1983 yılında küçük bir atölyede seramik üretimiyle sektöre adım atan Kar Porselen ile yolculuğuna başlayan, ülkemizin öncü porselen markalarından bir tanesi olan Bonna’yı tanıyacağız bu sayımızda. Bonna’nın doğuşunu, hedeflerini, ürün çeşitliliğini, günümüz dünyasının odak noktalarından sürdürülebilirlik konusundaki çalışmalarını Genel Müdür Erbil Aşkan’dan dinledik.
2014 yılına gelindiğinde Kar Porselen, yenilikçilikten ve zanaatkârlıktan aldığı güçle Türkiye’deki ilk HoReCa markası Bonna’yı hayata geçirdi. Bunu yaparken amacı o günün piyasasındaki sert porselen tarzında değil, “casual dining” restoranların artan trendine uygun, düşük maliyetli ve kullanımı kolay olan, evlerimizdeki gibi sıcak sofralar yaratacak porselenler geliştirmekti.
“Bonna, teknolojik altyapı, etik iş birliği modeli ve beraber büyümeye dair inancıyla geleceğe bugünden ilham vermeyi hedefleyen bir vizyonla ilerliyor”
Bonna, tüm dünyayı giderek etkisi altına alan yapay zekâ teknolojisinin pek çok sektörde kullanıldığını görüyor ve bu ileri teknolojinin porselen sektöründe büyük avantajlar yaratacağına inanıyor. Bu inançla yapay zekâ alanındaki çalışmalarına hız kazandıran marka, tasarımcısı Ahmet Osman Peker ile yapay zekâ destekli tasarımın nasıl ürünleştirilebileceği sorusuna odaklanıyor. Bonna Genel Müdürü Erbil Aşkan, projenin devamını şöyle anlatıyor: ”İlk olarak bizim için yeni olan yapay zekâ (AI) teknolojisini deneyimleyerek ve öğrenerek işe başladık. Tüm bu süreç bizi Futura koleksiyonuna ulaştırdı. Futura, ülkemizde porselen sektöründe AI teknolojisi kullanılması bakımından bir ilk. Bu yüzden bizim için çok kıymetli. Bugüne kadar German Design Awards, Loop Desing Awards, DNA Paris Design Awards, IDA Design Awards, Design Intelligent Award, A’Design Award gibi yarışmalardan ödüllerle döndük. Aldığımız her ödül ile ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimizi görüyoruz ve çok daha motive bir şekilde, çok daha iyisini yapmak için çalışıyoruz.”
“Üretimin içinde oluşmuş her türlü şeyi tekrar üretime kazandırarak kullanmak & üretimi gerçekleştirirken ortaya çıkan atık suları ve malzemeyi biriktirip tekrar değerlendirmek”
Bonna, kurulduğu günden bu yana kendini gelecek nesillerin de ihtiyaçlarını düşünerek bugünün ihtiyaçlarını karşılamaya adamış bir marka. Yenilikçi tasarımları ve yüksek ürün kalitesinin yanı sıra çevreye ve topluma karşı sorumlu bir kuruluş olma misyonuyla sürdürülebilir üretim anlayışını marka kimliğinin merkezine koyuyor. Bu kapsamda kendi içinde iki tip geri dönüşüm stratejisi bulunuyor. Biri üretimin içinde oluşmuş her türlü şeyi tekrar üretime kazandırarak kullanmak, diğeri üretimi gerçekleştirirken ortaya çıkan atık suları ve malzemeyi biriktirip tekrar değerlendirmek.
Bu kapsamda Bonna, dünyadaki karbon ayak izini azaltarak daha sürdürülebilir bir üretime geçme hedefiyle Prints koleksiyonunu hayata geçirdi. Prints’in her bir parçası, yaşamı tehdit altında olan Alageyik, Turna, Su Aygırı, Siyah Gergedan, Mavi Balina türlerinin hem doğada hem zihnimizde bıraktığı izleri taşıyor.
Bonna, “Sürdürülebilir Dünya Sürdürülebilir Bonna” hedefi ile çıktığı bu yolda Prints gibi, aynı üretim teknikleriyle üretilmiş 2 yeni koleksiyonunu daha 2022 yılında hayata geçirdi. Sürdürülebilir ve geri dönüştürülebilir malzemelerin %87’sinden ürettiği koleksiyonlar Prints, Ground ve Cras ile bugüne kadar 120.000 parça üretimi sıfır artıkla yaptı. Ayrıca atıktan ürettiği tabaklar ile her yıl 3 futbol sahası büyüklüğündeki alanın kirlenmemesini sağlarken 7 futbol sahası büyüklüğündeki doğal kaynaktan tasarruf ediyor.
“Sürdürülebilirlik adına yapmış olduğumuz tüm bu çalışmaların dışında 2023 yılındaki hedeflerimiz arasında enerjide ve çevresel tasarımda liderlik anlamına gelen çevre dostu bina sertifikasyon sistemi olan LEED Gold Sertifika’sını almak bulunuyor. Enerji ve malzeme tüketiminde yüzde 5 iyileşme hedefliyoruz.” diyor Erbil Aşkan.
Bonna, sürdürülebilirlik konusundaki hassasiyeti, yenilikçi, kaliteli ve göz dolduran tasarımlarıyla şeflerin ve ömürlük sofraların baş tacı olmaya devam ediyor.