Göztepe’de ilk mağazasını 1980 yılında açan Hikmet Kantarcı ve üç kardeşi, tadını damakta bırakan, bir gelenin bir daha geldiği ve müdavimi olduğu tatlıları Manolya Pastanesi’nde misafirlerine sunmaya başlıyor. 44 yıldır lezzet kalitesini koruyan işletmenin sahibi Serdar Kantarcı’yla Manolya’nın yıllara meydan okuyan duruşunu konuşuyoruz.
Hikmet Kantarcı ve üç kardeşi tarafından kurulan Manolya Pastanesi, 44 yıldır kalitesini bozmadan var olmaya, müşterilerini ağırlamaya devam ediyor. Müdavimlerine her gün bir yenisi eklenen ve halihazırda İstanbul’da 14 şubesi bulunan bu zincirleşmiş pastanenin sahibi Serdar Kantarcı’ya öncelikle 40 küsur yılı aşan bu kalitenin istikrarını nasıl koruduklarını sorunca, şöyle yanıtlıyor: “Biz hiçbir zaman mesleğimizde mış gibi yapmadık, ne gerekiyorsa ya da gerektiriyorsa onu yaptık. Çünkü bizim işimiz gıda olduğu için, en önemlisi insana hizmet olduğundan kullandığımız ürünlerimizde gerek hammadde olsun gerek kullandığımız ürün olsun en iyisini seçtik.”
Sözlerinin devamında ise reçetelere sadık kalarak hareket ettiklerini söyleyen Serdar Bey, Manolya Pastaneleri’nin bugünlere gelmesinin ardında “Daha iyisini nasıl yapabiliriz?” düşünesi olduğunu da söylüyor.
“Lakin biz yüzde yüz teknoloji ile yol almıyoruz çünkü…”
Manolya lezzetlerinin Ar-Ge sürecinde teknolojinin nimetlerden yararlandıklarını söylüyor Serdar Bey, “Şu anki dünya geneline baktığımızda teknolojiyi göz ardı etmek neredeyse imkansız. Çünkü daha az insan gücüne dayanması, zamandan tasarruf etmesi gibi nedenlerle bizim sektöre girmiştir. Lakin biz yüzde yüz teknoloji ile yol almıyoruz çünkü işimiz gıda, işimiz insan. Yapaylıktan yana değil de daha ulaşılabilir, daha geleneksel bir reçeteyle öncelik verip teknolojiyi harmanlıyoruz” diyor.
Teknoloji konusunu dünyadaki ve Türkiye’deki trendler konusunda konuşmaya devam ediyoruz. Kantarcı, bu gelişimin pastacılık dünyasına daha hızlı bir ivme kazandırdığını söylerken Türkiye’nin coğrafi açıdan zengin olması ve gastronominin gelişmesine ve ilerlemesine zemin hazırladığından bahsediyor: “Özellikle tasarım pasta konusu dipsiz bir kuyu tabiri caizse. Tamamen hayal dünyasıyla gerçeğe dönüşen, muhteşem ötesi bir lezzet ve görüntü. Bu konuda iddialı olduğumuzu da ülke olarak düşünüyorum.”
Kantarcı ile konuşmamızda kendisi sürekli insanı ve gıdayı baz alarak çalıştıklarını, geliştiklerini ve kalitelerini koruduklarının altını çiziyor. Kullanılan ürünlerde de insan sağlığına önem veren ve çevreye duyarlı olanları tercih ettiklerini ifade ediyor.
Peki ya diğer şehirler?
Sadece İstanbul’da 14 şubesi olan Manolya Pastaneleri’nin İstanbul dışında şubeleşme planları olup olmadığını sorduğumuzda, Serdar Bey söyleşimizin başına atıfta bulunarak anlatıyor: “Dediğim gibi, özüne sadık kalmak, malzemeden çalmamak, en iyisini yapabilmek adına biz hiçbir zaman franchise sistemine girmedik. Bu yüzden şehir dışında şu an bir şubemiz yok. İleriye yönelik mevcudu en iyi ve en güzel şekilde korumak öncelikli hedeflerimiz içerisinde.”