Elmacıpazarı Güllüoğlu 6. Kuşak Temsilcisi Murat Güllü, Gündem Değerlendirmeleri’nde koronavirüs salgınına ve bu krizin Gaziantep üzerinde yaratmış olduğu etkilere değindi. Gaziantep’te evinden çıkmayan ciddi bir kitle olduğunu ifade eden Güllü, “Kendimizi, ailemizi ve akrabalarımızı da düşünmemiz gerekiyor” diyor.
Elmacıpazarı Güllüoğlu Gaziantep’in imza mekânlarından biri. Lezzeti, tazeliği ve kalitesiyle kendinden ödün vermeyen marka, farkını her daim ortaya koyuyor. Bu başarının arkasındaki isimlerden biri de Murat Güllü. Başarılı isim bu süreçte insanların ihtiyacını gidermek için dışarı çıkmaya başladıklarını ve artık bir araya gelmek istediklerini söylüyor. Yıllardır hijyen konusunda gereken tüm koşulları yerine getiren bir işletme olduklarını dile getirerek, “Hijyen bizim için çok önemli. Müşterilerimize ellerinin kirlenmemesi için baklava yerken iki parmak aparatı veriyoruz. Ürünün hazırlık veya sevkiyat aşamalarına daha fazla dikkat edileceğine eminim. Dikkat edilmeyen yerlerde denetimin sıkı olması gerekiyor. Umarım denetlemeler daha sık ve daha sıkı olur bundan sonra. Zaten bizim tezgahlarımız insanların doğrudan ulaşmasını engelleyecek şekilde yapıldı. Bizde dükkanımızdan çıkınca müşteri oluyoruz ve bunlara dikkat ediyoruz” ifadelerini kullanıyor.
“İmalathaneye giren her personel sağlık standartlarına uymak zorunda”
Başarılı işletmeci, hijyene her zaman dikkat ettiklerini, koronavirüs sürecinde ise daha titiz olduklarının altını çiziyor. İnsanların bu süreçte çok hassas olduklarını, kendilerinin de bu hassasiyete saygı gösterdiklerini belirterek, “İmalathaneye giren her personel sağlık standartlarına uymak zorunda. Baklavalarımız 250 derece fırına sürülüyor ve 100 derecenin üstünde şerbet veriliyor. Bundan sonra kargoları el değmeden dükkanda paketleyeceğiz. Paketler hazırlandıktan sonra el değmeden toza veya herhangi dış etkene temas etmesi mümkün olmayacak şekilde paketlenecek. Müşteri paketin en dışındaki naylonu çıkarınca güvenli bölgeye ulaşmış olacak. Öte yandan insanlar çok fazla dışardan yememeye çalışıyor. Sokağa çıkma yasağına karşılık herkes marketlerde alışveriş yaptı ve dolapları dolu olunca evde yemek yapmaya başlandı. Ama marka olmuş işletmeler isimlerine zarar gelmemesi için bütün sağlık koşullarını yerine getiriyorlardır. İnsanlar da tanınmış yerlerden sipariş vermekten çekinmesinler” açıklamalarında bulunuyor.
“Ortak paydamız; lezzetimizi, kültürümüzü yeni nesillere aktarabilmek”
Murat Güllü, dünyanın her yerine baklava gönderdiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor: “Bazı ülkelerin prosedürleri değişiyor ve uçak seferi olmadığı için ürünlerimiz buradan İstanbul’a karayolu ile, İstanbul’dan da hava yolu kargo uçakları ile gidiyor. Hâlâ her yere sağlıklı bir şekilde gönderim sağlayabiliyoruz ama azalma olduğu bir gerçek. Çünkü bizim ürünlerimizin hediyelik statüsü de var. Düğün, dernek, sosyalleşme yerleri, cenazede bile yeniliyor ve bunlarda da yasaklarla çok ciddi azalma oldu. Bizim ailemizdeki herkesin ortak paydası; lezzetimizi, kültürümüzü yeni nesillere en iyi şekilde aktarabilmek. Babamdan, abimden ve dedemden mesleki anlamda çok şey öğrendim ve umarım yeğenlerim ve çocuklarım için ben de aynı şeyi yaparım, elimden geleni yapacağım da.”
“Gaziantep olarak gastronomi alanında öne çıkıyorsak bu herkesin emeğidir”
Güllü, “Bizim mesleğimiz baklavacılıktır” diyor herkesin uzmanlaştığı alanda ilerlemesi gerektiğinin altını çiziyor. Gaziantep’te tüm işletmelerin rekabet ortamında taviz vermeden en iyisini yapmaya çalıştıklarını belirterek, “Gaziantep olarak gastronomi alanında öne çıkıyorsak bu sadece benim değil herkesin emeğidir. Herkes Gaziantep’te en iyisini yapmaya çalıştığı için birbirimize motivasyon sağlıyoruz. Tek bir hatayı vatandaş hemen anlar. Gaziantep baklavasının önde olma sebebi ise hediyelik olarak da gidebilmesi. Örneğin kebabı kargoyla bir yere gönderemezsiniz. Öte yandan Gaziantep yemekleri aslında çok özenli ve kaliteli yemekler olduğu için bir kişinin yemeğini herkese beğendiremezsiniz çünkü herkes annesinin yemeğini tercih eder. Evet kebap ön planda ama evlerde pişen yemekler de inanılmaz. Gaziantep’te insanlar yemek için yaşıyorlar ve dolayısıyla en büyük sosyalliğimiz yemek. Arkadaşlarımızla buluşacağımız zaman ‘ne yemek yiyeceğiz’ sorusu ortaya çıkıyor” diyor.