Le Cordon Bleu İstanbul 10. yılını Türk mutfağı eğitimi ile taçlandırıyor

Türkiye’de 10. yılını dolduran Le Cordon Bleu İstanbul, Türk yemek kültürünü dünya mutfaklarına taşıyacak profesyoneller yetiştirecek.

Aşçılığın “şövalye nişanı” olarak da anılan dünyanın en prestijli mutfak sanatları okulu Le Cordon Bleu’nün Özyeğin Üniversitesi iş birliğinde Türkiye’de eğitim veren kurumu Le Cordon Bleu İstanbul’un yeni eğitim programı ‘“Türk Mutfağı Programı” 22 Kasım Pazartesi günü Swissôtel the Bosphorus İstanbul’da gerçekleşen lansman ile tanıtıldı.

Le Cordon Bleu öğrencilerinin hazırladığı özel Türk Mutfağı menüsünün de sunulduğu etkinliğe gastronomi dünyasından birçok davetli katıldı. Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne Ertan Tüysüzoğlu, Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şefi Erich Ruppen, Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge Samancı, Accor Grubu Operasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Swissôtel The Bosphorus İstanbul Genel Müdürü Uğur Talayhan ve Türk Gastronomi dünyasının duayen ismi Mutfak Dostları Derneği Onursal Başkanı, Gazeteci ve Yazar Ahmet Örs konuşmaları ile yer aldı.

Le Cordon Bleu İstanbul, Türkiye’deki 10. yılını taçlandırdığı bu program ile zengin ürün içeriği, köklü geçmişi, derin kültürüyle yüzyıllardır korunmuş reçetelere sahip olan Türk mutfağının uluslararası ölçekte tanıtılmasını ve Türk gastronomisini geleceğe taşıyacak şef adaylarını mezun etmeyi hedefliyor.

Le Cordon Bleu 10. Yılında Türk Mutfağına Dokunuyor

Le Cordon Bleu Türkiye Direktörü Defne Ertan Tüysüzoğlu yaptığı konuşmada, Le Cordon Bleu’nün 10 yıldır Türkiye’de verdiği mutfak eğitimlerinde eksiksiz bir seviyeye geldiklerini belirtti. Mükemmeli yakalama fikriyle yola çıkarak şimdi de Türk mutfağına dokunmak istediklerini söyleyen Ertan Tüysüzoğlu, sözlerine şöyle devam etti: “Uzun süredir farklı meclislerde gastronominin, gastro ekonominin, gastronomi turizminin önemini konuşuyoruz. Bununla birlikte Türk mutfağının çok kıymetli bir kültürel değer yaratmasının yanı sıra önemli bir ekonomik katma değer olduğunu biliyoruz. Fransa, İtalya, Kore ve son yıllarda önemli bir atak yapan İspanya, ülke mutfaklarının ve yerel ürünlerin önemini anlayan, bu alanlarda devlet politikalarıyla gastronomik gelişime kaynak yaratan ülkeler oldu. Köklü Türk mutfağının teknik ve reçetelerinin metodolojik bir yaklaşımla standartlaştırılamadığı için nesilden nesle kaybolmaya başladığını veya yanlış aktarılabildiğini gözlemliyoruz. Dünyanın sağlık beslenmeye olan ilgisiyle Akdeniz mutfağının öne çıkması, Orta Doğu mutfaklarının yayılması, bu üzerinde yaşadığımız coğrafya mutfağının ne kadar kıymetli ve önemli olduğunu gösteriyor. Biz Türkler çok kıymetli bir hazineye sahip olduğumuzu unutuyor, bunun başkaları tarafından biraz da değiştirilerek dünyaya sunulmasına seyirci kalıyoruz. Bugüne dek 1.500’ü aşkın diploma veren Le Cordon Bleu’nün uluslararası mutfaklarda verdiği eğitim; Türkiye’de yeni bir standart oluşturulmasında önemli bir pozitif etki yarattı. Uzun bir süredir eğitimlerimize Türk mutfağı programını da katma planlarımız vardı. Türk mutfağı, köklü geçmişi ile derin bir kültüre sahip. Yurtdışında daha doğru tanıtılabileceğine inanıyoruz. Bu nedenle Le Cordon Bleu Türkiye olarak 10. yılımızı kutlarken, Türk Mutfağı Eğitimini uluslararası eğitim disiplinine sahip bir modelde, standartlara bağlı kalarak öğretmek üzere yola çıktık. Türk mutfağının tanınabilmesi için önemli koşullardan biri de iyi bir eğitim altyapısı. Başarısı dünyada kanıtlanmış Le Cordon Bleu’nün 126 yıllık eğitim tecrübesini, eğitim modellerini kullanarak Türk mutfağını öğretmeyi, Türk yemek kültürünü dünya mutfaklarına taşıyacak genç şefler yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Hep birlikte Türk gastronomisinde yeni bir sayfa açacağımıza inanıyoruz.”

Erich Ruppen: “Bu program doğru malzemelerin önemini anlamaya katkıda bulunacak ve Türk ürünlerini dünyaya tanıtmaya yardımcı olacaktır”

Le Cordon Bleu Yönetici Eğitmen Şefi Erich Ruppen yaptığı konuşmada Türk mutfağının popülerliği dünyanın her yerinde yükselişte olduğunu ancak seyahatleri sırasında bu restoranların çoğunda kalite ve özgünlük eksik olduğunu gözlemlediğini söyledi. Ruppen sözlerine şöyle devam etti: “Bu sebeple programımız aynı zamanda yurtdışında bir Türk restoranı açmak veya devralmak isteyenleri de hedefliyor. Program, inanılmaz bir yiyecek çeşitliliği ile teknik ve gelenekleri öğrenme, en önemlisi de yerel ve orijinal ürünlerle çalışma fırsatı tanıyor. Türkiye’ye gelip bir restoranda çalışarak belirli sayıda reçete öğrenmektense, Türk Mutfağının her yönünü tek bir kaynaktan öğrenip diploma alma şansı sağlıyor. İlk seviyede öğrenciler geleneksel Türk Mutfağı tekniklerini kapsamlı bir eğitimle öğrenecek, ikinci seviyede ise Türk reçetelerine daha modern bir yaklaşım ile bakacaklar. Yabancı öğrencilere hitap edebilmek için programın çift dilli olması önem taşıyor. Eğer reçeteniz var ama ana malzemelerin çoğunu muadillerle değiştirmeniz gerekiyorsa, tadı olması gerektiği gibi olmayacaktır. Bu program doğru malzemelerin önemini anlamaya katkıda bulunacak ve Türk ürünlerini dünyaya tanıtmaya yardımcı olacaktır. Türk Mutfağı programı yeni başlayanların yanı sıra, Türk mutfağındaki beceri ve özgüvenlerini geliştirmek isteyen profesyonellere de yöneliktir. Program sırasında öğrenciler geniş bir ürün yelpazesi tanıyacak, her ürünün çeşitleri ve gastronomi alanındaki işlevleri ile ilgili uzman bilgiler öğrenecektir.”

Doçent Dr. Özge Samancı: “Türk Mutfağının Uluslararası Platformda Bilinir Hale Gelmesi İçin Atılan Önemli Bir Adım”

Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölüm Başkanı Doçent Dr. Özge Samancı, yaptığı konuşmada, “Özyeğin Üniversitesi çatısı altında oluşturulmuş olan Le Cordon Bleu Türk Mutfağı Programının zengin ve çok katmanlı köklü bir kültürel mirasa sahip Türk mutfağının uluslararası alanda tanıtılmasında önemli bir rolü olacağına inanıyor ve bu durumu çok kıymetli buluyorum. Bu programın hayata geçmesi, Türk mutfağındaki hem geleneksel hem de yörelere özgü mutfak tekniklerinin gastronomi dünyasında, Le Cordon Bleu aracılığıyla uluslararası platformda bilinir hale gelmesi için atılan önemli bir adım” diyerek, Le Cordon Bleu Türk Mutfağı eğitim programının Özyeğin Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümünün yürüttüğü “Türk Mutfağı” alanındaki bilimsel araştırmalar ve çalışmalar için önemli bir etkileşim alanı oluşturduğuna da dikkat çekti.

Uğur Talayhan: “Türk Mutfağı Eğitim Programı Türk mutfağı için çok büyük bir kazançtır”

Accor Grubu Operasyonlardan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Swissôtel The Bosphorus İstanbul Genel Müdürü Uğur Talayhan da lansmanda bir konuşma yaptı. Uğur Talayhan, sektörde geçirdiği otuz beş senenin çoğunluğunu mutfakta, dünyanın üç kıtasında yaşamış ve görev yapmış eski bir Executive Chef olarak geçirdiğini belirtti. Talayhan, sözlerine şöyle devam etti: “Asya, Avrupa, Akdeniz ve Orta Doğu bölgelerinin karışımı olan Roma, Bizans, Osmanlı İmparatorluğundan günümüze kalan tariflerin korunması ve şimdi de dünyanın en prestijli ve bilinen mutfak sanatları okulu olan Le Cordon Bleu’de öğrencilerle paylaşılması, Türk mutfağı için çok büyük bir kazançtır. En temelden başlayan ve yöresel özellikleri de koruyarak hazırlanan bu prestijli eğitimin öğrencilere büyük değer katacağına eminim. Projeyle birlikte UNESCO tarafından tanınan Antep ve Hatay mutfaklarının yanı sıra, diğer değerli yöresel tatlarımızın da dünya çapında tanınmaya başlayacağına eminiz. Swissôtel The Bosphorus Istanbul, Özyeğin Üniversitesi ve Le Cordon Bleu iş birliğindeki bu programın, Accor grubu olarak da destekçisi olmaktan gurur duyuyoruz.”

Ahmet Örs: “Le Cordon Bleu, Türk Mutfağının Fine Dining Şeflerini Yetiştirecek”

Türk gastronomi dünyasının duayen ismi, Mutfak Dostları Derneği Onursal Başkanı, Gazeteci ve Yazar Ahmet Örs ise, “Türk Mutfağı Programı”na dair şu değerlendirmelerde bulundu: “Le Cordon Bleu’nün Türk mutfağına dair program başlatacağını duyunca doğrusu heyecanlandım. Bizde gastronomi eğitimi dendiği zaman gastronominin ilk okulu, yani basit teknikleri öğretme ve mutfağa eleman yetiştirme anlaşılıyordu. Elbette bunun üstünde olanlar da var ama Le Cordon Bleu’nün eğitimde farklı bir misyonu bulunuyor. Le Cordon Bleu, fine dining için şefler yetiştirir. Yurt dışındaki şefler, Türk mutfağını esnaf lokantası açmak için öğrenmeye değil, kendilerine neyin faydalı olacağını öğrenip, onu kendi yorumlarıyla yemeklerine yansıtmayı öğrenmek için buraya gelmek isteyecek. Malzeme, teknikler, aynı malzemenin çeşitli tekniklerle ne hale gelebildiğini ortaya koyabilme gibi konular çerçevesinde bu işe çok farklı bir bakış açısıyla gireceksiniz. Bir şef, klasik bir yemeği daha iyi yapmak değil, o malzemenin ruhuna girmek ister. Bunu sizler vereceksiniz. Le Cordon Bleu, bunu Fransız mutfağında yapıyor. Eğitimi bunun üzerine kurulu… Kademe kademe en üst seviyeye kadar bu eğitimi veriyor. Dileğim, tabi ki hemen olmayacak ama en kısa zamanda malzemelerin özelliklerini tespiti, tekniklerin günümüz teknolojisinin karşılığı olan nasıl değerlere dönüştürülmesi gibi konularda yol almanız olacak. Aşçılar, şefler var olanı aktaracak ama siz bir eğitim kurumu olarak onun ötesine geçmek durumundasınız. Eğer bunu yaparsanız Türkiye’de bugüne kadar yapılmamış ama yapılması çoktan gerekli olan bir şeyi başarmış olacaksınız. Dileğim başarmanızdır.”

Le Cordon Bleu’nün mutfak sanatları eğitimindeki 125 yıllık tecrübesi ile Türk mutfak teknikleri ve reçetelerine uyarlanarak oluşturulan “Türk Mutfağı Programı” 2022 Ocak ayında, Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü, Le Cordon Bleu Mükemmeliyet Merkezi’nde başlayacak.

“Klasik Türk Mutfağı” ile “Bölgesel Türk Mutfağı” olarak iki seviyeden oluşan program Le Cordon Bleu şefleri yanı sıra, Türk mutfağında donanımlı misafir şeflerin sunumları ve uzmanların seminerleri ve saha gezileri ile zenginleştirilecek. Her bir seviye 11 haftada 120 saatlik program, uygulama seansları, gösterimler, kuram dersleri ve saha gezileri ile İngilizce ve Türkçe çeviri şeklinde çift dilde gerçekleşecek. Her biri günde 6 saat, haftada 2 gün ve toplamda 120 saat olan her 2 seviyeyi başarı ile tamamlayan öğrencilere “Diplôme de Cuisine Turque” belgesi verilecek.

Sosyal Medya'da Paylaşın