TEOFARM; asırlardır aynı topraklarda tarımla uğraşan ailenin, tarımda katma değer yaratmak için iş modeline yenilik getirmek amacı ile 2014 yılında Antakya’da kuruluyor. 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerden ciddi şekilde etkilenen Antakya’da bulunan TEOFARM’ın kurucularından Elif Ovalı ile deprem sonrası yaşanan durumu konuştuk. Ovalı, “Depremden dolayı tarım alanlarında çok fazla değişen bir şey olmadı, en büyük yıkım şehir merkezlerinde ve tedarik zincirinde oldu” diyor. İnsanların yerleşim yerlerini bırakıp gitmelerine de değinen Ovalı, gidenlerin daha güçlü olarak geri döneceklerini belirtirken Atatürk’ün sözüne ithafen, “Hatay bizim şahsi meselemiz” ifadesini kullanıyor.
Kahramanmaraş merkezli gerçekleşen iki deprem, 11 ilde hissedildi. Birçok binanın yıkılması, ağır hasar alması ve 44 bini aşan can kaybı 11 bölge ile tüm Türkiye’yi etkiledi. Geçtiğimiz günlerde Hatay’ın gastronomi dalında önemli mekanlarından olan Hatay Sultan Sofrası’nın işletmecisi Mehmet Metin Tansal ile hem şehrin hem Hatay Sultan Sofrası’nın durumunu konuşmuştuk. Bugün de TEOFARM’ın kurucusu Elif Ovalı ile tarım alanlarının son durumunu ve neler yapılabileceğini istişare ettik.
“Depremden etkilenen bölge, tarım arazilerinin önemli bir kısmını barındırıyor. Depremin vurduğu 10 ilde Hatay 2,4 milyon dekarla önemli bir paya sahip. Tarım alanlarında değişen çok fazla bir şey olmadı” diyor Elif Ovalı. Şu anda ekilen arazilerin hasat ve ürüne dönüştürülmesi için bakımın sürekliliğine ihtiyacı olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Tedarik zinciri kırıldığı için, insanların yaşamasına olanak verecek ortam olmadığı için şehirden göç başladı, elektrik yok, su yok. Ekim alanlarının hızlı bir şekilde kontrol altına alınması gerekiyor”. Tarım arazilerinde çalışacak insanların da güvenli barınma ihtiyaçları için göç ettiklerinden bahseden Ovalı, bu durumun ileriye dönük tehlike oluşturduğunu belirtiyor: “Yarın bir gün hasat olduğunda etrafımızda kimleri bulacağız? Kimler çalışacak durumda olacak? Bunların hepsi çok önemli sorular, çok önemli konular. Bunlar büyük tehlike önümüzde. Ama baktığınız zaman, buğday yeşermeye devam ediyor, enginar filizleniyor. Tarımsal yapıda bir şey yok, yeter ki biz onu sürdürülebilir hâle getirelim.”
“Şu an Antakya’da para geçmiyor”
Toparlanmak için kalkınmanın kırsaldan başlaması gerektiğini dile getiren Ovalı, “Kırsalın kalkınması lazım, tarımsal alanla ilgili stratejik bir plan lazım” diyor. İnsanların kırsalda kalabilmesi için sosyal imkanların, barınma ihtiyaçlarının karşılanması, tarımda çalışabilecek insanları orada tutabilecek birtakım ödünlerin/teşviklerin sağlanması gerektiğine değinen Elif Ovalı, bu hasatların yapılabilmesi için acil olarak aksiyon alınması gerektiğini belirtiyor.
“Şu an Antakya’da para geçmiyor. Parayla alınabilecek hiçbir şey yok. En yakın Reyhanlı’da, Yayladağı’nda bazı marketler açık ya da yardımlar için insanlar kuyruklarda. Tedarik zinciri olmadığı için satın alınabilecek bir şey yok, onu getirebilecek ulaşım zinciri yok. Hatay’da hâlâ bir sistem yok” sözleriyle durumun vahametine değiniyor. Elif Ovalı, ayrıca insanların gelecek kaygısıyla göç ettiklerinin altını çiziyor: “Gitmek zorunda olan gidiyor. Ama kırsalda insanların buraya tutunması için, tarladaki ürünü artırabilmek, oradaki üretime devam edebilmek için kırsalda kesinlikle hızlı bir şekilde yapılanmak gerekiyor”
İleriye yönelik fikirlerini de paylaşan Ovalı, bunları şöyle sıralıyor: “Geçici konut da olsa geçici bir yaşam merkezi de olsa kırsalın cazip hâle getirilmesi gerekiyor. Örneğin kendi kendine yeten köy modelleri yapılmalı. Aslında Türkiye’de önemli problem bu bence. Bütün yatırımlar büyükşehirlere, metropollere yapıldığı için büyükşehirler artık bu yükü taşıyamıyor. Şu anda tarımsal alanda kırsalı biraz daha bilinçli olarak yapılandırmamız gerekiyor”
“Tarım alanlarının korunarak yükselmesi lazım”
TEOFARM, Türkiye’nin en büyük karakılçık buğday üreticisi. Depremle beraber tohumların son durumunu da paylaşan Ovalı, “Doğa şartlarına uyumlu bir buğday. Binlerce yıldır varlığını sürdürdüğü için depremler görmüş, iklim krizleri görmüş. Genetik yapı olarak binlerce yıldır ayakta olduğu için bu buğday, çok fazla iklim şartlarından etkilenmiyor, yeni nesil buğdaylara göre çok dirençli. Biz buğday ekimimizi kasım ayında yapmıştık. Şu anda buğdaylar filiz verdi, büyüyorlar. İklim şartlarına göre mayıs-haziran gibi hasat yapacağız” diyor.
Hatay’ın geleceğinin turizm ve tarımla yükseleceği düşüncesinde olduğunu söyleyen Ovalı, “Tarımsal sanayinin, tarımsal yatırımların buraya gelmesi lazım. Tarım alanlarının korunarak yükselmesi lazım” diyor ve bu alanların inşaatlarla çevrilmemesi gerektiğini önemle vurguluyor: “Bugün birçok tarım alanını inşaata açarlarsa, çok daha büyük bir hata olur. Bu alanları kaybetmememiz lazım. Tam tersi, buralarda tarım güçlendirilerek insanların topraklarına sahip çıkmaları teşvik edilmelidir. Özellikle de bu alanda tarıma dayalı bir sanayi oluşturmak lazım. Üretim olduğu zaman, insan da gelir, istihdam da gelir, nitelikli işgücü de gelir”
“Köklü olmak istiyorsan kanatlarını kıracaksın, kanatlanmak istiyorsan köklerinden kurtulacaksın”
Hatay’ın güçlü bir tarımsal geçmişe sahip olduğunu söyleyen Ovalı, kadim şehir Antakya’nın da tarih ve kültür açısından olduğu gibi turizm ve gastronomi alanlarında da çok önemli bir yerde olduğunu belirtiyor: “Sofraya oturduğunuz zaman geçmişteki bütün medeniyetleri takip edebiliyorsunuz. Hititlerden kalma yemeklerimiz var ve bunlar insanların hafızalarında. Gastronomi dediğiniz zaman belki bir kırsal turizmle ve tarımsal sanayi, kırsal turizm, din turizmi gibi birçok değerli mihenk taşlarıyla bu şehir müthiş bir devrim, müthiş bir yeniden doğuş yaratabilir. Gerçekten şu an dibe çöktü. O dibe çöktüğü noktada yeniden sıçrayabilir” diyerek umudunu kaybetmediğini söylüyor. “Yeter ki doğru bir stratejik plan olsun. Hatay’ın kültürünü, değerlerini koruyarak yeniden yapılanması sağlansın’’
Hiçbir yere gitmeyeceklerini vurgulayan Elif Ovalı, “Yüzlerce yıldır burada yaşayan, buranın kültürüyle harmanlanmış bir toplum tekrar kendini inşa edecek. Yeniden doğacağız, hiçbir yere gitmiyoruz. İnsanlar vazgeçtiğinde gerçekten kaybetmiş oluyoruz. Bu giden canlar, büyük kayıplar; büyük ihmallerin sonucu. Bugün birliği oluşturup dayanışarak, tamir etme zamanı. Bunu ileride konuşacağız; ne, nerede, nasıl yanlış yapıldı? Yıllarca dünya konuşacak”
“Köklü olmak istiyorsan kanatlarını kıracaksın, kanatlanmak istiyorsan köklerinden kurtulacaksın. Yüzlerce yıldır aynı topraklarda tarımla uğraşan aileler olarak biz kanatlarımızı kıralı çok zaman oldu. Köklerimiz sağlam; tekrar yeşereceğiz, buradayız. Ulu Önderimiz Atatürk’ün dediği gibi, Hatay bizim şahsi meselemiz. İnsanlar gittiler, gitmek zorunda kaldılar. Çocukları için, yaşlıları için, sağlık hizmetleri için gittiler. Gitmenin kalmaktan daha zor olduğunu bilerek gittiler. Antakya’da üreten vizyonu ile bu şehrin tekrar kurulumunda önemli görevler üstlenecek birçok Antakyalı görevinin, işinin başında. Gidenler de geri gelecek, daha güçlü gelecekler ve yeniden yapılanacağız’’ diyerek sözlerini noktalıyor.