The House Cafe, ilk olarak Teşvikiye’de 60’ların eski bir apartman dairesinde kuruluyor. Bugün ikisi Bakü’de olmak üzere toplamda 14 şube ile Türkiye’nin en prestijli brasserie markalarından biri olan The House Cafe’yi Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü Canan Özdemir’den dinledik.
2002 yılında hayata geçirilen The House Cafe, kısa sürede İstanbul’un müdavim mekânlarından biri oluyor. Eskiciden alınan dekorasyon objeler, zanaatkarların elinden çıkan el işi mobilyalar ve bugün hâlâ Atiye Sokak’taki ilk şubede yerini koruyan ikonik büyük ahşap masa… Her biri markayla özdeşleşen parçalar.
2012’de “Yılın Kadın Girişimci” ödülü Canan Özdemir’e
Özdemir, İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat bölümünden mezun oluyor. Sonrasında Ernest & Young Türkiye Ofisi’nde “finansal denetçi” olarak 5 yıl çalışan başarılı girişimci, ardından çalışma hayatına kısa bir ara verip, London School of Academics’de pazarlama ve satış sertifika programına katılıyor. Bugün The House Cafe’lerde yönetici ortaklığının yanı sıra Genel Müdürlük görevini de yürüten Canan Özdemir aynı zamanda 2014 yılından bu yana Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Kadın Girişimci İcra Kurulu üyesi. Başarılı isim 2012’de “Economist Dergisi” tarafından “Yılın Kadın Girişimcisi” seçilirken, 2018 yılında ise Şangay’da düzenlenen törende ‘Uluslararası Kadın Girişimciler Ödülü’nün de sahibi oluyor.
“The House Cafe’de rahatlık ve konfor ön planda”
The House Cafe, ikinci şubesi Ortaköy ile beraber bugüne kadar tüm The House Cafe’lerde mimari konsept ve tasarımı Autoban Mimarlık ile çalışıyor. Her şubede farklı tasarımlar üzerinde çalıştıklarını belirten Canan Özdemir, “Lokasyona, binanın ya da yapının kendi doğasına uygun değişiklikler yapıyoruz. İlk şubemizdeki ruhu devam ettiren parçalara mutlaka yer veriyoruz, Konseptimizin ana unsurları olan rahatlık, konfor, sıcaklık, yenilik ve dinamizm her zaman ön planda oluyor” ifadelerini kullanıyor.
The House Cafe’nin vazgeçilmezleri…
The House Cafe’nin menüsünde açıldığı günden bu yana hiç değişmeyen ve hâlâ çok tercih edilen lezzetler var. Kadayıfa sarılı tavuk şinitzel ve yanında kabuklu&sarımsaklı patates püresi, yaklaşık 18 yıldır menünün vazgeçilmezi. Kinoalı sebze salatası, bonfile salata, The House pizza ve mücver de yine klasikleşmiş lezzetlerden. Yeni sezonda hamburger menüsünü çeşitlendirdiklerini ifade eden Özdemir, “Bol tereyağlı burger ekmeklerimiz merkez mutfağımızda yer alan pastanemizde yapılıyor. The House burger’de ise Mersin bezde tulum peyniri kullandık, yine yeni menü ile cheese ve çıtır tavuk burger çok beğenilenler arasına girdi. Bunun yanında et & tavuk külbastı, sucuklu bazlama tost, The House kahvaltı tabağı, baharatlı ızgara somon ve The House puding menümüzde öne çıkan lezzetlerden” açıklamalarında bulunuyor.
“Rotamızı Avrupa’ya çevireceğiz”
The House Cafe, farklılığı lezzet kalitesine, tazeye ve doğala odaklanarak yakalıyor. Misafirlerin damak tadına hitap etmeyi amaçladıklarını da belirten Canan Özdemir sözlerini şöyle sonlandırıyor: “Kendisiyle sürekli yarışan bir mekânız. The House Cafe’ler benim ayrılmaz bir parçam. Öte yandan yakında İstanbul Havalimanı ve Bursa’da yeni şubelerimiz hayata geçecek. Sonrasında ise rotamızı Avrupa’ya çevireceğiz. Virüs salgınından ise ülke olarak güçlenerek çıkacağımıza inanıyorum.”