Banu Özden’in Kaleminden: Sosyal Medyada Hızla Değişen Yemek Trendleri

Sosyal medya platformları aracılığıyla turistler, benzersiz yemeklerin ve yenilikçi sunumların fotoğraflarını paylaşarak bazı restoranların ve yemeklerin viral cazibe merkezlerine dönüşmesine neden olmaktadır.

İçinde bulunduğumuz dijital çağda, sosyal medya, yemek yeme, pişirme ve yiyecek algılarımızı şekillendirmede baskın bir güç haline gelmiştir. Instagram, Tik Tok ve Pinterest gibi platformlar, yemek kültürünü kökten değiştirerek gastronomi trendlerini bir gecede “viral” hale getirebilmektedir. Avokado tostundan, dalgona kahvesine, tek bir salatalıktan yapılan salatadan, “dumpling” (mantı) salatasının meteorik popülerliğine kadar bu trendler, hızla değişen yemek içeriklerinin küreselde nasıl ilgi çekebileceğini göstermektedir. Bu trendler yaratıcılığı ve yeniliği ön plana çıkarırken, yemek alışkanlıklarımızın ve genel mutfak kültürümüz üzerinde de önemli etkiler de yarattığını düşünmekteyim. Sosyal medyanın görselliği, yiyecekleri sergilemek için mükemmel bir ortam sunmaktadır. “Gözle yemek” ifadesinin, görsel olarak çekici yemeklerin beslenme alışkanlıklarımızı nasıl yönlendirdiğini açıklayan yeni bir anlam kazandırdığını da ifade etmek mümkün. Görsel estetiğin hakim olduğu bir dönemde, yemek sunumunun lezzet veya beslenme değerinin önüne geçtiği sıklıkla görülmektedir. Kömürlü dondurma veya suşi donutlarının cazibesi büyük ölçüde görünümlerine dayanıyor. Bu durum bazen geleneksel veya besleyici yemeklerin yerini alan, fotojenik yemeklere olan ilgiyi de arttırıyor. Bununla birlikte, sosyal medya trendlerinin aslında mutfak ufkumuzu genişlettiğini de söylemek mümkün. Farklı kültürlerden tarifler ve malzemeler, bu trendler sayesinde çok geniş kitlelere ulaşabiliyor. Bu küresel erişim, kültürel alışverişi teşvik ederek gastronomi deneyimlerini zenginleştiriyor. Sosyal medya yemek trendlerinin beraberinde getirdiği bazı avantajların da olduğunu söylemek yanlış olmaz. Bunlardan biri, çevrimiçi topluluklar oluşturma potansiyelidir. Aynı yemek alışkanlıklarına sahip insanlar bir platformda buluşarak birbirlerine destek olabiliyor ya da bilgi alışverişlerinde bulunabiliyorlar. Önceleri sadece profesyonel aşçılara mahsus olan teknikler artık amatörler tarafından da denenebilir hale gelmektedir, dolayısı ile bu durum geniş bir kitleyi yiyeceklerle anlamlı bir şekilde etkileşime girmeye teşvik etmektedir.

Sosyal medya trendleri zaman zaman daha sağlıklı yeme alışkanlıklarına da vurgu yapmaktadır. Özellikle günümüzde yine trend olan yemek yeme şekillerinden veganlık, bitki dostu yiyeceklerin aslında ne kadar besleyici aynı zamanda da lezzetli olabileceğini göstermektedir. Ancak genel olarak bakılacak olunursa bu trendlerin bu denli hızlı yayılmaları bazen geleneksel yemeklerin basitleştirilmesine veya kültürel sahiplenmeye de yol açabiliyor. Örneğin geleneksel lezzetlerin sosyal medya çekiciliğine kapılarak yanlış temsil edildiği çok sıklıkla görülebiliyor. Derin köklere sahip bir yemek, modern bir dokunuş uğruna özünden uzaklaşabiliyor, daha da kötüsü, bu modern dokunuşlu versiyonu zamanla orijinal reçeteyi de unutturabiliyor. Sosyal medya mecralarında yemeğin haliyle estetik görüntüsüne verilen önem, lezzet, kalite ve beslenme değerini gölgede bırakmaktadır. Dolayısı ile görsel olarak çarpıcı yemeklere duyulan takıntı, insanların yemeğin görselliğini içeriğinin önüne koymasına neden olmaktadır. Ayrıca sosyal medyada yemeklerin cilalanmış ve düzenlenmiş sunumu, ev aşçıları için gerçekçi olmayan beklentiler oluşturabilir. Bu durum, sonuçlar mükemmel görüntülerle uyuşmadığında hayal kırıklığına veya yetersizlik hissine yol açabilmektedir. Ama bence en büyük sorun bu ortaya çıkan trendlerin çok hızlı bir şekilde tüketilmesi ve birini daha henüz hazmedememişken yerini bir diğer trende bırakmasıdır. Başka bir deyişle sosyal medyanın en büyük sorunlarından birisi kalıcı olan hiçbir şeye imza atmıyor olmasıdır. Çok emek ve zaman harcanarak, yaratıcılık gerektiren, çoğu zaman sıra dışı olarak da nitelendirilebilen yeni bir buluşun çok kısa sürede yok olmasına sebep olmaktadır.

Sonuç olarak sosyal medyanın hızla değişen yemek trendleri, platformların gastronomi kültürünü şekillendirme gücünün bir göstergesidir. Bu trendler, yaratıcılığı teşvik ederken ve dünya mutfaklarını öne çıkarırken, israf, kültürel sahiplenme ve geleneksel lezzetlerin yozlaşması gibi zorlukları da beraberinde getiriyor. Sosyal medya trendlerinin hızla değişmesi sanırım çözülebilecek bir problem değil hatta günümüz standartlarında problem bile sayılmayabilir, ancak en azından trendlerin mutfak bütünlüğünü koruyacak, gelenekseli unutturmayacak şekilde oluşturulmasını sağlamanın bile büyük bir faydası dokunacağı kanısındayım.

Sosyal Medya'da Paylaşın