı beklentilerin ve misafirlerimizin değişen yeme-içme ihtiyaçlarının bir sonucuydu. Biz Uzak Doğu mutfağı konusundaki bu talebi görüp doğru zamanda doğru lokasyonda aksiyon aldık ve büyük bir ilgiyle de karşılık gördük. Bu anlamda farklı hedef gruplarına hitap eden restoranlar açmaya devam edeceğiz.”
İtalyan Ağırlıklı Menüsüyle “The One”
Geçtiğimiz günlerde Bağdat Caddesi’nde açılan yeni mekân “The One”, misafirlerine İtalyan ağırlıklı menü ile yenilikçi reçeteler sunuyor. “The One”, aynı zamanda Türkiye’nin mutfak geçmişini modern bir yaklaşımla harmanlanıyor.
Şu ana kadar çok güzel geri dönüşler aldıklarının altını çizen Hüseyin Bey, “Bildiğiniz gibi 2024’te kuruluşumuzun 25. yılını kutladık. Happy Group çatısı altında bulunan Happy Moon’s, İkon, Manhattan ve Little Buddha markalarımızla Türk, İtalyan, Meksika, Amerikan ve Asya lezzetlerinden oluşan özel reçetelerimizle her damak zevkine hitap ediyoruz. Yaklaşık 70 şubemizle 20’den fazla şehirde yılda 20 milyona yakın misafirimizi ağırlıyoruz.” ifadelerini kullanıyor.
“The One” mekanının açılış hikâyesini sorduğumuzda Aymutlu, “Grubumuz içinde müşterinin eğilimleri ve gelişen talepleri neticesinde uzun zamandır brasserie konseptinde bir restoran açma gündemi vardı. Bizim de araştırmalarımız devam ediyordu.” diyor.
Happy Group ve Yatırım Fırsatları
Happy Group olarak 2025 yılını kurumsallaşma ve büyüme odaklı bir yıl olarak gördüklerinin altını çizen Aymutlu, “2025 yılında özellikle Arap yarımadasında bizim için ciddi fırsatlar var. Şimdiden yaptığımız anlaşmalar ile bu fırsatları somut hale getirmeye çalışıyoruz. Dubai başta olmak üzere diğer bölge ülkelerinden talepler geliyor ve onları değerlendiriyoruz.” diyor.
Arap yarımadası dışında Avrupa’nın da ilgi odağı olduğunu belirten Aymutlu, “İngiltere ve Almanya başta olmak üzere gelen teklifler var. Onları da 2025 yılı içinde değerlendireceğiz.” açıklamasında bulunuyor.
Türkiye’de de şube sayısını çoğalttıklarını “10 yıl içinde 5 kıtada 125 şube ile hizmet veren global bir marka olmayı hedefliyoruz. Aynı şekilde globale hizmet veren şubelerimizde de misafirlerimizin farklı ihtiyaçları ve değişen beklentilerine uyum sağlayarak, farklı segmentte marka ve restoranlarla ilerlemeye devam edeceğiz.” diyor.
Türkiye’de yeme-içme sektörünün son yıllarda yaşanan gelişmelerle zor zamanlardan geçtiğini vurgulayan Aymutlu, “Açıkçası konu lüks restorancılık olunca işin içinde daha başka dinamikler giriyor ama yine de siz işinizi iyi yaptığınız sürece, Türkiye’de tüm kategorilerde dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir potansiyel ve alıcı kitlesi olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de lüks restoran yatırımları biraz yavaşlamış gibi görünse de kalite ve standartlar açısından hâlâ çok iyi örnekler var.” diyor.
Global yeme-içme zinciri olma hedefine yönelik farklı kitlelere hitap eden restoranların yer alması gerektiğini vurgulayan Aymutlu, “Happy Group olarak istikrarlı büyüme boyunca aslında markaları farklı hedef kitlelerine yönelik segmente ettik.” diyerek sözlerini sürdürüyor.
Sıra Dışı ve Yenilikçi Restoran Menüleri
Restoranlarda yer alan menülerin farklı kültürlerin etkisi altında olduğunu vurgulayan Hüseyin Bey, “Bizim için yemek, sadece bir lezzet deneyimi değil, aynı zamanda bir keşif ve yolculuk. Bu anlamda hem lokal hem de global mutfak akımlarını harmanlamak, müşterilerimize sıra dışı ve zengin bir deneyim sunma amacımızla örtüşüyor.” diyor ve her restoranda farklı bir mutfağa ve konsepte odaklanarak benzersiz bir kimlik oluşturduklarını dile getiriyor.
Menü çeşitliliğinin birkaç önemli avantajı olduğunun altını çizen Aymutlu, “Müşterilere her defasında yeni şeyler sunabilmek, sadık müşteri kitlesi yaratmaya yardımcı oluyor. Ayrıca global yemek trendlerini takip ederek restoranımızı her zaman yenilikçi ve taze tutabiliyoruz.” diyor ve bu durumun genç nesil müşteriler için oldukça çekici olduğunu vurguluyor.
Geleneksel Tatlara Modern Dokunuşlar
Yenilikçi tekniklerin mutfak kültürünü geliştirmenin en keyifli yollarından biri olduğunu belirten Aymutlu, “Geleneksel tatlarımız bizim kimliğimiz, ama onları modern dokunuşlarla buluşturmak hem geçmişi koruyor hem de geleceğe taşıyor. Örneğin, bildiğimiz bir Türk yemeğini farklı bir pişirme tekniğiyle sunarak hem alışılmış bir lezzeti yeni bir şekilde deneyimleme fırsatı veriyoruz hem de o yemeğe yepyeni bir değer katıyoruz.” sözlerini ekliyor.
‘The One’da ise İtalyan ağırlıklı bir mutfak yaklaşımı olduğunu vurgulayan Aymutlu, “Menümüzdeki reçeteleri yenilikçi bir bakış açısı ve teknikle sentezleyerek çalıştık, bu anlamda da dönüşüme katkı sağlayacaktır diye umuyoruz.” diyerek sözlerini tamamlıyor.